Aile ve Evlilik Yasası Değişiklik önerisini reddetmemin dört sebebi... 2

Yayın Tarihi: 24/05/15 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Doğuş Derya ölmüş babama sövdü… Bizim eve çok geldi, "bilmezdim ölü olduğunu" diyemez… Bizim çatımız altında yediği her şeyi helal ediyorum kendisine… Helal olsun… Ama, cahil ve kötü insanmış… Ölülere sövecek kadar… Kendisini öven dört yazım için de kamu oyundan özür dilerim…

Ha geriye kalır "karı" lâfı ki zaten nikâh memuru "karı koca " ilan ediyor; evlilik bu; TDK sözlüğünde de "Kadın, eş, zevce" diye geçer ve Dedem Korkut'tan Kemal Tahir'e Türkçe bilen herkes tarafından kullanılır… Bir de " bar" muhabbeti? Dört damarı daha dün değişmiş adamın birini götürmeyi istese bile o gücü zaten yok, o da mecaz idi ama önce Türkçe bileceksiniz ki anlayasınız… " Türkçe konuşan Elenim" diyen oldu bana, onlar tabii anlayamaz, mecazı şunu bunu… Gene de incinen "hanımefendi"lerden özür dilerim… Anlamını aşmasına izin vermişim… Bunca yıllık yazarlık deneyimimle, sinirlerime hakim olup, hak etmeyenleri de kırabileceğimi, düşünmem gerekirdi. Hata bende… Hanımefendiler'den tekrar özür dilerim…

Dönelim aile kurumunun önemine: Bazıları bana komünistlik dersi de verdi bu arada…Bir üst paragrafta ne yazıldığına bakmadan. Komünist Manifesto'da, doğrudan "aile" kurumuna karşı çıkılır ve denir ki "burjuvazi karısını da bir üretim aracı olarak görür." Ailenin, Devletin ve Özel Mülkiyetin Kökeni'nde de Engels, aile kurumunun özel mülkiyet ile ortaya çıktığını, ve asıl meselenin namus" değil mal paylaşımı, miras hukuku, bunun için de çocuğun nesebinin sahih olması gerektiği için var olduğunu anlatır ve karşı çıkar… Evliliğe ve aileye… Kurum olarak… Aşkı, şirkete çevirdikleri için…

Şimdi; dense ki "biz, bu kuruma karşıyız çünkü Marxistiz" ya da "Marx'ın bu konudaki fikirlerini argüman kabul ediyoruz"… Diyecem ki: " Ayni Marx, her toplumun kendi koşullarını kendisinin yarattığını", aynı Engels de " Batı Avrupa içim yaptığımız tahlili cihan şumul sanıyorlar" dediğini de yazıp gene karşı çıkacağım. Hele " Doğu dünyası, bizim bu tahlillerimizden farklıdır" diyen Marx'ın kastettiği dünyanın, Osmanlı olduğunu "Doğu Sorunu"nu okuyan herkesin görebileceğini hatırlatacam. Müslümanı, hristiyanı ile…

Ama bu "değişiklik" önerisini okuyun, baştan aşağı mal mülk paylaşımı kavgası! Çocuğu bile mülkiyet konusu yapıyorlar… Tam da Engels'in dediği: " Evlilik, miras hukuku için sınıflı toplumla ortaya çıkmış, uydurma bir kurumdur" der gibi… Hukuksal sefaletini de dün anlattım zaten…

Geçen gün, DAÜ'den bir hoca, bana bir mesaj attı. Hani bütün gün aşağıladığımı iddia etti ya birisi? Hoca soruyor bana:

Ali Kırmızı ile Ayşe Mor evlendiler… Çocuk da oldu, Hüseyin Kırmızı Mor… Oyandan Fatma Yeşil ile, Mehmet Mavi de evlendi… Onların da çocuğu oldu, Hüsniye Yeşil Mavi… Şimdi Hüsniye ile Hüseyin de evlenince, onların çocuğu da olacak Emine Kırmızı Mor Yeşil Mavi… O da evlendi Fikret Sarı Turuncu Menekşe Siklamen ile… Onların çocuğu da Osman Kırımızı Mavi Yeşil Mor Sarı Turuncu Menekşe Siklamen mi olacak? Hoca üşenmedi bana üç kuşakta nasıl isim bulacağımızı anlatan bir de cebir formülü yazdı ama buraya almıyorum. Yalnız diyorum ki: Bu akıl, üç kuşakta bu toplumu yok eder… Burası İspanya değil… Biz de İspanyol değiliz. " Tarihsel Misafir" denilen küçük bir halkız… Hap gibi yutuluruz…

Anlaşılacağı üzere asıl amaç, hiç bu ayrıntılar üzerinde kafa yormadan, homoseksüel evliliğine ve evlât edinmelerine yol açmaktır. Hiç başka bir dert yoktur, pedofili bile düşünülmemektedir. Bu çevre, pedofil Rum Bakanı bile sırf pasif homoseksüeldir diye savunmuş bir ekiptir.

"Taraftarım" deme özgürlüğü, elbette ki vardır. Ve belki de örneğin Fransa'da yaşasam, ben de kabul oyu veririm. Ancak, bizim gibi ipin üstünde yürüyen bir toplumda, benim de "işte şu, şu sebeplerle karşıyım deme hakkım yok mu? " Rezillikle bu hak elimden mi alınacak? Ve ben de buna izin vereceğim…

Bizden çok farklı olduğunu bizzat Marx ve Engels'in anlattığı (eskidi onlar derseniz Fukuyama okumanızı öneririm) bazı toplumların her yaptığını benimsemek, bence bize uymaz… Söylemem yasak mı? U lâ havle… Ha kendi kimliğimiz ve kültürümüz ile sorunu olanları, bu sorulardan muaf tutuyorum.

Kubilay Özkıraç'a söz verdiğimden, bu işi burada kesiyorum ama o da unutmasın ki bundan sonra anama babama söveceklerle hesaplaşmak, artık kendi işidir… Öyle dedi de söz verdim zaten… Sıra referanduma geldiğinde, gene biz hayır çağrımızı yaparız, olur; biter… Geçen defa yazı, 20 bin defa tıklandı… Bu defa bakarız… Ha rezilleşirseniz, bilin ki sadece tirajı arttırırsınız…


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Doç. Dr. N. BERATLI yazıları