Siyaset ve yapay zeka…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ekonomisi, yıllardır yapısal sorunların, siyasi belirsizliklerin ve giderek kurumsallaşan güvensizliğin pençesinde var olmaya çalışıyor.
Üretimden çok tüketime dayalı, dış yardımlarla ayakta durmaya çabalayan bu kırılgan yapı, çözüm sürecindeki tıkanıklıkla birlikte ciddi bir çöküş sürecine girmiş durumda.
Tanınmamışlık Kıskacında Bir Ekonomi KKTC’nin en temel problemi, tanınmamışlıkla birlikte gelen izolasyon.
Bu durum dış yatırımı caydırıyor, uluslararası ticaretin önünü kesiyor ve finans sistemini sınırlıyor. Merkez Bankası gibi bir para politikası aracı yok; dış ticaret büyük oranda Türkiye üzerinden dolaylı yollarla yürütülüyor.
Üretim yok denecek kadar az, tüketimse ithalata dayalı. Ekonomik bağımlılık, siyasi bağımlılığı da beraberinde getiriyor.
…
Çözümsüzlüğün Karanlık Yüzü: Yolsuzluk ve Kara Para
Bu siyasi boşluk ve uluslararası denetim eksikliği, KKTC’yi yalnızca ekonomik olarak değil, etik ve hukuki anlamda da riskli bir zemine oturtuyor.
Son yıllarda kamuoyuna yansıyan yolsuzluk dosyaları, şaibeli ihaleler, partizan kadrolaşmalar ve şeffaf olmayan mali akışlar, kurumsal güveni yerle bir etti.
Daha tehlikelisi ise KKTC'nin uluslararası kara para aklama listelerine girmesi ihtimali. Yetersiz mali denetimler, sanal bet ofisleri ve yasal boşluklardan faydalanan dış bağlantılar, ülkeyi bir "gri bölge" ekonomisine çevirmiş durumda.
Bu durum yalnızca imajı zedelemekle kalmıyor, finansal sistemin de çökmesine yol açıyor. Meşru yatırımcıyı uzaklaştırıyor, kayıt dışılığı teşvik ediyor.
…
Gençler Gidiyor, Umut Azalıyor
İşsizlik, özellikle genç nüfus arasında alarm veriyor. Üniversitelerden mezun olan binlerce genç, kalifiye iş alanı bulamadığı için yurt dışına göç ediyor.
Beş parmağında beş marifet olan birçok yetenekli insan, bu topraklarda sistem tarafından dışlanmış hissediyor. Kamuya alınmak için partizan ilişkiler gerekli, özel sektörse ya yok ya da güvencesiz.
Bu sosyo-ekonomik tablo, ülkenin geleceğini tehdit ediyor. Kaliteli insan gücü kaybı arttıkça, hem üretkenlik düşüyor hem de toplumsal çürüme hızlanıyor. İşsizlik sadece ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal bir kriz haline dönüşüyor.
…
“Yönetmek” Yerine “İdare Etmek”
KKTC'de temel sorun artık sadece çözümsüzlük değil; çözümsüzlüğün yönetilmesine alışılmış olması. Yani, sorunu çözmek yerine krizle yaşamayı normalleştirmek.
Ekonomik model sürdürülemez, siyasi vizyon yok ve halk neye güveneceğini bilmiyor. Bu çarkı kırmak için gereken şey, sadece ekonomik reformlar değil; adaletli, şeffaf, hesap verebilir bir yönetim anlayışı. Toplumun güven duygusu yeniden inşa edilmedikçe, hiçbir yapısal reform gerçek anlamda başarılı olamaz.
Sonuç olarak, KKTC ekonomisi, sadece döviz kuru, enflasyon ya da bütçe açığıyla açıklanamaz. Bu topraklarda yaşanan kriz, bir yönetim ve zihniyet krizidir. Şeffaflık olmadan yatırım olmaz.
…
Umut olmadan üretim olmaz.
Ve çözüm olmadan geleceği konuşmak, sadece oyalanmaktır.
Çare Nedir, Ne Yapılmalı?
KKTC’nin içine sıkıştığı bu ekonomik, siyasi ve ahlaki krizin çözümü kısa vadeli pansumanlarla değil, uzun vadeli ve cesur adımlarla mümkündür. Bunun için:
-
Şeffaf ve Hesap Verebilir Yönetim Şart: Kamu ihaleleri, atamalar ve bütçe harcamaları denetlenebilir ve açık olmalıdır. Yolsuzlukla mücadele için bağımsız bir denetim kurumu kurulmalı, siyasi etik yasaları çıkarılmalıdır.
-
Kara Para ve Kayıt Dışı Ekonomi ile Mücadele: Sanal bahis, yasa dışı finans akışları ve offshore yapıların denetlenmesi artık ertelenemez. Uluslararası mali şeffaflık kriterlerine uyum sağlanmalı, “gri bölge” algısı ortadan kaldırılmalıdır.
-
Üretim Odaklı Ekonomiye Geçiş: Tarım, hayvancılık ve teknoloji temelli girişimcilik teşvik edilmeli; ithalat bağımlılığı azaltılmalıdır. Yatırım ortamı sadeleştirilmeli, bürokrasi en aza indirgenmelidir.
-
Gençlere Umut Veren Politikalar Geliştirilmeli: Genç işsizliğiyle mücadele için staj destekli mesleki eğitim, girişimcilik fonları ve yurt dışından dönen beyin gücüne özel destek paketleri sunulmalıdır.
-
Çözüm Perspektifinden Vazgeçilmemeli: Kıbrıs sorununun çözümü, yalnızca siyasi değil, ekonomik ve sosyolojik bir gerekliliktir. Uluslararası hukuk sistemine entegre olmak, ambargolardan kurtulmak ve yatırımcı güveni kazanmak için çözüm vizyonu diri tutulmalıdır.
-
Sivil Toplum ve Medya Güçlenmeli: Katılımcı demokrasi ancak sivil toplumun ve özgür medyanın güçlenmesiyle mümkündür. Sessiz kalmak yerine sorgulayan, öneren ve denetleyen bir halk kültürü inşa edilmelidir.
…
Ve yapay zeka…
Şu ana kadar okuduklarınız bir yapay zeka yorumuydu.
Neredeyse yarım asırlık gazetecilik hayatımızda bugün köşeyi yapay zekaya bıraktık.
Yapay bir zekanın neler yapabileceğini düşündükçe hem şaşırıyor hem de gelecek için biraz ürperiyoruz.
Aklımıza ilk önce işsizlik geliyor.
Yapay zeka önümüzdeki yıllarda birçok mesleği yok edecek.
Önümüzdeki yıllarda hızla değişen teknolojiler ve gelişmelerin ya karşısında olacağız ya da seyirci kalacağız.
Bu arada fark ettiniz mi zekanın yapayı bile normal zekalardan daha iyi sorunları dile getiriyor ve çare buluyor.
Siyasetçilerin yerini yapay zekalar mı alsa acaba!
Koltuk istemez, hırsları yok, parayla pulla, sandıkla işleri yok!
Nasıl ama…

Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.