Kızcağız hem ağladı hem anlattı

Aycan Taliman, 15 Haziran’da erkek arkadaşı Naveed Akbar’ın hayatını kaybettiği kazanın haklı davasını yürütüyor. Aradık ve programa davet ettik. Biraz tereddüt etti ama tamam gelirim dedi ve geldi. Çok hanımefendi bir kardeşimiz. Yüzü bembeyazdı, mutsuz ve umutsuz olduğu her halinden belliydi. Erkek arkadaşı TSK’da görevli bir subay tarafından alkollü ve süratli bir şekilde resmen katledildi. Memleket eylemlerle çalkalandı. Mehmet Eren Erdoğan kazayı yapan alkollü subay, hemen apar topar yurt dışına Türkiye’ye kaçırıldı. Bu kazayı normal bir vatandaş yapmış olsaydı anında tutuklanırdı ve cezaevine konulurdu. Gelin görün ki bir şekilde Mehmet Erdoğan’a bir ayrıcalık yapıldı ve kazadan hemen bir gün sonra Türkiye’ye kaçtı.

Eylemler olunca TC Büyükelçisi Metin Feyzioğlu bir açıklama yaptı ve Erdoğan’ın tutuklandığını ve yargı sürecinin başladığını açıkladı. Aycan, Mehmet Erdoğan’ın gerekli şekilde yargılanıp gerekli cezayı alıp almayacağı noktasında son derece umutsuz ve güvensiz. Doğrusu Mehmet Erdoğan’ın KKTC Makamlarına teslim edilerek burada yargı sürecinin yapılması ama öyle tahmin ediyorum ki bu olmayacak. Tek umutları basın, basın bu olayı ne kadar gündemde tutarsa o kadar baskı oluşacak yetkililerin üzerinde.

Aycan’la programımız kısa sürecek diye düşünmüştüm ama kızcağız tam elli dakika hem ağladı hem anlattı. Kaza gecesi hastaneye giden görevli polislerin kendisine kötü davrandığını da anlattı. Hatta bir polis subayı o kadar sert davranmış ki kendisine dövüleceğini bile zannedip tedirgin olmuş. İçişleri Bakanı Dursun Oğuz’a önemli görevler düşüyor. İçişleri Bakanı olarak Akbar ailesine ve Taliman ailesine gereken desteğin sağlanması ve bu davanın takipçisi olunması gerekiyor. Yapılacak mı açıkçası çok emin değilim.

Sonuçta kaza da hayatını kaybeden bir üçüncü dünya ülkesi vatandaşı. Hayatını kaybeden bir Kıbrıslı Türk olsaydı kamuoyu yıkılırdı ve Hükümet üzerinde çok ciddi baskı olurdu ama gelin görün ki hayatını kaybeden bir Pakistanlı genç. Son derece dramatik bir durum. Aycan anlattı, Akbar’ın babası Hac Umresinde olduğu için nişanlanmak için bayramın geçmesini beklemişler. Bayramdan hemen sonra nişanlanacaklardı, evleneceklerdi ve belki çocukları olup mutlu bir yuva kuracaklardı. Aycan’ın anlattığına göre Mehmet Erdoğan haziran gecesi aşırı alkollü bir şekilde aracını hem hızlı kullanıyordu hem de kız arkadaşıyla arabada kavga ediyordu. Kız arkadaşı el freni çekince araba kaydı ve deniz kenarında bulunan üç tane bankı yerinden sökerek denize düştü. Naveed’I denizden çıkarmaya arkadaşları denize girdiğinde Naveed’in nabzı zayıf olsa bile atıyordu. Ambulansı aradılar ama ambulansın da geç geldiğini öğrendiğini anlattı Aycan. Erken gelse belki kurtarılırdı diye de söylemeyi ihmal etmedi. Düşünsenize hızlı bir araç üstünüze çıkıyor ne kadar kurtulma şansınız vardır. Belki de hiç.

Aycan, erkek arkadaşı Naveed’in kredi kartının kaybolduğunu bunun üzerine ilgili bankayı aradığını ve kartını kapatmalarını istedi. Bankadan öğrendiğine göre kazadan dakika önce bir marketten kola enerji içeceği ve çekirdek aldıklarını ve banka oturduktan kısa bir süre sonra kazanın olduğunu anlattı bize. Hatta arife günü oruç tutacağı için eve gidip erken yatmak istememiş olurda sahura uyanamaz ve namazı tutmakta zorlanır diye.

Zavallı kızcağız hem ağladı hem anlattı. İnanır mısınız gözlerim doldu ve ağlamamak için kendimi zor tuttum. Umarım bu kazaya neden olanlar yargı karşısında gerekli cezayı alırlar, umarım olay ört bas edilmez ve yargı tecelli eder. Türkiye yasaları ile bizim yasalarımız farklı. Bu nedenle Aycan’ın da bu konuda ciddi şüpheleri ve tereddütleri var. Basın olarak Sevgili Aycan’a bu haklı davasında gerekli desteği elbette ki vereceğiz. Umarım adalet en erken zamanda gerektiği gibi tecelli eder.

******************

Günün Sözü

"Her insanın hayatı aynı şekilde sona erer. Bir insanı diğerinden ayırt eden, nasıl yaşadığı ve nasıl öldüğünün ayrıntılarıdır."

Ernest Hemingway