Ya darbe başarılı olsaydı…

Yayın Tarihi: 16/07/25 10:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Faşist Yunan darbesinin 51’inci, Türkiye’deki darbe girişiminin ise dokuzuncu yılı. Her ikisinin arkasındaki merkez aynı noktaya mı bağlanır bilemeyiz ama günün sonunda her iki girişim de, kışlasında oturması gereken askerlerin siyaset merakı ve ülkeyi kendilerinin daha iyi yönetebileceklerine olan inançlarından meydana gelmiş büyük yanlışlar.

51 yıl önce Yunanistan’daki askeri cunta, Kıbrıs’ta Makarios’u devirip kendi istediğini yaptırmak için harekete geçtiğinde aslında hem kendi ülkeleri Yunanistan’ın itibarını birkaç ay içinde sıfırlayacaklarından hem de binlerce insanın ölümüne vesile olacaklarından habersizdiler.

15 Temmuz 1974’te darbe başarılı olduğunda, Klerides’in de geçmişte ifade ettiği gibi Türkiye’ye imzalı, mühürlü bir davetiye çıkarmışlardı. Dünkü yazımda ifade ettiğim gibi, krizler çözüm doğurur demiştim;

1974’te de oldu. Türkiye’nin tam beş gün sonra yaptığı haklı müdahale sonrasında, Kıbrıslı Türklerin yok oluş süreçleri durdurulmuş ve tek taraflı olsa da sorunlara çözüm bulunmuştu.

Üzerinden tam 51 yıl geçti geçmesine ama yine önümüzdeki aylarda yeni bir krize doğru ilerliyoruz.

Olayları nasıl değerlendirirseniz değerlendirin, hangi açıdan bakarsanız bakın, Rumlar hiç akıl koymamış diye biliyorsunuz.

Unutmamak lazım ki Türkiye, kendi kıta sahanlığı içerisinde, KKTC’den de bağımsız bir şekilde araştırmalarına devam ediyor ve bulduğu zenginlikleri artık çıkarabilecek durumda.

Türkiye, şu an geldiği noktada hem KKTC adına bir savunmacı hem de kendi adına kendi doğal gazını çıkarabilecek noktaya geldi.

Hamaset yapmak adına söylemiyorum bunu; kimse, Türkiye gibi bölgede askeri ve ekonomik anlamda ciddi bir aktör olan ülkeyle sorun yaşamak istemez.

Türkiye’nin her ne kadar bazı sorunları olsa da Türkiye’yi güçsüz, çaresiz, batmış bir ülke gibi düşünmeyin derim.

Türkiye’de ilerleyen süreçte başka darbe denemesi olur mu bilemem, buna pek ihtimal vermiyorum.

Türkiye’de mevcut hükümete tepkiler olabilir, zayıflayabilir ya da güçlenebilir de AK Parti; ama 15 Temmuz 2016 darbe denemesi, herkese bir kez daha gösterdi ki Türk halkı siyaseten bazı şeylerden rahatsız olsa dahi askeri, siyaset sahnesinde görmek istemiyor.

Türk halkı, tutun Adnan Menderes döneminden başlasın, daha dört yıl öncesine kadar askeri darbelerden çok çekti ve ciddi sorunlar yaşadı. Askerin yeri kışlasıdır, meclis değil. Bunun ayırımına ve olası sonuçlarına çok dikkat etmek gerekir.

Bir partinin politikalarından usanmış olabilir belli kesimler, ama bunun adresi elbette ki sandıktır, demokrasidir.

“Darbe oyundu, uydurmaydı” da diyen çok oldu. Hâlen gerek Kıbrıs’ta gerekse Türkiye’de bu iddia güçlü bir şekilde tartışılmakta ve bununla ilgili bir sürü video yayınlanmaktadır. Birçoğunu okudum, izledim. Darbe başarılı olsaydı, oyunun sonunun kötü olacağını, bunu söyleyenler de görecekti.

Ya da kim bilir, “AK Parti en sonunda darbe de yaptırdı” diyeceklerdi. Velhasılkelam, sonuçları on binlerce insan için kötü olacaktı.

Öte yandan, AK Parti’den önceki iktidarlar sanki Türkiye’yi uçurmuş da AK Parti topal ördeğe çevirmiş gibi de bir algı var; buna da gülüp geçmek lazım.

Neticede Türkiye’deki mevcut hükümet seçimle iktidara geliyor ve demokrasilerde çoğunluğun dediği oluyor.

Bunda kabul etmeyecek bir şey yok. Nasıl ki İstanbul Belediye seçiminde halk CHP demişse ve herkes buna saygı duymak durumundaysa, hükümet seçimlerine de saygı duymak zorunda.

Hile ve sahtekârlıkla seçim kazandığı da iddia ediliyor AK Parti’nin; bu hilebazlıklar İstanbul seçimlerinde her nedense olmamıştır.

Anlatabiliyor muyum? Kimse komik olmasın.

Sonuç olarak, faşist Yunan darbesi ile Türkiye’deki darbe denemesinin tarihlerinin dahi kesişmesi, tarihin her ne kadar ilginç bir tesadüfü olsa da; demokrasi, insan hakları ve Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüme her zaman ihtiyaç duyduğumuz açık bir gerçektir.
Türkiye’de işler yolunda gidiyor; belki bazı şeyler zor ilerliyor ama denizler önce dalgalanır, sonra durulur. Neticede Türkiye bir İsviçre değil, unutmamak lazım.

Kıbrıs’ta da artık tarafların bir çözüm üzerinde uzlaşması ve çevremizde bu kadar savaş varken, uzlaşı yoluyla hareket etmeleri gerekiyor.
Aksi, tarihte 15 Temmuz’lar çakıştığı gibi, tarih olası bir savaş için de tekerrür edebilir.
Bu hayatta her şey olabiliyor, buna her gün yaşayıp tanık oluyoruz…

****** 

GÜNÜN SÖZÜ

Sesinde ne var biliyor musun? Söyleyemediğin sözcükler var.

Cemal Süreya


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları