İÇ HABERLER
okuma süresi: 10 dak.

Mehmet Ali Talat: Son dönemde Türkiye'nin Kıbrıs sorununa olan yaklaşımı tam bir fiyasko

Mehmet Ali Talat: Son dönemde Türkiye'nin Kıbrıs sorununa olan yaklaşımı tam bir fiyasko

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türk tarafında çözüme gidebilecek bir irade olmadığını kaydetti. Türkiye’nin Kıbrıs sorununa olan yaklaşımını da değerlendiren Talat, “Son dönemlerde ise tam bir fiyasko.” dedi.

Yayın Tarihi: 06/03/24 15:10
Güncelleme Tarihi: 08/03/24 10:32
okuma süresi: 10 dak.
Mehmet Ali Talat: Son dönemde Türkiye'nin Kıbrıs sorununa olan yaklaşımı tam bir fiyasko
  • “Annan Planı sonraki süreçler için referans oldu”

  • “Crans Montana’da sonuç alınamayınca federasyon görüşmeleri bitti”

  • “Uğruna öleceğimiz tek dava Kıbrıs sorununun çözümüdür”

  • “Kıbrıs’ta ayrı devlet peşinde koşarsanız ambargolar zayıflatılmaz”

  • “AK Parti sonrası Türkiye’nin Kıbrıs sorununa yönelik politikasında değişiklik oldu”

  • Türkiye’nin bugünlerde Kıbrıs sorununa olan yaklaşımı tam bir fiyasko”

  • Son dönemde Türkiye'nin Kıbrıs sorununa olan yaklaşımı tam bir fiyasko”

  • “Türk tarafında çözüme gidebilecek bir irade yok”

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türk tarafının Kıbrıs sorunun çözümü noktasında ortaya koyduğu iki ayrı devlet modelinin hayata geçmesinin mümkün olmadığını, hala tek alternatifin federal çözüm olduğunu kaydetti. Uğruna ölünecek tek davanın ‘Kıbrıs sorunun çözümü’ olduğuna dikkat çeken Talat, Kıbrıs Türkü’nü dünya ile buluşturma hedefinden sapılmaması gerektiğini söyledi.

AK Parti’nin hükümete geldiği 2002 yılından sonra Türkiye’nin Kıbrıs sorununa yönelik politikasında değişiklik olduğunu ve özellikle ilk dönemlerde çözümün desteklendiğini ifade eden İkinci Cumhurbaşkanı Talat, şimdilerde ise Türkiye’nin Kıbrıs sorununa olan yaklaşımını ‘tam bir fiyasko’ olarak değerlendirdi.

KKTC’nin İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorunu ve bu kapsamda yaşanan gelişmelere ilişkin Kıbrıs Postası’na özel açıklamalarda bulundu.

İkinci Cumhurbaşkanı Talat, ilk etapta, Nisan 2004'te adanın kuzey ve güneyinde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan ve Türk tarafından yüzde 64,91 oranında kabul gördüğü hâlde Rum oylarının yüzde 75,38'i ret şeklinde olduğundan hayata geçirilemeyen Annan Planı’nı değerlendirdi.

Annan Planı’nın Kıbrıs sorununu bütünlüklü olarak çözecek ve yeni devletin yapılarını oluşturacak bir plan olduğuna dikkat çeken Talat, “Plan kapsamında önce bir geçici hükümet olacaktı, öngörülen hükümet modelleri gündeme gelecekti. Annan Planı’nın temel unsurları uzun yıllardır süren Kıbrıs sorunun geldiği noktayı temsil ediyordu.” dedi.

“ANNAN PLANI SONRAKİ SÜREÇLER İÇİN REFERANS OLDU”

Talat, Annan Planı’nın, sonraki süreçler için referans olduğuna vurgu yaparak, “Rum tarafı reddetse de bu plan kalıcıdır. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) mülkiyetle ilgili verdiği kararda Annan Planı’ndaki temeller de değerlendirildi.” ifadelerini kullandı.

Annan Planı üzerinde çok uzun çalışılmış bir plan olduğunu, Rum tarafının daha fazla olmakla birlikte iki tarafın da bu planın hazırlanma aşamasında katkılarda bulunduğunu söyleyen Talat, “Bu uğraşların sonunda ise bütünlüklü ve iyi bir plan ortaya çıkmıştı.” diye konuştu.

İkinci Cumhurbaşkanı Talat, Kıbrıs sorunun çözümü için uygulanan modelleri de değerlendi. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin birçok kararında federasyonun temel özelliklerini anlatan unsurlar olduğunu belirten Talat, “Örneğin siyasi eşitliğin de tanımı yapılmıştır. Kararda, sayısal eşitliğe değil her iki tarafın da etkin katılımına dikkat çekildi.” dedi.

“CRANS MONTANA’DA SONUÇ ALINAMAYINCA FEDERASYON GÖRÜŞMELERİ BİTTİ”

Annan Planı döneminde Rum tarafının federasyonu prensip olarak kabul ettiğini belirten Talat, “Fakat pek de taraftar olmadıklarını referandumla ortaya koydular. Benim dönemimden sonra Üçüncü Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ve Dördüncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da federasyonu görüştü. Fakat 2017 Crans Montana’da sonuç alınamayınca görüşmeler de bitti.” açıklamasında bulundu.

Talat, Crans Montana’daki görüşmeler bitince Türkiye kanadının başka bir söylem geliştirdiğini, federasyondan dışındaki seçeneklerin de değerlendirildiğini söyledi. Talat, “Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın çeşitli müdahalelerle seçilmesinin ardından ise eşit egemenlik, KKTC’nin tanınması gibi hususlar gündeme getirildi ve federasyondan iyice uzaklaşıldı.” dedi.

Federasyonu bile kabul etmeyen Rum tarafının ayrı devleti kabul etmesinin mümkün olmadığına vurgu yapan Talat, “İki devletli çözüm mümkün olmadığı için hala tek alternatif federasyon gibi görünüyor.” ifadelerini kullandı.

“UĞRUNA ÖLECEĞİMİZ TEK DAVA KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜDÜR”

Talat, federasyonun uğruna ölünecek bir dava olmadığını ifade ederek, “Uğruna öleceğimiz tek dava Kıbrıs sorununun çözümüdür. Bizim hedefimiz Kıbrıs Türkü’nü dünya ile bütünleştirmektir. Varsa başka yol, o da bir çözümdür.” diye konuştu.

KKTC’nin tanınması yönündeki çağrıları da değinen Talat, “KKTC’yi 2-3 devlet tanıdığında ne olacak ki? Bizim hedefimiz 3 devletin bizi tanıması olmamalıdır. Bize avantajlar getirmeyecek devletlerin KKTC’yi tanımasının fazla bir önemi yok.” açıklamasında bulundu.

Talat, Rum tarafının, doğrudan uçuş gibi uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan yetkilerini KKKTC yönetimine vermediğini söyleyerek, “Dolayısıyla biz dünyada çok daha zayıf durumda kalıyoruz. O yüzden federasyon diyoruz. Şartlar bunu gerektiriyor. Başka da çare yok.” dedi.

“KIBRIS’TA AYRI DEVLET PEŞİNDE KOŞARSANIZ AMBARGOLAR ZAYIFLATILMAZ”

Ambargo ve izolasyonlar konusuna da değinen Talat, Kıbrıslı Türklerin maruz kaldığı ambargolarla ilgili belli iyileştirmeler yapılabileceğini, fakat önce Kıbrıs sorununa yönelik politikanın değişmesi gerektiğini belirtti. Talat, “Dünya şiddetle reddederken Kıbrıs’ta ayrı devlet peşinde koşarsanız ambargolar zayıflatılmaz. Bu şartlarda imkanı ve ihtimali yok.” ifadelerini kullandı.

İki devletlilik politikası değişmezse ambargoların azalamayacağına, tam tersine ambargoların yoğunlaşabileceğine dikkat çeken Talat, “Mevcut politika büyük riskler barındırıyor. Bu değişmediği sürece izolasyonların ve spor ambargolarının ortadan kalkması mümkün değil.” diye konuştu.

İkinci Cumhurbaşkanı Talat, garantör ülke Türkiye’nin Kıbrıs sorunu konusundaki politikasını da değerlendirdi.

“AK PARTİ SONRASI TÜRKİYE’NİN KIBRIS SORUNUNA YÖNELİK POLİTİKASINDA DEĞİŞİKLİK OLDU”

AK Parti’nin hükümete geldiği 2002 yılına kadar Türkiye’nin Kıbrıs politikasının “bekle ve gör” şeklinde olduğunu dile getiren Talat, konuya ilişkin açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“AK Parti seçimi kazandıktan sonra bürokrasinin ve ordunun gözünde meşrulaşabilmek için Avrupa Birliği’ne (AB) yaklaşarak demokrasisinin sınırlarını genişletmeye çalıştı.

AK Parti, Türkiye’nin AB’ye girebilmesi veya o yolda ilerlenebilmesi için Kıbrıs sorununun çözülmesi gerektiğini biliyordu. Sonrasında ise Kıbrıs sorunun çözümlenmesi gerektiği inancı yerleşti. Bu sayede Türkiye’nin Kıbrıs sorununa yönelik politikasında değişiklik oldu. AK Parti, benim cumhurbaşkanı olduğum dönemde, Eroğlu döneminde ve Akıncı’nın cumhurbaşkanı olduğu ilk dönemlerde hep çözümden yana oldu. Türkiye o dönemlerde bizi destekledi.”

SON DÖNEMDE TÜRKİYE'NİN KIBRIS SORUNUNA OLAN YAKLAŞIMI TAM BİR FİYASKO”

Talat, son dönemde Türkiye’nin Kıbrıs sorununa olan yaklaşımını ise ‘fiyasko’ olarak yorumladı. Türkiye’nin şu anda Kıbrıs sorununun çözümünü istemeyen ve Kıbrıs üzerinden dünyaya meydan okuyan bir politika güttüğünü öne süren Talat, “İleride belki değişebilir ama şu anda Tatar’ın peşinde veya Tatar onların peşinde gidip geliyor.” açıklamasında bulundu.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs sorununa ilişkin kişisel temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın temaslarını da değerlendiren Mehmet Ali Talat, “Holguin’in temasları bana göre daha başlangıç aşamasında.” dedi.

Talat, “Bizim tarafın Maria Angela Holguin Cuellar ile yapılan görüşme sırasında KKTC’nin tanınması değil de eşit egemenliğimizin tanınması yönünde bir beklentiden bahsettiğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

“TÜRK TARAFINDA ÇÖZÜME GİDEBİLECEK BİR İRADE YOK”

Şu anda Türkiye’de dahil olmak üzere Türk tarafında çözüme gidebilecek bir irade olmadığını, Rum tarafının da bir samimiyet testine ihtiyacı olduğunu söyleyen Talat, “Biz Rum tarafının çözümde samimi olduğuna inanmıyoruz. Rum Lider Nkos Hristodulidis’in Dışişleri Bakanı olduğu dönemde çözüme yönelik birçok öneriye karşı çıktığını biliyoruz.” diye konuştu.

Talat, Türk tarafının, ‘federasyon veya buna yakın bir çözümü konuşalım’ demesi durumunda Rum tarafının da o samimiyeti ortaya koyması gerektiğini ifade ederek, “Planlanmış, hedefleri belirlenmiş ve takvimi de olan sonuç odaklı bir müzakereye ihtiyaç var. Bu kapsamda Holguin’in temaslarının sonuç getirip getirmeyeceğini bekleyip görmemiz lazım.” açıklamasında bulundu.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.