Halk, devletine olan inancını kaybetti...

Yayın Tarihi: 07/02/25 07:30
okuma süresi: 5 dak.

Sene 1995, henüz 15 yaşındayım. Liseye gidiyorum ve okul bir Ankara-Trabzon gezisi düzenledi. Ben de gittim. Anıtkabir’i ziyaret ettik, yürürken yoruldum ve Anıtkabir’de bulunan yol güzergahındaki taşlardan birinin üzerine oturdum. Görevli asker beni hemen uyardı ve kalkmamı istedi. Sebep açık ataya saygısızlık. Anıtkabir oturup dinleneceğiniz bir yer değil. Niye yazdım bunu; ne zaman kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın anıt mezarıyla ilgili bir haber okusam aklıma hep bu hatıra gelir. Anıtkabir’de yorulsanız dahi oturamazsınız ataya saygısızlık olur. Biz Kıbrıs Türk halkının liderine düzgün bir anıt bile yapamadık. Serdar Denktaş’ın lider boşluğu var açıklamasını okumuştum ve merhum Denktaş Bey ile ilgili kısmını da okumuştum. Liderine sahip çıkmayan bir ülke ne ülkesine ne devletine sahip çıkmaz, çıkmıyor da zaten. Biz Kıbrıslı Türkler KKTC vatandaşı olmaktan ve bu ülkede yaşamaktan pek de memnun değiliz. Göç etmek kaçmak istiyoruz. Vakti zamanında Kıbrıs davasına Türkiye değil Denktaş Bey yön verirdi. Denktaş bir tür dogmaydı. Sözü dinlenirdi ve aşırı saygı duyulurdu. Denktaş’tan sonra bu boşluk ne yazık ki doldurulamadı. Gelen her cumhurbaşkanı toplum liderliği yapmaya çalıştı ama hiçbir şekilde lider olamadılar.

Düşünün siyaseten öyle bir yerdeyiz ki bakanlar bile Türkiye’ye danışılarak atanıyor. Siyaseten geldiğimiz nokta budur.  Tabii bu yazdıklarım sağ partiler için geçerli. Sol partiler bir şekilde hükümete gelirse onlarda para ambargosu uygulanıyor ve yalnız kalıyorlar. İşte Serdar Denktaş’ın da ifade ettiği lider boşluğu hep bunların bir sonucu. Halkı arkasından sürükleyebilecek, yeri geldiğinde hükümete bile söz geçirecek bir liderimiz yok. Böyle olunca da otur Arap kalk Arap politikası geçerli oluyor.

Hal böyle olunca da toplum saygınlığını kaybediyor ve halk KKTC devletine olan inancını yitiriyor. Bakın geçtiğimiz hafta CTP’nin başını çektiği bir eylem yapıldı. Yaklaşık 1500 kişinin katıldığı söyleniyor. Mehmet Ali Talat ya da Ferdi Sabit Soyer zamanında meydanlar dolar taşardı. Vakti zamanında bu ülkenin umudu da CTP’ydi. Binlerce insan gelirdi eylemlere ve ciddi bir halk iradesi meydanlarda ortaya konulurdu. Artık bu da yok. Neden peki? Çünkü vatandaş CTP’yi de umut olarak görmüyor. Yarın sabah bir seçim olsa sonuç değişir mi sanıyorsunuz. Vatandaş yine gider oyunu UBP’ye verir. Ben bizim seçmen kitlesini çözdüm artık. Sövüp sayıyorlar ama oy vermeye geldi mi yine eller UBP logosuna gidiyor. Türkiye’nin sözünü dinler para almayı başarır artışları da yapar maaşları da tıkır tıkır öder. Artık vatandaş da kimdeyse menfaati ona bakıyor. İdeoloji öldü. İdeoloji öldüğü için kimse tepkisi olan yurttaşı meydanlara toplayamıyor. Gereken tepkiyi veremiyor gerekli sesi çıkaramıyor.,

Denktaş Bey'in anıt mezarının bulunduğu yerde artık sevgililer buluşuyor. Aşk anıtı oldu dersek yalan olmaz nasıl ki vakti zamanında Dr. Küçük’ün Anıt Tepesi çapkınlık yapan çiftlerin mekanı olduysa şimdi oraları ev dolduğundan Denktaş’ın anıt mezarının çevresine toplanıyorlar. İnanmazsanız gece vakti gidin bir bakın. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Tabii bu durum hükümetlerin bir ayıbı başka bir şey değil.

Kıbrıs’taki çözüm süreci buz dolabına kalktığı için artık Kıbrıs konusunda da vatandaş bir ilerleme olmayacağını biliyor. En son umut Crans Montana’ydı Rumlar yüzünden o zirvede çökünce çözüm umutları da artık son buldu.

Demem o ki inancını kaybetmiş bir toplum, Lideri olmayan yani kurtarıcısı olmayan bir toplum, kabinesi Türkiye’nin onayı ile atanan bir hükümet ve ekonomik zorluklar içinde zamlarla hayatını idame ettirmekte zorlanan bir toplumu siz peşinizden sürükleyemezsiniz.

Lider lazım ama nasıl doğacak nasıl bulunacak. Kim seçecek hep bunlar soru işareti. Kıbrıs’ta dava kaybedilmiştir. Oyuncular sahada değil tribünde oturuyor. Kendi kalemize gol atan amatör oyuncular gibiyiz.

********************

Günün Sözü

"Elinin arkasında güneş duruyordu… Ağacın biri bulvarda ölüyordu…Şehrin camları kaygısız gülüyordu… Her köşe başında öpüşüyorduk."

Attila İlhan


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Alexy Flemmings07/02/25 22:13
KKTC İÇİN PARTİSİZ MECLİS EN İDEALİDİR: (1) ORTAK AKIL (İSTİŞARE), 1 kişinin aklından ÜSTÜNDÜR: MİLLETVEKİLLİĞİ SİSTEMİ (PARLEMENTER SİSTEM) DAHA DA GÜÇLENDİRİLMELİDİR! BAŞKANLIK SİSTEMİ, bir ülkeyi YOKEDEBİLECEK KADAR KÖTÜ bir sistemdir: Konrad ADENAUER (2. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın ANASI, Rus, İngiliz, Amerikalı, Fransızlarca BECERİLDİKTEN sonra): DE: "Wir werden die Macht nicht einmal Jesus Christus allein geben". EN: "We will not even give the power to Jesus Christ alone". TR: "Hz. İSA BİLE OLSA YETKİYİ TEK BİR KİMSEYE VERMEYECEĞİZ". KKTC'de DEMOKRASİNİN YENİDEN İNŞASI sürecinde, anayasal düzen yeniden oluştururken, yetki ve güç dağılımı yapılırken, OTORİTER REJİMLİKTEN UZAK DURULMALIDIR! Almanya&Türkiye, yetkiyi tek 1 kişiye (Hitler&Tayyip) verdi, etkiyi gördü: MAHVOLDULAR! Başkanlık sistemi, KKTC için de ÇOK TEHLİKELİDİR! (2) MECLİS, PARTİLERin değil, KKTC MİLLETİNİN meclisidir: Milletvekilerinin sadakatının Parti Başkanı yerine Millet'e olması, ancak, PARTİSİZ bir Meclis'te mümkündür: Zira, PARTİLİ Mecliste, MİLLETvekilleri, "Benim ŞAHSİ kanaatim PARTİMİNKİYLE UYUŞMAMAKTADIR; AMA, benim PARTİ SADAKATİM var; PARTİMİN KARARINA UYARIM" demektedir ve sadakatlerini MİLLETE değil, PARTİYE gösterdiklerinden, MİLLETvekili olmaktan çıkmakta ve PARTİvekili olmaktadır. Halbuki, MİLLETvekillerinin TEK sadakatleri, MİLLETE olmalıdır; PARTİLERE değil! PARTİSİZ MECLİS, Meclisteki, 50 FARKLI GÖRÜŞ ve 50 FARKLI BAKIŞ AÇISI ile Mecliste FİİLEN 50 "PARTİ" varolduğundan, DAHA DEMOKRATİKtir. PARTİLİ MECLİSte ise, Meclisteki, 50 FARKLI GÖRÜŞ ve 50 FARKLI BAKIŞ AÇISI, otomatikmen, Meclisteki PARTİ SAYISI kadar FARKLI GÖRÜŞe ve FARKLI BAKIŞ AÇISIna İNDİRGENMEKTEDİR! MİLLETvekillerinin maaşını, PARTİLER değil, MİLLET ödüyor. Ancak, MİLLETvekilleri, Milletin sesine sözüne göre değil, Parti Başkanlarının sesine sözüne göre hareket ediyorlar; MİLLETvekilleri, PARTİLİ SİSTEMDE, BAĞIMSIZ HAREKET EDEMİYORLAR! (3) MİLLETvekilleri, PARTİLER OLMADAN, her biri bağımsızca, kendi başlarına aday olmalı; KKTC nüfusu, 50'ye bölünüp, hemen hemen aynı nüfuslu 50 yerden 50 milletvekili seçilmelidir. Siyasiler, sistemin içine ettikten sonra, TEKNOKRAT YÖNETİMİ'ni ağızlarına alıyorlar. TEKNOKRAT YÖNETİMİ, niye her daim iş başında olmasın! (4) PARTİSİZ MECLİS sisteminde, Meclis, Başkanlık Sistemi'ne göre, daha güçlü denetleyici ve dengeleyicidir. DOĞRUDAN DEMOKRASİ, PARTİSİZ MECLİS sisteminde daha da yaygındır. (5) PARTİSİZ MECLİS sisteminde, HALK, Milletvekilleri ve Cumhurbaşkanının yanı sıra Bakanların da kim olacağını önemli ölçüde belirleyebilmektedir: Her Milletvekili adayı, aday olurken hangi Bakanlık için aday olduğunu bildirdiğinde, Milletvekillerinin seçimi tamamlandığında, belirli bir Bakanlık için Mecliste yapılan seçimde, belirli bir Bakanlık için kendisini bildiren ve Milletvekili seçilen adaya Mecliste o Bakanlık için yapılan seçiminde küçük bir avantaj (+3 oy) verilebilir. Meclisteki seçimde en çok oy alan Bakan, ikinci en çok oy alan Bakan yardımcısı olduğunda, farklı görüşten insanlar, bir Bakanlığın yönetiminde yer alabilir ve bir Bakanlığı yönetirken el ele verebilir. (6) PARTİSİZ MECLİS sistemi, halihazırda, BİRÇOK ÜLKEDE uygulanmaktadır. KKTC devleti gibi küçük bir devlet için, PARTİSİZ MECLİS en doğrusudur; Dünyanın birçok devletinde PARTİSİZ MECLİS sistemi BAŞARIYLA uygulanmaktadır; PARTİSİZ MECLİS, KKTC'de de BAŞARIYLA uygulanabilir: Manş Denizi'nde Birleşik Krallık'a bağlı Kanal Adaları (nüfus:~200.000), Tuvalu (ada), Nauru (ada), Tonga (ada; nüfus:~100.000), Palau (ada), Mikronezya Federal Devletleri (ada; nüfus:~120.000), Kuveyt, Umman ve Vatikan'da siyasi partiler ya hiç YOKTUR ya da siyasi partiler TAMAMEN etkisizdir: Meclis'teki milletvekilleri BAĞIMSIZ OLARAK seçimlere katılırlar; Siyasi partilerin yokluğunda, BİREYLERİN SİYASET ÜZERİNDEKİ ETKİSİ DAHA FAZLAdır. (7) PARTY; PART'dan (PARÇA) gelir. Milleti parçalamayan bir particilik sistemi yoktur! ( 8 ) PARTİSİZ Meclis'e itiraz eden Milletvekilleri, KKTC HALKI NAZARINDA HİÇBİR KARŞILIKLARI OLMADIĞI VE KENDİLERİNE AİT ÖZGÜLLÜKLERİ OLMADIĞI İÇİN VE (partisiz sistemde) SEÇİLEMEYECEKLERİNİ BİLDİKLERİ İÇİN, PARTİSİZ Meclis'e itiraz ediyorlar! (9) PARTİSİZ MECLİS sisteminde kamu çalışanları liyakate uygun atanır. EMEĞİN bir DEĞERİ olur. Liderlik ve karar alma: Milletvekillerinin 5 yıllık görev süresinde 15'er ya da 20'şer aylık olarak seçilen (1 seçim döneminde 4 ya da 3 Başkan) "Dönüşümlü Liderlik" sistemi, meclis üyeleri arasında yönlendirme sağlar. Farklı ideolojik görüşlerin koordinasyonu: Ortak platformlar ve çalışma grupları görüş ayrılıkları uzlaştırır. Hesap verilebilirlik: Bağımsız izleme ve değerlendirme organları meclis üyelerinin performansını şeffaf şekilde denetler. Etkisizleştirilmiş çıkar grupları: Düzenlemeler sayesinde, Meclis üyeleri ile çıkar grupları arasındaki etkileşim şeffaftır.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları