KTÖS: İlahiyat Koleji, siyasal ve ideolojik bir modelin kurumsallaştırılması anlamına gelir
Öğretmenler Sendikası, protokol ve Onay Yasası’nın devletin eğitimdeki düzenleyici rolünü zayıflattığını, kamusal eğitimde eşitlik ve egemenlik açısından risk oluşturduğunu açıkladı. Sendika, düzenlemenin yalnızca bir okul yapım projesi olmadığını, siyasal ve ideolojik bir modelin kurumsallaştırılması anlamına geldiği savundu.
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Gazimağusa İlahiyat Koleji Yapım Projesi Protokolü ve buna ilişkin Onay Yasası’nı, “eğitim politikası alanında yapısal bir kırılma yaratan ve devletin eğitimdeki düzenleyici ile karar verici rolünü zayıflatan bir düzenleme” olarak nitelendirdi.
KTÖS Yürütme Kurulu’nun hazırladığı değerlendirme raporunda, düzenlemenin Kıbrıs Türk eğitim sisteminin siyasal egemenliği, kamusal eğitim modeli, toplumsal yapısı, laik eğitim düzeni ve demokratik yönetim ilkeleri üzerinde çok katmanlı ve kalıcı etkiler yaratacağı öne sürüldü.
Raporda ayrıca, düzenlemenin yalnızca bir okul yapım projesi olmadığını, siyasal ve ideolojik bir modelin kurumsallaştırılması anlamına geldiği savunulurken; yerel ölçekli bir okul yapımının iki devlet arasında “uluslararası anlaşma formatına sokulmasının” demokratik ve hukuki açıdan sorunlu olduğu iddia edildi.
EGEMENLİK VE YETKİ TARTIŞMASI
Protokolün biçim itibarıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim alanındaki düzenleyici otoritesini zayıflattığını savunan KTÖS, projenin planlaması, yapımı, teknik süreçleri ve denetiminin büyük ölçüde Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülmesinin “eğitim politikası üzerinde dış iradenin belirleyici hale geldiği bir model” oluşturduğunu öne sürdü.
Raporda, yasada tanımı yapılmayan “İlahiyat Müfredatlı Eğitim” ifadesinin zorunluluk olarak yer almasının pedagojik değil, “ideolojik bir dayatma” olduğu savunulurken; “Müfredatın değiştirilmesi durumunda okul binasının vakfa devredileceğine dair düzenleme, müfredat üzerinde siyasal bir baskı, mülkiyet tehdidi ve ideolojik bir kıskaca alma etkisi yaratmaktadır.” ifadelerine yer verildi.
MÜFREDAT VE MEVZUAT İLİŞKİSİ
KTÖS, protokolde müfredat ile KKTC mevzuatı çelişmesi halinde mevzuatın değiştirilmesinin öngörülmesini ise, “müfredatı bir üst norm haline getirdiği, Kuzey Kıbrıs yasalarını gerektiğinde değiştirilecek önemsiz bir norm seviyesine indirdiği ve egemenlik üzerinde doğrudan bir tahakküm yarattığı” yönünde değerlendirdi.
Raporda ayrıca, okulun yapılacağı arazinin bir vakıf tarafından 99 yıllığına tahsis edilmesini de eleştiren KTÖS, kamusal bir okulun en temel sembolik yetkilerinin dahi devlet dışı kişi ve kurumlara bağımlı hale getirildiğini iddia etti.
KTÖS ayrıca, Şehir Plancıları Odası’nın, parselin planlama standartlarını karşılamadığı ve kullanım izninin mevzuata aykırı olarak okul fonksiyonuna çevrildiği yönündeki görüşlerine de raporda yer verdi.
KAMUSAL EĞİTİMDE AYRICALIK ELEŞTİRİSİ
Protokolün kamusal eğitim sistemi içerisinde özel statülü, “ayrıcalıklı bir rejim” yarattığını iddia eden KTÖS, okulun müfredat, yönetim, finansman ve vakıf bağları açısından diğer devlet okullarından tamamen farklı bir çerçeveye sahip olmasının “kamusal eğitimde eşitlik ilkesini zayıflattığı” öne sürdü.
Fen, teknoloji veya STEM gibi modern eğitim modellerinin hiçbirinin Meclis’e taşınmadığını da belirten KTÖS, ilahiyat temelli bu modele yasal statü kazandırılmasının ise “pedagojik değil, ideolojik bir tercih” olduğunu savundu.
KTÖS’ün raporunda ayrıca, projenin tamamen dış kaynakla finanse edilmesinin “mali bağımlılığı artıracağı ve bunun eğitim politikalarına da yansıyacağı” ileri sürülürken; okulun tüm vergi, harç ve gümrüklerden muaf tutulmasının ise mevcut kamu okullarında bulunmayan ayrıcalıklı bir finansal yapı yarattığı savunuldu.
KTÖS, modelin Gazimağusa’daki devlet okulları arasında statü ve bütçe dengesizliği yaratacağını; bunun öğrenci ve veliler arasında ayrışma riskini artıracağını da savundu.
ANAYASAL DENETİM ÇAĞRISI
KTÖS, tüm bu nedenlerle ilgili düzenlemenin Anayasa’nın ilgili maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiğini savunarak, bunun “hem hukuki hem toplumsal bir sorumluluk” olduğunu belirtti.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.