Kıbrıslı Türkler arafta kalmış bir halktır

Yayın Tarihi: 18/11/24 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Benim çocukluğum büyüklerimizden dinlediğimiz savaş anılarını dinlemekle geçti. Rum askerlerinin masum Kıbrıslı Türkler'i nasıl yok etmeye çalıştığını dinlemekle geçti çocukluğum ve hiç bitmeyen 1974 çıkarmasının detaylarını dinlemekle geçti. Peki bugün böyle bir ortam var mı? Yok. Türk tarafında artık kimse Rum-Türk düşmanlığını konuşmuyor. Eskiler, yad edecek birçok insan vefat etti ve aramızdan ayrıldı.

Gelin görün ki Rum tarafında öyle değil. Rum yönetimi halen okullarda, kiliselerde Türk düşmanlığı yapmaya devam ediyor. O nedenle olası bir çözümde Kıbrıslı Türklerle birleşmeye yönelik yapılacak bir referandumda yine hayır çıkma ihtimali çok yüksektir. Biz Kıbrıslı Türkler Rumlardan daha hain, sancılı, daha ılımlı insanlarız. Örneğin kapılar açıldı hepimiz akın ettik Rum tarafına.

O yıllarda Rum ekonomisi çok kötüydü, iyi hatırlıyorum, vakti zamanında euro da düşük oldu ve Türk Lirası aşırı değerli olduğu için Kıbrıslı Türkler, Rum tarafını ekonomisini kalkındırmıştı. Şimdi ise tam tersi yaşanıyor. Euro aşırı değerli ve Rumlar tüm ihtiyaçlarını Kuzey’den karşılıyor ve Türk ekonomisi kalkınıyor. 2003 yılında kapılar açıldığında birçok Kıbrıslı Türk, kendisine birçok Kıbrıslı Rum'u arkadaş edinmişti. Zaman içinde o arkadaşlıklarda kayboldu gitti.

Şimdi ise karşımızda çözümsüzlük var. 2003 yılında herkes CTP’liydi, herkes barışçıydu. Müzikler, çavbelalar havada uçuşuyordu. Dönemin AK Parti Hükümeti de bu süreci destekliyordu, her şey tozpembeydi. Şimdi bu tozpembelik gitti ve tozukaldı geriye. KKTC tanınmazsa müzakere masasına oturmam diyen bir Cumhurbaşkanımız var.

Çözüm anlayacağınız uzun bir tatile çıktı. Halbuki Türk-Yunan yakınlaşmasının ardından Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlar arasında da bir yakınlaşmanın başlaması umut ediliyordu. Öyle görülüyor ki bu olmayacak.

Yazının başına dönecek olursak; Kıbrıslı Türkler olası bir barışı hissedip umut etmiyor. Arafta kalmış bir toplum var karşımızda. Cumhurbaşkanı Tatar asla görüşmem demek yerine KKTC’yi tanıyın, öyle masaya oturayım diyor. Bunu diyebildiğine göre Ankara Hükümeti de bu politikanın arkasında demektir. Hepimiz biliyoruz ki kimse KKTC’yi tanımayacak. O coşup defalarca kez ziyaret edilen Azerbaycan bile KKTC’yi tanımayacak, böyle giderse görüşmeler hiçbir zaman başlamayacak ve yalnızlaşmaya, dünyadan dışlanmış bir şekilde soyutlanmış bir şekilde yaşamaya devam edeceğiz.

Toplumun içinde bulunduğu ruh hali gerçekten çok ilginç ve tehlikelidir. Ne kendi özdeğerlerine önem veriyor toplum ne de olası bir çözüm ya da barış ortamını umut ediyor artık. Elbette geçmişi unutmadan yaşamalı ve geleceğimizi ona göre şekillendirmeliyiz ama bir gerçek var ki halk yarından umutlu değil ve bir gerçek var ki bu halkı ekonomik zorluklardan ve dışlanmaktan kurtaracak olan da çözümde başk bir şey değil.

Gelin görün ki Türk tarafı bugün Crans Montana'dan kaldığı yerden devam etme kararı alsa ve federasyonu görüşmeye biz hazırız dese, Rum tarafı sıfır asker sıfır garanti söylemiyle karşımıza çıkacak.

Anlayacağınız belki Türk tarafı şu an müzakere istemeyen taraf olarak görülse de çözümü istemeyen bir diğer taraf da Rum yönetimidir. Geçmişte yaşananlar bize Türk askerinin varlığını ve garantilerin şart olduğunu gösteriyor. Sonuç olarak ne İsa'ya ne Musa'ya yaranabilen bir toplum olarak var olmaya çalışıyoruz. Herkes bu halkın üzerinden politikasını yapıyor ama halk umudunu çoktan kaybetmiş, geçmişini de çoktan unutmuş bir halk olarak karşımızdadır. Buna inanmayan Kıbrıs Türk gençleri, düşüncelerine ve tavırlarına bakarak bu yazdıklarımı anlayabilirler.

****************

Günün Sözü:

Bunca kalabalık içinde yalnız olmak! Her şey bu kadar siyah ve ciddi iken, en aptalca hayalin lafı bile titretmeyeyetiyor beni.

Charles Dickens


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları