“Tufan Bey anlatacaklarını anlatsın, sonra beraber tartışırız”

Yayın Tarihi: 24/09/25 07:30
okuma süresi: 4 dak.

Cumhurbaşkanlığı seçim propagandası, Kıbrıs sorunu merkezli yapılıyor, ama bunun toplumsal karşılığı yok.

Karşılığı yok, merkez değil derken, toplum, seçmen önceliğinde ilk sırada olmadığını anlatmaya çalışıyorum.

Tabi ki öncelikle Kıbrıs sorununa yönelen seçmen vardır, fakat son yıllarda yaşanan başarısızlıklar, iki tarafın soruna bakış açılarındaki uzaklık, toplumların bunu değiştirme çabasının olmaması, çözüm modeli fark etmeksizin bir umutsuzluk yarattı.

Bu sebeple, Cumhurbaşkanlığı seçim propagandasında daha gerçekçi yaklaşımlar olmak zorunda.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM 80’inci Genel Kurulu’nda konuştu ve şunları seslendirdi;

“Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni dışlayan projelerin başarılı olamayacağını özellikle vurgulamak istiyorum.

Uluslararası toplum, Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır maruz bırakıldıkları haksız izolasyona artık son vermelidir. Kıbrıs Adası'nda iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır.

Kıbrıs meselesinin çözümü, daha önce defalarca denenmiş ancak Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle tüketilmiş 'federasyon modeli' üzerine bina edilemez.

Uluslararası toplumu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum."

Filistin merkezli gerçekleşen, BM 80'inci Genel Kurulu, her yıl bu dönem yapılan toplantılar, konuşmalar ve görüşmeler.

Her yıl yazılan benzer içerikli yazılar.

Yine her yıl olduğu gibi, Kıbrıs her iki tarafla orada olacak.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar 26 Eylül sabahı adadan ayrılacak, 27 Eylül günü de planlanan üçlü görüşme sonrası, adeta saatler içerisinde gidip, hızlı bir şekilde adaya gelecek.

Cumhurbaşkanı Tatar, bu konuyu şöyle anlattı;

"ABD'ye gitmek durumundayım. Biz BM Genel Kurulu çerçevesinde Amerika da olacağız. 26 Eylül sabahı yola çıkıp, yemeğe yetişeceğim. 27 Eylül de üçlü görüşmenin hemen sonrasında ülkeye dönüş için yola çıkacağız.

Seçim sürecinde yaklaşık iki gün ülkede olmayacağız ama bu Cumhurbaşkanı olmanın getirdiği bir sorumluluk. Bunu da yerine getireceğiz.

Beklenti konusuna gelince, Rum liderin beklentisi farklı, bizim beklentimiz farklı. Biz iki devletin işbirliğine dayalı yeni projeler sunacağız. Kapı açılması meselesinde hiç bir eleştiriyi kesinlikle kabul etmiyorum. Ben Akıncılar ve Haspolat kapılarını önerdim. Metehan çok sıkışmış durumda ve bir açılım yapmak gerek. Benim bir yanlışım yok, yanlışı Rum tarafının tutumunda aramak gerek.

Mülk konusunu da gündeme getireceğim. Konuyu AHİM taşımak için Türkiye ile yaptığımız çalışmalar var. Bunları da anlatma fırsatı bulacağız.

Sayın Erhürman federasyon diyor. Bir kere Türkiye politikasını iki devlet diye belirledi. Sayın Erdoğan bunu bir kez daha dile getirdi. Türkiye bundan dönmeyecek. Yeri gelmişken söylemek isterim, Tufan bey ile TV programına elbette çıkacağız. Daha erken, önce bir görelim neler söyleyecek, neler anlatacak, konuşsun, önce dinleyelim, daha sonra beraber tartışırız."

BM Genel Kurulu bir fırsattır, aslında her alan bir fırsattır, iletişim, diyalog, ilişki kurma, kendini anlatma.

Bunu bir avantaja çevirmek mümkündür.

Başka türlü kendimizi nasıl anlatacağız.

Beklentiyi yükseltmek mi, hayır, söylediğim o değil, ancak kendinizi anlatmaktan vaz geçerseniz, başkaları sizi anlamak için her hangi bir çaba göstermez.

Her fırsatı değerlendirmek gerek.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları