Tercihler toplumun aynasıdır

Yayın Tarihi: 01/10/25 07:30
okuma süresi: 4 dak.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde sekiz aday var.

Sekiz aday var olmasına var, ama kazanma ihtimali ve iddiası olan iki aday yarışacak.

Diğer adayları ve temsil ettikleri siyaseti küçümsemiyorum, asla.

Ama ortaya bir iddia koymak gerek, buna inanıyorum.

Toplumu, seçmeni, iyi tanımak, analiz etmek, temsilciliklerle, örgütlerle, vizyon, farklı politikalar yaratmak, farklı olmak, güven vermek, inandırmak.

Sırf eleştiri ve sırf politik bir savunmayı seslendirmek, gündeme gelmek, amaç olmamalı.

Elbette herkes belli şartları bir araya getiriyorsa, belli kriterleri taşıyorsa, her seçime, her makama aday olabilir, bunda bir sıkıntı yok.

Ancak söylediğim gibi bir hedef, amaç ve iddia olması gerek, bir kez daha bunun altını çiziyorum.

Bunun yanında, yakın olunan politika ile ortaklık yapılabilir, tek aday üzerinde bir mutabakat sağlanıp, partilerin ortak noktalarda buluşması sağlanabilirdi.

Her neyse, böyle bir durum yok ve sekiz adaylı bir seçime doğru artık günler sayıyoruz.

Makamın ağırlığı ve ciddiyeti, toplumu temsil edeceği gerçeği de daha kaliteli bir yarış olması beklentimi beslemiştir.

Ama görünen o ki politika da ve propaganda da algı, sosyal medya karanlığında, gerçekleri, kaliteyi, seviyeyi iyice düşürmüş.

Aslında son zamanlarda, son seçimlerde, bu durum geçerli.

Aday olanlardan, üretilen politikaya, siyasi partilerin yöneldiği profilden, seçmen tercihlerine kadar, tamamen bir algı ve popülizm önceliği var.

Ülkeye dair nasıl politikalar üretilecek, bu politikalar hangi isimlerle ileriye taşınıp, icraata çevirebilecek ve esas can alıcı soru, seçmen kitle ve kalitesi önceliği bunlara mı veriyor.

Toplum ne ise, siyasi tercih ve siyasetçileri de odur.

Bu insanlar, bizzat toplum tarafından, yönetici olacak kadrolara seçiliyor.

Siyasetçiler, meclis, yürütme ve kamu kadroları, bürokrasi, toplumun aynasıdır.

Seçmen kalitesi ne ise, seçilenin kalitesi de odur.

Ne istediğini bilen, ülkenin ihtiyaçlarına, toplumsal çıkarlara önem ve öncelik veren, isimlerden çok politikalara dikkat eden seçmen, tabi ki daha bilinçli olur ve ona göre hareket eder.

Popülizme, manipülasyon, algı ve spekülasyonlara değil, politik planlara, uygulanabilir kararlara, uzun vadeli programlarla, günü kurtarmak yerine, geleceği planlamaya, iktidarlara göre değişmeyecek, devlet politikalarının oluşturulmasına, tüm bunlar bilinçli seçmen kitlesiyle bir araya gelebilecek kazanımlardır.

Demokrasinin en önemli, en temel öznesi seçmendir ve yine bilinçli seçmen, demokrasinin gelişmesini sağlar.

Ve hesap sorar, şeffaflık talep eder, gündemi farkında olur, tek taraflı değil, çok taraflı bilgi almayı ve değerlendirmeyi alışkanlık haline getirir.

Oy vermekle de bitmez, politikaya katılır, siyasete taraf olur, hesap sorar, sorgular.

Kısa vadeli çıkarları değil, uzun vadeli planları, ülkeyi, daha da ilerlemeyi, modern ve çağdaş bir yaşamı hedef alır, bu uğurda her türlü hakkını sonuna kadar kullanır.

Buraya kadar açık açık ve uzun uzun anlatmaya çalıştım.

Bilinçli seçmen, bir ülkenin kaderini de değiştirebilir, geleceğini de karartabilir.

Şimdi uzun uzun düşünün ve bir karar verin, ülke seçmeni ne kadar bilinçli?


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları