UN go home! Peki sonra?

Yayın Tarihi: 06/10/22 08:42
okuma süresi: 4 dak.

Birleşmiş Milletler’in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile bir anlaşma imzalaması ne kadar güzel olur. BM ile KKTC aynı masaya oturur, dolma kalemler protokol görevlileri tarafından Dışişleri Bakanı ve BM Genel Sekreter Yardımcısı’na verilir ve kırmızı kaplı protokol defterleri el değiştirilip, gazetecilere poz verilir.

Şahane.

Peki mümkün mü? Değil.

Recep Tayyip Erdoğan, BM’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyın çağrısı yapmış olması, herhangi bir ülke tanıyana kadar da bir şey ifade etmeyecek.

Ancak bizimkiler, Erdoğan bir adım attı, bizde atalım da hepten, bir şey yapmıyor görünmemek için bir açıklamalar dizisi yaptı.

Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün adadaki varlığı, özellikle görev süresinin uzatılması günlerinde, aynı tartışma yaşanıyordu.

Yine öyle bir zamandı, 15-20 yıl önce. BM araçları Kuzey’e geçerken sigorta gibi şeylerden muaftı. Yine Tahsin Ertuğruloğlu idi yanlış hatırlamıyorsam, BM’nin bizim görüşümüze gereksinim duymadan görev süresi uzattığı için, BM araçlarına sigorta zorunluluğu getirmişti.

6 ayda bir yapılan görev süresi uzatımı hep, Dışişleri’nin BM ile ilgili açıklama yapmasını tetikler, sonra da normal hayata dönülürdü.

Dediğim gibi en ileri gidilen nokta sigorta zorunluluğu getirmek oldu.

Şimdi durum farklı ama.

Görev süresi uzatımı raporunun yanlı olması falan değil konu. Konu BM’nin resmen KKTC’yi tanıyıp, anlaşma imzalaması talebi var.

Kampların boşaltılması, Kuzey’e geçen BM askerlerinin artık geçememesi konuşulmaya başlandı.

Yaygın anti Amerikan sloganı olan Yankee Go Home aklıma geliyor.

Bizde henüz slogan bulunmadı için, ‘Tatil bitti eve’ deniyor. Malum BM tek milletten olmadığı için, Yankee gibi bir lakap bulup ona go home diyemiyorlar.

Ama çıkar. Bunca yaratıcı ön sayfadan ibaret gazete varken, elbet birileri bir şey bulur.

Gelelim olabileceklere.

Şeytanın avukatlığını yapmıyorum. Ancak Birleşmiş Milletler, Oğuzhan Hasipoğlu’nun dediği gibi tatil yapıyor ya, işte o tatil BM’nin adada iki toplum arasında güvenliği sağladığı imajıdır.

Bu imaj sayesinde, Rumlar Kuzey’e, Türkler de Güney’e geçiyor.

3 bin ve üzeri insan Güney Kıbrıs’ta çalışıyor, on binlerce Rum da Kuzey Kıbrıs’ta alışveriş yapıyor. Çok sayıda çocuk Güney’de eğitim görüyor.

Tatil bitsin diyor ya Tahsin Ertuğruloğlu, ileri gidip, kampları boşaltın, Kuzey'e de geçmeyin derse ne olacak düşündü mü?

1964’ten beridir devam eden ve Erdoğan’ın ‘Tanıyın’ lafı dışında herhangi bir değişiklik olmayan Kıbrıs’taki düzeni değiştirme girişiminin, kapıların kapanmasına, ya da ‘Güvenli değil’ denip Rumların Kuzey’e geçişine kendi yöneticileri tarafından engel olunmasının, sonuçlarını hesaplayana var mı?

Coşku tamam. Coşkuyu verenler de maaşlarını alıyor ve alacaklar. Peki özel sektörde ciroların büyük çoğunluğu Rumların yaptığı alışverişten sağlayan restoranlar, berberler, diş hekimleri, eczaneler, marketler, casinolar, benzinciler ne olacak, düşünen var mı?

UN go home diye pankart açıp Sarayönü'nde miting yapalım isteniyorsa yapalım. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’ndan, BM kamplarını basıp, BM askerlerini denize dökmesi isteniyorsa o da onu yapsın.

Sınırdaki polislere de, UN plakalı gördünüz mü geçirmemeleri talimatı verilsin.

Ancak sonrasının kim hesabını nasıl verecek, onu da söylesin.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Alexy Flemmings06/10/22 11:40
Adadaki kuzeyden-güneye ve güneyden-kuzeye geçişler, "BM’nin adada iki toplum arasında güvenliği sağladığı imajı" sayesinde, DEĞİLDİR! UNFICYP, 1964-2003 arasında hiçbir geçiş olmaması, UNFICYP'in iki toplum arasında güvenliği hiç sağlamadığı imajı anlamına gelmemektedir. Geçişler, KKTC ve (G)KC ülkelerinin, ÖZGÜR İRADESİYLE, gerçekleşmektedir. Ertuğruloğlu, UNFICYP askerlerine, "Kuzey'e geçmeyin" demiyor, "Kuzey'e EN FAZLA EN FAZLA turist olarak geçebilirsiniz" diyor ki, UNFICYP polislerinin KKTC'de yaptıkları HIRSIZLIKLARI, plajlarda sarhoş olup etrafı yıkmaları ve askeri ve sivil polis olarak Kıbrıs genelinde SADECE 926 kişi oldukları gözönünde bulundurulduğunda, UNFICYP polislerinin KKTC'ye geçirilmemesi, KKTC'ye pek bir şey kaybettirmez. Hatta, turist olarak geçmelerine izin verildiğinde bile, "KC'nin rızasıyla kuzeydeyiz" deme olasılıkları devam edeceğinden, turist olarak geçirilmeleri bile zararlıdır. UNFICYP polislerinin bizzat kendileri, "paramızı maaşımızı Rumlar veriyor, nasıl tarafsız olabiliriz" diyorlar! UNFICYP polisleri, KKTC'den kovulduktan sonra, KKTC-KC geçiş kapıları yine açık kalmaya devam edecek; Rumlar, yine ticaret için KKTC'ye gelecek; KKTC'deki öğrenciler, yine, KC'ye geçip öğrenim görebilecekler. UNFICYP askerleri, Rumlara, "KKTC bizi kovdu, siz de onlara gününü gösterin" mi diyecek? Rumlar, sınırı kendileri kapatırlarsa, bugün, uluslararası camianın "fiili sınır" olarak gördüğü KKTC-KC sınırı, "resmi sınır" olur! KKTC, BM'nin UNFICYP kamplarını boşalttığında, Gazimağusa ve Lefke, (trafik vb.) daha rahat nefes alacak. Gazimağusa'daki kamp, kritik bir yerde. UNFICYP polisleri, Maraş'tan da kovulduktan sonra, Maraş'taki açılım da son sürat ilerleyecek.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları