KKTC’de artan uyuşturucu tehlikesi: Nedenler, sonuçlar ve ailelerin dikkat etmesi gerekenler
MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
... Ayşe hanımın gözleri, her zamankinden daha solgun olan, oğlunun yüzünde gezindi. Artık tanıyamadığı bu genç adam, bir zamanlar neşeli bir çocuktu. Uyuşturucu, ailesinin sıcaklığını ve sevgisini hiçe sayarak, sessizce evlerine sızmış, oğlunun ruhunu ele geçirmişti. Her geçen gün, oğlunu bu karanlık girdabın içine, daha da çeken bağımlılık, sadece onun değil, tüm ailenin yaşamını altüst ediyordu. Ayşe hanım, çaresizlik içinde gözyaşlarını içine akıtırken, bir an durdu ve düşündü: Nerede yanlış yapmışlardı? Bir zamanlar hayalleri olan bu genç, nasıl oldu da KKTC’nin sokaklarında, umutlarını ve hayatını uyuşturucuya kurban etti? Artık hiçbir şey, eskisi gibi olmayacaktı...
KKTC'de uyuşturucu kullanımı, son yıllarda endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Bu yazımda, uzman bir bilinçaltı davranış bilimci ve hipnoterapist olarak, ülkemizdeki uyuşturucu kullanımının neden arttığı, yaygınlaştığı ve derinleştiği konusuna odaklanarak, bu tehlikenin toplum üzerindeki etkilerini ve ailelerin bu süreçte dikkat etmeleri gereken noktaları, ana hatlarıyla, en yalın dille ele almaya çalışacağım...
Öncelikle şu sorunun cevabını, bulmaya çalışalım...
Bir ülkede uyuşturucu kullanımı, sizce neden artar?
Farkına varılmalıdır ki, bir ülkede uyuşturucu kullanımının artmasına neden olabilecek, çok çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bu faktörler genellikle toplumsal, ekonomik, psikolojik ve çevresel unsurların bir kombinasyonundan kaynaklanır. İşte uyuşturucu kullanımının artmasına neden olabilecek, başlıca sebepler:
- Ekonomik Faktörler:
- İşsizlik ve Yoksulluk: Ekonomik zorluklar, özellikle gençler arasında umutsuzluk ve stres yaratabilir. İşsiz kalma ya da düşük gelir düzeyi, bireyleri kaçış yolları aramaya itebilir ve uyuşturucu, bir kaçış aracı olarak kullanılabilir.
- Ekonomik Eşitsizlik: Zengin ve fakir arasındaki büyük uçurum, sosyal adaletsizlik hissini artırabilir ve bu da madde kullanımını tetikleyebilir.
- Toplumsal ve Kültürel Faktörler:
- Stres ve Baskı: Modern yaşamın getirdiği yoğun baskılar, bireyleri stresten kurtulmak için uyuşturucu kullanmaya yönlendirebilir.
- Aile Yapısındaki Değişiklikler: Boşanma oranlarının artışı, tek ebeveynli ailelerde çocukların daha az denetlenmesi ve aile içi çatışmalar, uyuşturucu kullanımını artırabilir.
- Sosyal Kabul: Bazı toplumlarda uyuşturucu kullanımının kabul edilebilir veya yaygın bir davranış olarak görülmesi, kullanımın artmasına neden olabilir.
- Duygusal, Düşüncesel ve Davranışsal Faktörler:
- Zihinsel Zorluklar: Depresyon, anksiyete, travma gibi zihinsel zorluk yaşayan bireyler, kendi kendilerini tedavi etmek amacıyla uyuşturucu kullanmaya başlayabilirler.
- Düşük Özsaygı ve Benlik Saygısı: Kişisel tatminsizlik ve düşük özsaygı, bireyleri uyuşturucu kullanmaya iten önemli bir duygusal, düşüncesel ve davranışsal faktör olabilir.
- Eğitim ve Farkındalık Eksikliği:
- Yetersiz Eğitim: Uyuşturucunun zararları hakkında yeterli bilgiye sahip olmamak, bireyleri bu maddeleri denemeye ve kullanmaya daha açık hale getirebilir.
- Yetersiz Önleme Programları: Okullarda ve toplumda yeterli farkındalık ve önleme programlarının olmaması, uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasına yol açabilir.
- Kolay Erişim:
- Uyuşturucuya Kolay Erişim: Uyuşturucu maddelere kolay ve ucuz erişim, kullanım oranlarını artırabilir. Kaçakçılığın yaygın olduğu bölgelerde, uyuşturucu temini daha kolay hale gelir ve bu da kullanımın artmasına neden olabilir.
- Çevresel Faktörler:
- Çevresel Baskılar: Yaşanılan mahalle veya arkadaş çevresinde uyuşturucu kullanımının yaygın olması, bireylerin bu maddeleri denemeye ve kullanmaya başlamasına yol açabilir.
- Medya ve Popüler Kültür: Uyuşturucunun medya ve popüler kültür aracılığıyla romantize edilmesi, kullanımını normalleştirebilir ve yaygınlaştırabilir.
- Hukuki ve Politik Faktörler:
- Yetersiz Yasal Düzenlemeler: Uyuşturucuyla ilgili yetersiz yasa ve düzenlemeler, bu maddelerin kullanımını ve dağıtımını artırabilir.
- Yolsuzluk ve Zayıf Yönetim: Hükümetin zayıf kontrol mekanizmaları, uyuşturucu kaçakçılığı ve ticaretinin artmasına neden olabilir.
- Küreselleşme ve Nüfus Hareketliliği:
- Küreselleşme: Küresel ticaret ve seyahat, uyuşturucu maddelerin ülke sınırlarına daha kolay girmesine olanak tanıyabilir.
- Nüfus Hareketliliği: Yer değişikliklerinin, topluma entegrasyon zorlukları ve yeni sosyal çevrelerde karşılaşılan stres, uyuşturucu kullanımını artırabilir.
Anlayacağınız, ana hatlarıyla ortaya çıkan bu faktörler, genellikle birbiriyle bağlantılıdır ve karmaşık bir etkileşim içinde çalışır. Uyuşturucu kullanımının artmasını önlemek ve bu sorunun üstesinden gelmek için, kapsamlı ve çok yönlü stratejiler geliştirilmesi kaçınılmazdır.
Peki bu faktörleri, KKTC'ye indirgediğimizde, ortaya çıkanlar, ana hatlarıyla nelerdir?
Nedenler:
- Toplumsal Baskı ve Stres:
- KKTC'de genç nüfus üzerinde artan toplumsal baskılar, gelecek kaygısı, işsizlik, eğitimdeki belirsizlikler gibi nedenlerle stres düzeyi yükseliyor. Uyuşturucu, gençler için bir kaçış yolu olarak görülebiliyor.
- Ekonomik Sorunlar:
- Ekonomik sıkıntılar, özellikle gençler arasında umutsuzluk yaratıyor. İşsizlik oranının yüksek olması ve geçim sıkıntıları, bireyleri uyuşturucu kullanımına iten faktörler arasında yer alıyor.
- Kolay Erişim:
- KKTC'de uyuşturucuya erişimin kolaylaşması, madde kullanımını yaygınlaştırı Uyuşturucu ticaretinin artışı ve kontrol eksiklikleri, özellikle genç nüfusu etkiliyor.
- Aile İçi Problemler:
- Aile içi iletişim sorunları, boşanma oranlarındaki artış ve ebeveynlerin çocuklarına yeterince zaman ayıramaması, gençleri uyuşturucuya yönelten bir diğer etken olarak öne çıkıyor.
- Eğitim ve Farkındalık Eksikliği:
- Uyuşturucunun zararları konusunda yeterli eğitimin verilmemesi ve farkındalık çalışmalarının yetersiz kalması, bireylerin tehlikeyi fark etmesini zorlaştırıyor.
Sonuçlar:
- Bireysel ve Toplumsal Çöküş: Uyuşturucu bağımlılığı, bireyin fiziksel ve mental sağlığını tehdit ederken, aynı zamanda toplumsal çöküşe de yol açı Suç oranlarının artması, genç nüfusun geleceğini tehlikeye atıyor.
- Ailelerin Rolleri: Ailelerin çocuklarıyla sağlıklı bir iletişim kurmaları, uyuşturucunun tehlikeleri hakkında bilinçli olmaları ve gerektiğinde profesyonel yardım almaları son derece önemlidir.
Ailelere Tavsiyeler:
- İletişim Kurun:
- Çocuklarınızla açık ve dürüst bir şekilde iletişim kurarak, onların duygusal ihtiyaçlarını anlamaya çalışın.
- Eğitim ve Farkındalık:
- Uyuşturucu hakkında bilgi edinerek, çocuklarınıza bu konunun ciddiyetini anlatın. Okul ve topluluk etkinliklerine katılarak, bu konuda daha bilinçli hale gelmelerini sağlayın.
