Filliyatta iki devlet vardır

Yayın Tarihi: 03/10/25 07:30
okuma süresi: 4 dak.

Cumhurbaşkanlığı seçimi bir referandum mu?

Yani, Kıbrıs sorununun iki devletli ya da federal çözüm modeli ile çözülmesinin, hangi politika ile devam edileceğinin halk oylaması mı yapılacak?

Bugünden sonra milli Kıbrıs politikası hangisi olacak, onu mu oylayacağız, 19 Ekim de.

Hayır, herkes biliyor ki, böyle olmayacak.

İki devletli çözüm de, federal çözüm de, bugünkü şart ve konjonktür de çok zor.

Ama bir politika belirlenmesi, net olunması, önemlidir.

Şu da biliniyor ki, Kıbrıs adasında, fiiliyatta iki devlet vardır.

Hukuku ile karar ve uygulamaları ile kurumları ile evet gerçekçi durumda, iki devlet zaten vardır.

En küçük makamdan, en üst makama kadar aday olanlar da, bu devletin, KKTC’nin makamlarına aday oluyor, görev talep ediyor ve görev alıyorlar.

Kötü yönetim ve iç sıkıntılar ayrı bir konu.

Uluslararası tanınmışlık, çok etkenli, çok taraflı, uluslararası anlaşmalar, geçmişte yapılan hatalar, verilen fırsatlar, yanlış adımlarla çıkmazda.

Bu konu da farklı bir mesele.

Ama adanın gerçeğine bakıldığı zaman, iki ayrı devletin yönetim otoritesi var.

Eğer başarılsaydı, bu iki devletin üzerinde olacak bir üst yönetim mekanizması, üst yönetim organizasyonu olacak ve bu şekilde bir bütünlük sağlanacaktı.

Olmadı, tarihi dönüm noktaları, fırsatlar yakalandı, sonuçta başarısız olundu.

İleri de ne olur, Rum siyaseti ne federal ne ayrı devlet noktasına gelmezken, ne değişir, bugünden öngörüde bulunmak mümkün değil.

Bir düşünelim, federal çözüm için şartlar oluştu, müzakere masası yeniden kuruldu.

Federal Kıbrıs için görüşmeler yapılırken ilk ne olacak, Rum tarafı asker konusunu gündeme getirecek ve yeni düzenlemeler yapılmasını talep edecek, belki de yeni düzenlemeler yapılacak.

Bu yeni düzenlemeler, sadece Türk askeri için mi geçerli olacak?

Hristodulidis’in anlaşmalar yaptığı, üs verdiği, askeri malzeme, üst düzey silahlar aldığı, ABD, İsrail tabi ki İngiltere, Fransa, adadan gidecek mi, gitmeyi kabul edecek mi?

Yoksa bu antlaşmalar, ileride kurulması muhtemel müzakere masasını, federal veya ayrı devlet olgusunun daha çok gündeme gelmesini engellemek, yabancı ülkeleri adada tutarak, her türlü anlaşma ihtimalini daha şimdiden ortadan kaldırmak mı?

Kıbrıs adasında yer verilen, yer bulan İsrail Başbakanı Netanyahu;

“Kıbrıslı Türkleri niye hükümete alacaksınız, niye onları ortak edeceksiniz? Şimdi Kıbrıs’ı siz idare ederken bütün Kıbrıs’ı dünyada siz temsil ederken, Kıbrıslı Türklerin orada işi ne?” demişken, Rum siyaseti nasıl olacak da çözüm çabası gösterecek?

Bu silahlanma, kime karşı, neye ve hangi tehlike için bu kadar büyük ve hızlı şekilde yapılıyor.

Ve yine müzakere masası kuruldu veya kurulamadı, Kıbrıslı Türkler ilelebet bekleyecek mi, bu süreç daha nereye kadar devam edecek?

Bunun da artık sonlanması gerek.

En başa dönersek, önümüzdeki dönem ne getirir, ne değiştirir bilemem.

Fakat Kıbrıs adasında iki devlet zaten vardır.

İşin özünde de, Rum siyasetinin tehlikeli politikası ile buraya gelen ABD, Fransa, İsrail kolay kolay gitmek istemeyecektir.

Sonrasında neler olacak, zamana bırakmaktan başka çare yok.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları