EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 10 dak.

İktisatbank piyasa analizi: Altın ve Japon tahvilleri el ele

İktisatbank piyasa analizi: Altın ve Japon tahvilleri el ele

İktisatbank, 18 Aralık 2025’e ilişkin piyasa analiz raporunu yayımladı. Raporda, "Altın ve Japon tahvilleri el ele: Dünya gider Mersin'e, Japonya tersine..." ifadeleri kullanıldı.

Yayın Tarihi: 19/12/25 07:45
Güncelleme Tarihi: 19/12/25 08:48
okuma süresi: 10 dak.
İktisatbank piyasa analizi: Altın ve Japon tahvilleri el ele

İktisatbank'ın 19 Aralık 2025’e ilişkin Günlük Piyasa Analiz ve Yorumu şu şekilde:

Japonya Merkez Bankası (BoJ), bu sabah sonuçlanan olağan toplantısında, beklenildiği üzere politika faizini %0,50’den %0,75 seviyesine yükseltti. Söz konusu seviyenin son 30 yılın en yükseği olduğunu peşinen not edelim. Karar metininde, enflasyon görünümü beklentilerle uyumlu kalırsa faiz artışlarının sürebileceği mesajını verdi. Bu kısım oldukça önemli. Kasım ayında çekirdek enflasyonun %3’e ulaşması, ücret artışlarının devam etmesi ve şirket güveninin güçlenmesi, BoJ’un uzun yıllar süren ultra gevşek para politikasından kademeli çıkışına destek sağladı. Yapılan faiz artırımına rağmen, reel faizlerin hâlâ belirgin şekilde negatif olduğunun da altını kalınca çizmek gerekiyor. 

BoJ adımının uzun bir süredir iletişiminin iyice yapılmış olması nedeniyle piyasaları çok da rahatsız etmeyeceğini düşünüyorum. Lâkin, tüm dünyanın (TCMB'nin dâhi) faiz indirdiği bir ekosistemde, devamı gelecek faiz artırımlarının rahatsızlık yaratabileceğini düşünüyoruz. Bültenimizi sabah erken saatlerde yazarken, henüz BoJ Başkan Ueda basın toplantısını yapmamıştı. Kanaatimce, BoJ’un faiz artışlarına acele etmeden, kademeli bir normalleşme izleyeceği yönünde yapılacak iletişimin, piyasaları mutlu edeceğini düşünüyorum. Diğer bir deyişle, Japonya’nın uzun süredir ucuz fonlama para birimi olma rolünün kısa vadede tamamen ortadan kalkmayacağı, yatırımcıların ise süreci temkinli karşılayacağını düşünüyorum. Bu sabah Yen dolar karşısında 156 seviyelerine yükselerek hafif de olsa değer kaybederken, gösterge 10 yıllık tahvil faizi ise son 19 senenin en yüksek seviyesi olan %2,05'e kadar yükseldi! 

Hazır merkez bankalarından söz etmişken, dün sonuçlanan olağan İngiltere (BoE) ve Avrupa (ECB) faiz toplantılarından da sürpriz çıkmadığını not etmek gerekiyor. ECB beklentiler doğrultusunda faizleri sabit tutarken büyüme ve enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize ederek yakın vadede yeni bir faiz indirimi ihtimalini büyük ölçüde ortadan kaldırdı. Euro Bölgesi ekonomisinin, ABD tarifelerine rağmen ihracatta beklenenden iyi performans göstermesi ön plana çıktı. Enflasyonun hizmet sektörü kaynaklı baskılarla %2 hedefi civarında kalması, ECB’nin geçen yıl faizi %4’ten %2’ye indirdiği gevşeme döngüsünün sona erdiği algısını güçlendiriyor. Başkan Lagarde belirsizliklerin yüksekliğine vurgu yaparak ileriye dönük net bir sinyal vermekten kaçınsa da, faizlerin 2026 yılında da sabit kalacağı fiyatlanıyor. EURUSD paritesi karar ardından 1,17'li seviyelerde kalarak önemli bir değişim göstermedi.

Öte yandan, BoE piyasa beklentilerine paralel politika faizini 25 baz puan indirerek %3,75 seviyesine çekti. Son üç yılın en düşük seviyesine inen faiz kararı 5-4 oy kıl payı ile alındı. Bir sonraki adımın daha temkinli ve zor olacağına kesin gözüyle bakıyoruz. BoE Başkanı Bailey, enflasyonun 2026 baharında %2 hedefine yaklaşmasını beklediklerini söylese de, risklerin tamamen ortadan kalkmadığını vurgulayarak faiz indirim hızının zamanla yavaşlayabileceğine işaret etti. Piyasalar bu mesajları 'güvercin' ama frene basan bir duruş olarak okurken, sterlin ve tahvil faizlerindeki tepki de BoE’nin agresif bir gevşeme döngüsünden ziyade sınırlı ve kontrollü adımlar atacağı algısını güçlendirdi. Karar ardından dün kraliyet aslanı volatili bir seyir izlese de günü 1,3370 seviyelerinden tamamladı.

Dün ayrıca gözler ABD'de açıklanan enflasyon verisine çevrildi. TÜFE kasım ayında yıllık bazda %2,7 seviyesine gerileyerek beklentilerin (%3,1) altında kalsa da, veri seti hükûmet kapanması nedeniyle eksik ve sağlıksız olduğu için piyasalarda önemli bir reaksiyon yaratmadı. Fiyatlar ay boyunca tam toplanamadığından aylık enflasyon açıklanamazken, özellikle tatil indirimlerinin veriyi aşağı çekmiş olabileceği okuyoruz. Buna karşın et, kahve ve elektrik gibi temel kalemlerde sert artışlar hane halkı üzerindeki geçim baskısının sürdüğüne işaret etti. Fed'in dün açıklanan verinin yol tayininde yetersiz olması nedeniyle izlediği temkinli diyaloğu şimdi daha rahat anlayabiliyoruz. Tarifelerin gecikmeli etkileri ve güçlü enerji talebi nedeniyle enflasyonun aralık ayında yeniden hızlanabileceği düşünüyoruz. Lâkin işgücü piyasasında büyük bir bozulma olmaması ise Fed’in faiz indirimlerinde acele etmeyeceği beklentisini destekliyor. Vadeli kontratlar, 2026 yılında sınırlı bir gevşeme alanının korunacağını yansıtmaya bu sabah da devam ettiğini görüyoruz. 

Yeni gün başlangıcında, Asya borsaları, ABD borsalarını takip ederek teknoloji hisseleri öncülüğünde yükselirken, beklenildiği gibi sonuçlanan BoJ hamlesinin ise piyasalara sürpriz yaratmadığını görüyoruz. Nasdaq endeksi geceyi %1,4 yükselişle tamamlarken, bu sabah Pasifik'in diğer ucunda ise yeşil rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Gösterge endeks Tokyo borsası %1,3 yükselişle başı çekerken, Tayvan ve Kore borsalarında ise teknoloji hisselerinin etkisi ile %1 yükseliş görüyoruz. 

Emtia piyasalarında ise altın, dün 4,375 dolar seviyesine kadar gün içerisinde yükselmesi ardında kâr realizasyonlarıyla bu sabah hafif de olsa gerileyerek 4,320 dolar seviyesine geri çekildi. Gümüş cephesinde oldukça sert yükselişin ardından satışlar, beklentimize paralel ön plana çıktı. Hafta ortası 67 dolar seviyesine dayanan gümüş bu sabah benzer bir şekilde soluklanmak adına 65 dolar seviyelerine doğru geri çekilirken, paladyum ve platin güçlü talep sayesinde pozitif ayrıştıklarını görüyoruz. Uzun bir süredir koruduğumuz gümüş ve altın pozisyonlarımızı, yılın son işlem günlerine girmeden, son iki günde realize etmek suretiyle kenara çekildik. Daha iyi bir giriş fırsatı bulmak adına biraz piyasanın soluklanmasını bekleyeceğiz. Petrol cephesinde ise Rusya’ya yönelik ek ABD yaptırımları ve Venezuela kaynaklı arz riskleri fiyatlara destek verse de, Brent petrol varil başına 60 dolar seviyesinin yeniden altına geriledi.