- Örnek Olun:
- Kendi davranışlarınızla çocuklarınıza örnek olun. Sağlıklı yaşam tarzını teşvik edin ve zararlı alışkanlıklardan kaçının.
- Profesyonel Destek Arayın:
- Eğer çocuğunuzun uyuşturucu kullandığını düşünüyorsanız, vakit kaybetmeden bir uzmana başvurun. Erken müdahale, bağımlılığın önlenmesinde kritik rol oynar.
Ortaya Çıkan Genel Sonuç:
KKTC’de artan uyuşturucu tehlikesi, toplumu derinden etkileyen, hayati derecede çok ciddi bir sorun haline gelmiştir. Bu sorunun çözümü için, toplumsal farkındalığın artırılması, gençlere yönelik destek programlarının daha fazla geliştirilmesi ve ailelerin de daha detaylı bilinçlendirilmesi gerekmektedir artık. Ancak bu şekilde, gençlerimizi ve toplumumuzu bu tehlikeden koruyabiliriz.
... Bir sabah, genç bir hayatın trajik sonuyla sarsılan o mahallede, herkes birbirine aynı soruyu sormaya başladı: "Bu nasıl oldu?" Ali, sadece 18 yaşındaydı ve bir süre önce başladığı uyuşturucu bağımlılığı, onu geri dönüşü olmayan bir yola sürüklemişti. Ailesi, işaretleri çok geç fark etmiş, devlet ise gerekli önlemleri alamamıştı. Şimdi, Ali'nin annesi, oğlunun odasında kalan son hatıralarla dolu boş duvarlara bakarken, bir şeylerin değişmesi gerektiğini biliyordu. Yaşanan, sadece Ali’nin değil, birçok gencin kaderiydi...
Devletin, ailelerin ve toplumun bu karanlık salgına karşı birleşmesi gerekiyordu. Uyuşturucu, sessizce büyüyen bir hastalık gibiydi ve onunla savaşmak, ancak toplumun tüm kesimlerinin el ele vermesiyle mümkündü. Aileler, çocuklarına daha dikkatli bakmalı, onların ihtiyaçlarını daha yakından izlemeli ve herhangi bir tehlike belirtisinde, hemen harekete geçmeliydi. Devlet, gençleri korumak için daha güçlü yasalar, rehabilitasyon merkezleri ve eğitim programları oluşturmalıydı...
Bizler, bu konuda uzman olanlar, yalnız olmadıklarını ailelere ve bireylere hatırlatmalıyız. Herkesin elini taşın altına koyması gereken bu dönemde, bilinçli adımlar atılmalı ve gençlerimizin hayatlarını kurtarmak için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Çünkü her kaybedilen genç, yalnızca bir ailenin değil, bir toplumun da kaybıdır. Bu kayıpların önüne geçmek için şimdi harekete geçmeliyiz, çünkü bir hayat daha kaybolmadan, bir umudu daha yitirmemeliyiz; bu mücadeleyi erteleyecek tek bir saniyemiz artık yoktur!
Bilinmeli, farkına varılmalı ve farkına vardırılmalıdır ki, konu oldukça ciddidir ve hayatidir... Bu karanlık salgın, ülkemizin gençliğini hızla yutarken, mücadeleyi ertelemek demek, bir nesli daha kaybetmek demektir; şimdi harekete geçmezsek, yarın çok daha geç olacaktır... Bu karanlık salgın KKTC'de, son sürat büyüyor, çeşitleniyor, yaygınlaşıyor ve derinleşiyor...
Varsın siyasetçiler siyaset oyunlarıyla meşgul olmaya devam etsinler, devasa bir gerçeklik vardır ki uyuşturucu ticareti, adeta ülkenin damarlarına kadar işlemiş durumdadır. Bu karanlık işten çıkar sağlayanlar, gençlerimizin hayatlarını hiçe sayarak servetlerine servet katarken, toplumun temellerini sarsan bu tehlike hızla yayılmaya kesintisiz devam ediyor. Uyuşturucu tacirleri, zayıf yasaların ve denetimsizliğin verdiği cesaretle güçlerine güç katarken, ülkede her geçen gün daha fazla gencimiz, bu ölümcül tuzağa çekiliyor. Bu kâbusu durdurmak için bir an önce harekete geçilmeli; aksi takdirde geleceğimizi, bu karanlığa kurban vereceğiz.
Bilinmeli, farkına varılmalı ve farkına vardırılmalıdır ki, sandığımızdan çok daha büyük bir ülkesel tehlikeyle karşı karşıyayız...
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.