Biz sadece izleyiciyiz...
Dün sabah Meclis Başkanı Zorlu Töre konuğumdu. Vakti dardı, Barbarlık Müzesi’nin açılışına yetişmek zorundaydı; program çok uzun yapamadık ama keyifli geçti. Samimiydi, içini döktü adeta.
Devrim Barçın için CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’a çağrı yaptı. Bizim haber merkezi boş durmadı Zorlu Töre’nin yaptığı ortayı gole çevirdiler. Her iki taraf eleştirilerini bir kez daha yineledi. Devrim Barçın’ı severim yeri bende ayrıdır. Zorlu Bey’i de severim bu nedenle aralarındaki tartışmaya ortak olmayacağım. Benim değinmek istediğim konu başka, Zorlu Bey’i bilirsiniz milliyetçidir, eski olayları da anlatmayı sever, şehit olan insanlarımızdan bahsetti ve Rumların vakti zamanında yaptığı terörist saldırıları anlattı. Program bitti ve Barbarlık Müzesi’nin açılışına gitti, açılışı ben de internet üzerinden bir nebze takip ettim. Aklıma takıldı geçmiş; suçsuz yere şehit olan onca insan, öldürülen anneler babalar ve çocuklar, Güney göçmeni olan bir ailenin çocuğu olduğum için Rumların Türklere uyguladıkları zulmü kendimi bildim bileli dinlemişimdir. Korku dolu yıllar ve mucize eseri hayatta kalma serüvenleri. Kolay değil, savaş atlatmış bir toplumun henüz bitmemiş travması.
Dün akşam “Golü Atan Cepheye” adlı belgesele davetliydim, gittim. Son derece iyi bir belgesel oldu. Savaş zamanlarında spor kulüplerinin nasıl birer karargâh olarak kullanıldığı anlatıldı. Çok iyi çalışılmış bir belgesel, yönetmeniyle de tanıştım. Duygusal ve dramatik bir belgeseldi. Sabah Zorlu Töre’nin anlattıkları, Barbarlık Müzesi’nin çocukluktan belleğimizde kalan izleri ve akşam bu dramatik belgeselden sonra bunları yazmak geldi içimden.
Halbuki diğer taraftan cillop gibi Töre – Barçın gerginliğini yazmak dururken.
Ne çok insan öldü dedim kendi kendime. Eskilerin deyimiyle ya beleşe öldüler ya da kutsal bir mücadele uğruna. Masumca katledilen çocuk, kadın, babasız kalan çocuklar. O yılları yaşamadığımız için biraz tuhaf ama aslında uzak geliyor bize.
Çünkü şimdi biz rahatız, güvenliğimizi Türk ordusu sağlıyor. Hani bir çözüm olsun da nasıl olursa olsun diyenler hiç mi etkilenmiyorlar bu yaşananlardan.
Garantilerin olmayacağı bir anlaşma ya da Türk ordusunun olmayacağı bir anlaşma söz konusu olabilir mi?
Hoş Rumlar hiçbirini kabul etmiyorlar zaten. Kıbrıs’ta en azından yakın zamanda bir çözüm olması söz konusu değil.
Her zaman yazmışımdır; Crans Montana zirvesinde bir çözüm olmamışsa kolay kolay başka çözüm olmaz, bunu da söylemek lazım. Türk tarafının en çok taviz verdiği zirveydi. Adeta çözüm Rumlara altın tabakta sunulmuştu. Adamlar çözüm istemediği için ve mevcut statükonun korunmasını istediği için Crans Montana zirvesini de ellerinin tersiyle ittiler.
Hele hele bizimkiler şimdi iki devletli çözüm diyor ya hiçbir süreç başlamaz. Rumlar çözüm istemese de çözümü zorlamak lazım diyenler de var.
Geçtiğimiz akşam Mehmet Ali Birandın 32. Gün programını izledim. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissenger’ın dönemin ABD Türk elçisine “nereden çekiniyorsunuz Kıbrıs’a girin kimse size oradan atamaz bu en meşru hakkınız” demesini anlattılar. Yani anlıyor musunuz vakti zamanında yapılan Mutlu Barış Harekatı’ndan nasılda Amerika’nın desteği vardı. Bir gün olurda çözüm olursa yine Amerika’nın oluruyla bir şeyler olacak. Büyükler oyunu dizayn ediyor biz elimizde cips paketi sadece maçı seyrediyoruz.
Evet ben dünü duygusal olarak şehitlerin etkisiyle geçirdim; yine de güzel bir gündü. Yakın geçmişi ve gerçekleri bir kez daha hatırladık.
Akşam yazımı yazmak için masaya oturduğumda yine Koronavirüs haberleri karşımdaydı ve yine iki kişi hayatını kaybetmişti. Yapılan test sayısı düşüktü çıkan vaka sayısı da bin civarı. Daha çok test yapılsa daha çok çıkacak. Öksüren aksıran yine çoktu çevremde dün korunma sıfır tokalaşma bol tarafından.
Bazı şeyler hiç değişmiyor…
***************
Günün Sözü
"Bazen insanlar kabahatli olduklarını kabullendikleri için değil, sadece karşıdaki sussun diye özür dilerler."
Paulo Coelho
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.