Avrupa Birliği liderleri, Ukrayna'ya önümüzdeki iki yıl için 90 milyar euroluk finansman sağlamak üzere ortak borçlanmaya gitme kararı alarak, dondurulmuş Rus varlıklarının doğrudan kullanılmasına yönelik tartışmalı planı şimdilik rafa kaldırdı. Kararla birlikte Rus varlıklarının dondurulmuş hâlde tutulmaya devam edileceği, olası bir savaş tazminatı senaryosunda bu kaynakların devreye girebileceği belirtildi. AB, hem Ukrayna’nın finansman açığını kapatmayı hem de ABD’den gelen zayıflık eleştirilerine karşı birlik ve kararlılık mesajı vermeyi hedeflerken, sürecin siyasi ve hukukî boyutlarının ilerleyen dönemde yeniden gündeme gelmesini bekliyoruz.

Türkiye cephesinde ise, her hafta perşembe günü açıklanan haftalık para, banka ve menkul kıymet istatistiklerini inceledik. Buna göre, 12 Aralık ile sona eren haftada yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış DTH hacmi 0,6 milyar dolar artış göstermiş. Geçen hafta yaşanan 2 milyar dolar azalmayı ay sonu TL ihtiyacı ile açıklamıştık. Lâkin iki hafta arasında artışın oldukça az olmasını, TL tarafında artan iyimserliğe bağlamak istiyoruz. ABD-Türkiye ilişkilerinde yaşanan düzelme, petrol fiyatlarının TCMB'nin elini kuvvetlendireceği beklentisi ve bu bağlamda CDS risk priminin 2018 Mayıs ayından bu yana en düşük seviyeye gerilemesi (dün 208 baz puan seviyesi test edildi) TL ve TL cinsi varlıkları destekliyor. İki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faiz %37,9 seviyesine gerilerken, ana endeks satıcılı, BIST-Banka endeksi ise dün günü %1,2 yükselişle tamamladı.

BDDK verilerine göre, bir nevi yabancı para enstrümanı olan KKM’nin ana para bakiyesinin 273 milyon dolara kadar gerileyerek artık tarihe karıştığını, kamunun kur riskini üstlendiği büyük bir kamburdan da, ekonomi yönetiminin kararlı duruşu ile çıkıldığını görüyoruz. TL'nin toplam mevduat havuzunda payı %61 seviyelerine hafif de olsa yükselirken, TEFAS verilerinden derlediğimiz üzere, menkul kıymet yatırım fonları içerisinde döviz kompozisyonunun payı ise %36,8 seviyesine hafif de olsa gerilediğini görüyoruz. Son verilere göre fonlardaki döviz büyüklüğü, kıymetli metallere yönelik talebin de yardımı ile 64,6 milyar dolar ile önemli bir değişim kaydetmedi.

Rezerv tarafında ise TCMB'nin net yabancı para pozisyonu, her ne kadar altın fiyatlarındaki oynaklığa paralel son dönemlerde dalgalı bir görünüm sergilese de, 17 Aralık valörlü işlemlerde 56,1 milyar dolar seviyesine yükselmek suretiyle siyasi iklimin değiştiği 19 Mart tarihinde bu yana en yüksek seviyeye geldi. Her hafta dile getirdiğim üzere, bir ordunun envanteri misali, TCMB'nin de kısa vadeli şokları göğüsleyecek ciddi bir cephane biriktirdiğini görüyoruz. Rezervlerin güçlü seyretmesi, kurun da kontrollü bir şekilde yükselmesine imkân sağlamaya devam edecektir. Bunun da adına reel mânâda değerlenme diyoruz.  

İktisatbank Günlük Piyasa Analiz ve Yorumu 19 Aralık Cuma

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.