EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 15 dak.

İktisatbank piyasa analizi: Nerede kalmıştık?

İktisatbank piyasa analizi: Nerede kalmıştık?

İktisatbank, 03 Kasım 2025’e ilişkin piyasa analiz raporunu yayımladı. Raporda, "Nerede kalmıştık?" ifadeleri kullanıldı.

Yayın Tarihi: 03/11/25 07:39
okuma süresi: 15 dak.
İktisatbank piyasa analizi: Nerede kalmıştık?

İktisatbank'ın 03 Kasım 2025’e ilişkin Günlük Piyasa Analiz ve Yorumu şu şekilde:

Yurt dışı iş ziyaretleri, sağlık kontrolleri, biraz da mola ihtiyacı derken değerli okurlarımızdan bir süredir ayrı kaldık. Geçen sürede önemli gördüğüm satır başlarını, konular çok da bayatlamadan, kısaca gözden geçirip gündemi yakalamaya çalışacağım. Yarından itibaren ise yeniden eski rutinimize döneceğiz. 

Türkiye piyasaları açısından geçtiğimiz iki haftanın en kritik dönüm noktası, CHP Kurultay davasının reddedilmesi oldu. Uzun süredir belirsizlik kaynağı olan bu başlığın gündemden düşmesiyle siyasi tansiyon belirgin şekilde azaldığını gördük. TCMB Ekim ayı olağan PPK toplantısında 100 baz puanlık faiz indirimiyle politika faizini %39,5’e çekerken, karar metninde “enflasyonist risklerin sürdüğü” ifadesi korundu. Enflasyonun son aylarda yüksek seyretmesine rağmen TCMB'nin kararına pek de şaşırmadık keza para politikasının enflasyonla mücadelede etkinliğini uzun süredir sorguluyoruz. Kemoterapi (faiz) tedavisi uzun sürerken, kanser (enflasyon) hâlen daha istenilen düzeyde iyileşemedi! Bu nedenle, yüksek faizin enflasyonu indirmek için artık birinci koşul olmadığını düşünüyoruz. TCMB'nin talep koşullarının yanı sıra arz koşullarını da yüksek faizinin reel sektör üzerinde yarattığı tahribatı düşünmeye başladığını düşünüyoruz. 

Aynı dönemde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da ekonomiyle ilgili değerlendirmelerinde benzer bir çerçeve çizdi. Her iki isim de dezenflasyon sürecinde bir yavaşlama yaşandığını kabul ederken, yapısal sorunların fiyat katılığını artırdığının altını çizdi. Şimşek’in “TCMB’nin yıl sonu enflasyon tahmin aralığını tutturması zor görünüyor” açıklaması dikkat çekti.

Bu gelişmelerin etkisi ile, BIST100 endeksi bir önceki haftayı %7’nin üzerinde (bankacılık endeksi %12,50) yükselişle tamamlarken, geçen hafta ise yatay bir seyir ön planda kaldı. Yabancı indinde Türkiye'nin risklerini yansıtan 5 yıl vadeli CDS primi 246 baz puana gerileyerek son altı haftanın en düşük seviyesine indi. TL tahvil faizleri hafif de olsun gevşerken, iki yıl vadeli gösterge bileşik faiz %40 seviyesini test etti. USDTRY kuru otoritenin kontrol sahasında 42 seviyesinin hemen üzerine yükselirken, siyasi belirsizliğin bir nebze de olsun azalması ve yurt dışı piyasaların olumlu havası ile Hazine, 2036 vadeli dolar cinsi eurobond ihracını (2,25 milyar dolar, %6,80 kupon faizi) başarılı bir şekilde tamamladı.

Veri akışında, Türkiye'de Türk-İş'in hazırladığı Ekim ayı Açlık ve Yoksulluk Sınırı raporuna göre, gıda fiyatları Ankara'da bir önceki aya göre %1,58 artış kaydetti. Yıllık gıda enflasyonu %39,06 olurken, dört kişilik bir aile için açlık sınırı 28,412 TL (asgari ücretin üzerinde), yoksulluk sınırı ise 92,547 TL oldu. Her ne kadar TÜİK ile Türk-İş ve İTO verileri arasında korelasyon zayıflasa da, Ankara'da gıda enflasyonunun göreli olarak düşük düzeyde kalması, bugün açıklanacak resmî enflasyon verileri üzerinde bir miktar da olsa aşağı yönlü risk oluşturmuş olabileceğini düşünüyoruz. Türkiye'de bulunduğum geçen hafta özellikle gıda sektöründe 'ciddi' pahalılığı ve satın alma gücünün (cüzdan) nasıl zorlandığı bizzat tecrübe ettim!

Enflasyon cephesinden gelen en taze veri ise hafta sonu İTO tarafından açıklandı. Ekim verilerine göre İstanbul'da aylık TÜFE artışı %3,31 olurken, yıllık artış ise %40,84 seviyesine hafif de olsa yükseldi (Eylül %40,75). Verinin alt kalemlerinde giyim ve ayakkabı fiyatlarında %17,26 artış (mevsimsel faktörler) dikkat çekerken, gıda, lokanta ve otel gruplarında %4, haberleşme grubunda ise %5,4 artış dikkat çekti. Bu noktada bugün TÜİK tarafından açıklanacak resmî enflasyon verisi önem arz ederken, İTO ve TÜİK arasında seri farkları nedeniye anlamlı bir korelasyondan da söz edemiyoruz. Ekim ayı TÜFE artışının %2,7 olması beklenirken, Cuma günü TCMB tarafından açıklanacak yılın son Enflasyon Raporu ise TCMB’nin 2026 hedef patikasına ışık tutacaktır. Özellikle beklentiler cephesinde yaşanan bozulmaya karşı TCMB'nin tahminleri merakla takip edilecektir.

Enflasyon görünümündeki bozulma, yurt içi yerleşiklerin yatırım davranışına da açık bir şekilde yansıdığını gördük. Şöyle ki, parite etkisinden arındırılmış seriye göre, 17 Ekim ile biten haftada, yurt içi yerleşiklerin DTH hacmi 2,3 milyar dolar artmış. Bir adım geri çekilirsek, son üç hafta DTH yaklaşık 4 milyar dolar artmış. Mevduat cephesinde DTH ve KKM'nin toplam mevduat stokundaki payı altın kaynaklı olarak artarken, yatırım fonlarında da yabancı paranın payı %36-37 bandında seyrederek yüksek seyrini korumaya devam ettiğini gördük. Artan DTH talebi, yurt içi yerleşiklerin TL iştahının biraz azaldığını gösterirken, bu eğilimde TL getirilerdeki hafif azalmanın da payı olduğunu düşünüyoruz.

Öte yandan, TCMB'nin net yabancı para pozisyonu son dönemde altın fiyatları kaynaklı önemli bir dalgalanma kaydettiğini de not etmemiz gerekiyor. Ekim ayının ikinci yarısına bakarsak (14-30 Ekim) net yabancı para pozisyonu yaklaşık 10 milyar dolar geriledi. Her ne kadar bu rakamların dalga boyunda altının etkisi yüksek olsa da, altın etkisi hâriç tutulduğunda net YP pozisyonu yaklaşık 8,5 milyar dolar eridiğini görüyoruz. 30 Ekim valörlü işlemlerde, TCMB'nin net yabancı para pozisyonu 42 milyar dolar düzeyine geriledi (17 Ekim: 53,2 milyar dolar). 

Küresel cephede ise hükûmetin kapalı olmasına rağmen ABD'de açıklanan enflasyon verisinin beklentilerin altında kalması ile Çarşamba gecesi sonuçlanan olağan FOMC toplantısında FED politika faizini 25 baz puan indirerek %3,75 - 4,00 aralığına çekti. Trump'ın adamı olarak görülen Miran 50 baz puanlık indirim talep ederken, Kansas City Başkanı Schmid ise faizlerin sabit kalmasını talep ederek ayrıştı. Başkan Powell’ın yılın son toplantısına yönelik (10 Aralık) veri bağımlı ve temkinli mesajları, faiz indirimine kesin gözüyle bakan piyasaları bir miktar da olsun üzerken, dolar (DXY) ve tahvil faizlerinde sınırlı bir yükselişe yol açtı. Powell'ın veri olmaması kaynaklı temkinli bir ton takınmaya çalıştığını düşünsek de, piyasaların ana eğilimini etkileyecek bir durumun söz konusu olmadığını düşünüyoruz. 

FED'in göreceli olarak şahin bir seyir takınması DXY son üç ayın en yüksek seviyesine gelirken, EURUSD paritesi de benzer bir şekilde 1,1530 ile son üç ayın en düşük seviyesini test etti. Kraliyet aslanı Sterlin, haftanın son iş günü dolar karşısında 1,31 seviyesinin altına sarkarak neredeyse son altı ayın en düşük seviyesini test etti. Parite kaynaklı gelişmelere paralel EURTRY ve GBPTRY kurları dikkat çekercesine gerilerken, Trump'ın zayıf dolar talebi nedeniyle aşağı yönlü hareketin çok da uzun boylu olmayabileceğini düşünüyoruz.  

Emtia cephesinde ise, iki hafta önce kaleme aldığımız son bültenimizde, altın gümüş rasyosunun hedeflediğimiz 77,50 seviyesine gelmesi ile gümüş uzun pozisyonlarımızı 53 dolar seviyesine yakın realize ettiğimizi, benzer bir şekilde, altın uzun pozisyonlarımızı da teknik mânâda hedeflediğimiz 4,250 dolar seviyesine yakın satarak kâr realizasyonuna gittiğimizi belirtmiştik. Bu hamleleri yaparken, emtia cephesinde soluksuz ve biraz da parabolik bir hâl alan yükselişi sorgulamış, sağlıklı yükseliş için kâr satışlarının gerekli olduğunu savunmuştuk. Mürekkep daha kurumadan, sizlerden ayrı kaldığımız sürede beklentimiz de vücut buldu. 

Pekâlâ bundan sonra ne yapacağız? Altın cephesinde teknik hareketin başladığı 3,300 dolar ile zirve seviyesi olan 4,385 doların %50 düzeltme seviyesi 3,850 dolar seviyesine tekabûl ediyor. Söz konusu seviyeye doğru sarkmaların yeni alımlarla sebebiyet verdiğini görüyoruz ki geçen hafta altının ons fiyatı en düşük 3,886 dolar seviyesini gördükten sonra yeniden 4bin dolar seviyesinin üzerine toparlamış. Temel tarafta ise doların rezerv gücündeki aşınma ya da artık doğru bir ölçüt sunamaması, merkez bankalarının süregelen alımları ve jeopolitik risklerin trendin yönünü yukarıda tutmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Bu minvalde, 3,850 - 3,970 dolar seviyeleri (tepe ile dip arasında Fibonacci %38,2 ve %50 geri çekilme seviyeleri) alım yönünde bekleyen yatırımcılar için kullanabilir.

Argümanı biraz daha güçlendirmem gerekirse, Dünya Altın Konseyi verilerine göre, bu yılın üçüncü çeyreğinde merkez bankaları nette 220 ton altın alımı gerçekleştirdiğini okuyoruz. Özellikle, Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında Rusya'nın döviz rezervlerinin dondurulması ile doğu ülkelerinin atın talebinin ciddi bir şekilde arttığını zaten biliyoruz. Tıpkı, Güney Kıbrıs Rum Kesiminde sermaye kontrollerinin gelmesi ile bitcoinin 2013 yılında 'uyandığı' gibi. Hatırlamak gerekirse, 2013 yılında Avrupa Birliği üyesi olan Güney Kıbrıs'ta, Rus oligarkların yoğun mevduatına yönelik başlatılan mali operasyon sonucunda uygulanan sermaye kontrolleri aslında modern Avrupa'da “mevduatın kutsallığı” ilkesinin fiilen askıya alındığı ilk örneklerden biri olmuştu. Düşünsenize bir sabah kalkıp bankamatikten sadece otoritenin izin verdiği kadar para çekebiliyorsunuz! Biz yeni dünya düzeninde arzı sabit enstrümanlara olan ilginin devam edeceğini düşünüyoruz. Altın, özellikle gümüş ve bitcoin için olumlu tonumuzu korumaya devam ediyoruz. 

ABD ile Çin başkanlarının bir araya gelmesi ardından anlaşmasının da detaylarının somutlaşmaya başlaması, piyasalara ayrı ve olumlu bir motivasyon sağladığını düşünüyoruz. ABD'de teknoloji şirketlerinin finansalları da beklentilerden olumlu gelince, hisse senedi rallisi, pahalı görünse de, dirençli bir tema ile devam ettiğini görüyoruz. Önde gelen endeksler tüm zamanların zirve seviyesinde yer alırken, geçen hafta Amazon hisseleri, bulut bölümü AWS’nin güçlü büyümesi ve olumlu satış beklentileriyle %11’den fazla yükseliş kaydetti. NVIDIA 5 trilyon dolar, Apple ile Microsoft ise 4 trilyon dolar piyasa değeri sınırını aştı. Daha çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, en büyük 500 şirketi şemsiyesi altında barındıran S&P500 endeksinin %35'ini Muhteşem Yedili adı verilen yedi adet teknoloji hisseleri oluşturuyor!

2008 küresel finans krizini önceden tahmin eden yatırımcı olarak hafızalara kazınana Michael Burry de bu gelişmeler ardından yeniden sahneye çıktı! The Big Short filmini eminim ki sizler de defalarca izlemişsinizdir. Tıp eğitimini bırakıp finans dünyasına giren Burry, 2005’te ABD konut piyasasının tehlikeli biçimde şiştiğini fark edip subprime (düşük kaliteli) mortgage kredilerinin geri ödenemeyeceğini öngörerek bu kredilere dayalı tahvillere karşı pozisyon aldı. Ancak haklı çıkmadan önce üç yıl boyunca yatırımcılarının tepkisiyle, zarar baskısıyla ve sabır sınavıyla karşılaştığını da unutmamak gerekiyor. Kriz patladığında ise Scion Capital fonu büyük kazanç elde etti ve Burry finans tarihinin en öngörülü isimlerinden biri hâline geldi. 2008’deki başarısının ardından her uyarısı doğal olarak yankı bulsa da, geçmişte olduğu gibi bu kez de haklı çıkması zaman alabileceği göz ardı edilmemelidir! 

Daha önce de ele aldığımız üzere, yakın vadede en büyük riski, Mayıs 2026 Fed Başkanın değişmesi ile yaşanabileceğini düşünüyoruz. Powell yerine atanacak kişinin faizleri hızla indirmeye soyuması ile Burry'nin korkuları da hayat bulabilir! Riskten kaçınma başlayınca, en çok değer kazanan enstrümanların ilk önce ve en sert satılacağını unutmamak gerekiyor!

Yeni gün, hafta hatta ayın ilk iş gününe, Asya borsalarının yükselişle başladığını görüyoruz. Güney Kore borsası %2,2 yükselişle başı çekerken, Japonya'nın tatil nedeniyle kapalı konumda olduğunu not edelim. Geçen haftaki teknoloji devlerinin güçlü yapay zekâ (AI) yatırımları itici güç olmaya devam ederken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de artıların göze çarptığını not edelim. Altın fiyatı rekor seviyesinden uzaklaşsa da, haftaya 4bin dolar seviyesinin üzerinden başlarken, gümüş tüm zamanların en yüksek aylık kapanışını yaptıktan sonra 49 dolar seviyesinin kıyısından güne başladığını görüyoruz. Petrol OPEC+’ın üretim artışını erteleme kararıyla hafif de olsa 65 dolar seviyesinin üzerine yükseldi. 

Fed cephesinde gelen temkinli mesajlar ardından bu sabah aralık ayına yönelik faiz indirimi %68 ihtimalle fiyatlandığını görüyoruz. ABD’de hükûmetin kapanması verileri aksatsa da, hisse senetleri durumdan pek de şikayetçi gözükmüyor. Gözler işgücü piyasasına ilişkin ADP ve ISM verilerine çevrilirken, AI yatırımlarıyla beslenen rallinin devam etmesini bekliyoruz. Bu hafta AMD, Qualcomm ve Palantir gibi teknoloji şirketlerinin bilançoları yatırımcıların odağında olacaktır.

Siyasi cephede ise, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde (KKTC) Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Ankara’yla ilişkiler açısından dikkat çekici bir mesaj niteliğinde sonuçlandı. Muhalefet lideri Tufan Erhürman oyların %63’ünü alarak tarihi bir farkla kazanırken, “dış politika elbette Türkiye’yle yakın istişareyle yürütülecek” diyerek dengeli bir çizgi benimsedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “KKTC’nin sahip olduğu demokratik olgunluk” vurgusuyla sonucu olumlu karşılarken, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine katılmaması, son dönemde özellikle Kıbrıs politikası ve ittifak içi dengelere dair yorumları artırdı. Ankara kulislerinde bu durumun Cumhur İttifakında görüş ayrılıklarına işaret ettiği yönünde değerlendirildiğini görüyoruz. İlk ziyaretini Ankara'ya yapmaya hazırlanan Cumhurbaşkanı Erhürman'ı yakından takip edeceğiz. 

İktisatbank Günlük Piyasa Analiz ve Yorumu 03 Kasım Pazartesi

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.