Bizim planımız ne?
Cumhuriyet Meclisi’nde dün de başörtüsü meselesi tartışıldı. Bu konuyla ilgili bir yazı yazdım ve yeterlidir diyorum. Çok hassas bir konu. Neresinden tutsanız elinde kalıyor. Hükümetin ilgili tüzüğü geri çekmesi yerinde bir davranış oldu. Başörtüsü gibi doğrudan Laikliği hedef alan bir meselenin dayatma ile değil uzlaşı ile çözülmesi gerekir. Bu işin çözümü basittir. Başı bağlı bir kızımız okula gittiğinde başını açacak dersine girecek okuldan çıktığında tekrardan başörtüsünü takacak. Ben açıkçası başka çıkış yolu göremiyorum.
Her ülkenin kuralları vardır. KKTC laik bir hukuk devletidir. Pazartesi günü de yazmıştım; ben İslam’ı yaşayan bir Kıbrıslı Türk olarak okula kızlarımızın başı bağlı gitmesinden zerre kadar rahatsız değilim ama yazının başında da değindiğim gibi kurallar varsa herkes bu kurallara uyacak. Memleketin ayarlarını bozmaya gerek yok.
Türkiye’de ortam gergin. Döviz çok ciddi müdahaleler sonrasında dizginlendi biraz ama arkası ne gelir bilemiyoruz. Umarım Tük kamuoyu daha fazla gerilmez ve yakın zamanda her şey yoluna girer. Herkes tepeden tırnağa Ekrem İmamoğlu’nu savunuyor ama bir gerçek var; kimse de kimseyi suçsuz yere cezaevine göndermez. Türk yargısı bu sürecinde üstesinden gelecektir. CHP her ne kadar Ekrem İmamoğlu’nu 15 milyon oy toplayarak cumhurbaşkanı adayı ilan etmişse de ben Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olacağını pek sanmıyorum. Olacağını değil olabileceğini sanmıyorum.
Türkiye’de kamuoyu gerginleştikten sonra Cenevre zirvesi bir an da unutuluverdi. Herkes İmamoğlu’nu ve tutuklamaları konuşuyor. Bu bizim meselemiz değil ama bizim meselemiz gibi davranıyoruz. Her yerde bu konular konuşuluyor. Halbuki bizim ekonomi, eğitim, sağlık ve tarım gibi çok önemli sıkıntılarımız var. Ama bu konuları konuşmuyoruz. Nasıl ki bir Kıbrıslı Türk’e hangi takımı tuttuğunu sorduğunuzda ilk önce Türkiye takımlarını sayar adeta bizi doğrudan olmasa da dolaylı yönden ilgilendiren konulara bizler doğrudan müdahil oluyoruz.
Türkiye karıştı döviz uçtu gitti. Bizi doğrudan ilgilendiriyor mu evet ilgilendiriyor ama biz döviz uçtuğu için panik de değiliz, Türkiye bir demokrasi süreci yaşadığı için ilgileniyoruz konuyla. Hani siz dövizden şikayet eden biri gördünüz mü hayır yok. Hükümet ay sonu maaşları ödüyor mu ödüyor, öyleyse sorun yok bilinç altıyla hareket ediyoruz aslında.
Örneğin döviz fırladı; Ekonomi Bakanlığının bir A-B planı var mı? Yok! Yani ekonomik olarak nasıl tedbir alacağız var mı bir açıklama hayır yok. Ekonomi Bakanına göre zaten ekonomik kriz da yok. Var derseniz elinde rakamlarla size çıkar bir şeyler anlatır ve eğer safsanız ikna da olursunuz.
Ekonomi güneye kaydı diyoruz hayır bakın rakamlara göre kaymadı diyebiliyor size ve rakamları gördüğünüzde buna ikna olabiliyorsunuz. Peki Metehan Sınır Kapısında her gün Rum tarafına geçebilmek için saatlerce bekleyen Türk plakalı arabalar bahar gezmesine mi gidiyor güneye. Şimdi döviz arttı ya gidişler azalıyor diye sevine de bilir bazı siyasetçiler.
Hayat pahalılığını en doğrudan yükselten şey dövizin yükselmesidir. Buna bağlı olarak enflasyonda yükselir. Durun bakalım Nisan ayının beşinde açıklanacak hayat pahalılığı oranları ne çıkacak. Yine düşük çıkarsa şaşırmayın derim.
Ülkemizin bir gerçeği var. Bakanlar ne açıklarsa açıklasın; kuzey ne yazık ki güneyden daha pahalı. Döviz yükseldi diye güney pahalı hale geliyor olabilir ama eş zamanlı olarak kuzeydeki gıda emtiaları da beraberinde artıyor yani zamlanıyor. Gelin görün ama kuzey güneyden daha ucuzdur diye bir bakan çıkıp açıklama yapabiliyor.
Evet sonuç olarak Türkiye çok ciddi bir sınav veriyor ve bu zor süreç nerede duracak hiçbirimiz bilmiyoruz.
Üzücü olan dolaylı ve doğrudan etkilendiğimiz ve etkileneceğimiz bu süreç karşısında henüz bir plan yapmamış olmamızdır.
****************
Günün Sözü
"Bunca kalabalığın içinde yalnız olmak! Her şey bu kadar siyah ve ciddiyken, en aptalca hayalin lafı bile titretmeye yetiyor beni."
Charles Dickens

Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Fevzi Ogelman26/03/25 13:19
Hic kimse de kimseyi sucsuz sekilde hapse atmaz, diyorsun Gokhan. Gercektenbu acemi dusunceye surpriz oldum, koltugundan korkan bir lider rakibini mutlaka hapse atar, dunyada bunun cok ornekleri vardir, bir daha dusun.