Serhat İncirli ve Hayme Ana
Serhat İncirli aradı sabah sabah. Yine o sevdiğimiz muzip ses tonuyla, ‘Amca napan?’ diye seslendi.
İyi Amca, diye yanıt verirken, yine ne yumurtlayıp beni kahkahalara boğacak, ya da aklımı oynatacak derecede şaşırtacak diye düşündüm.
‘Hayme’ diye birini tanıyor musun diye sordu.
Aklımdan tanıdığım insanları geçirdim ve aralarında Hayme diye biri olup olmadığını düşündüm.
Bir yandan da durup dururken Serhat’ın bana bir kadının adını sormasının ardından, cinsel içerikli siyasi bir skandal daha mı dinleyeceğimden endişe ettim.
Malum ya bugünlerde yalan yanlış ya da dibine kadar doğru birçok cinsel içerikli siyasi skandal duyuyoruz ve midemiz bulanıyor.
Bir tane daha kaldırabilir miydim bilemedim.
Serhat devam etti.
‘Hayme Ana’ kimdir diye sordu ve benden önce üç kişiye sorduğunu ama kimsenin bilmediğini söyledi.
Hayme Ana deyince TRT’deki Diriliş Ertuğrul Dizisinden bildiğim Ertuğrul Gazi’nin Annesi Hayme Ana ya da Hayme Hatun’u kastettiğini anladım ve üstün tarih bilgimle Serhat’a hava atarcasına, ‘Ertuğrul Gazi’nin Annesi’ cevabını patlattım.
Meğer bizim Cumhurbaşkanı Hayme Ana anma törenine katılmak üzere Türkiye’ye gitmiş, Serhat ondan yola çıkmış ve Ersin Tatar’ın kimi anmaya gittiğinin peşine düşmüş.
Hayme Hatun, Türk tarihinde önemli bir figürdür belki ama KKTC Cumhurbaşkanı’nın onu anmaya Kütahya’ya gitmesini anlamadım doğrusu.
Biraz daha bakınca, Kıbrıs Postası’nda okuduğum haberde, törene Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun katılacağını öğrenince işin resmi daha da netleşti.
En iyi ihtimalle Hayme Ana kim olduğunu benim gibi Diriliş Ertuğrul dizisi’nden öğrenmiş olan Tatar’ın Kütahya ziyareti Soylu ve Erbaş ile vakit geçirmekten ibaret.
Cumhurbaşkanı’nın dış temasları hayati değer taşır benim gözümde. Bunlar için harcanacak kaynağa da hiç acımamak gerekir. Hatta mümkün olduğu kadar kalabalık heyetlerle gitmesi ve ilişkileri çok koldan ilerletmesi gerektiğini düşünürüm.
Ancak bizim Cumhurbaşkanı’nın Türkiye seyahatleri biraz fazla ve sık olmaya başladı sanki. Evet Türkiye’ye gidilecek, Hayme Hatun da anılacak, Mevlana Celalettin Rumi de. Türkiye’nin dört bir yanında konferans da verilecek, Kıbrıs’ın dünü bugünü ve yarını anlatılacak.
Ancak yeni bir Kıbrıs politikası iddiasında olan Ersin Tatar ve akabinde Ersan Saner, bu politikayı Anadolu’nun dört bir tarafını gezerek anlatmasının kime ne faydası var.
Hayime Hatun’u analım, ama bir fırsat yaratıp Bakü’de Haydar Aliev’i de analım.
Madem ümitliyiz, Quaid-i Azam’ın ölüm yıl dönümü ya da doğum günü etkinliklerine katılalım. Her iki tarih de Pakistan’da milli gün ve tatildir.
Bunları çeşitlendirebiliriz. Ama bunun için sarayda görevliler var, o yüzden burada duruyorum.
Endişem Türkiye’de anacak kişi ve konuşacak üniversite biterse, festival ve fuarlara falan katılmaya başlayacak.
Akıncı’yı, dış temas yapmıyor, panayır panayır geziyor diye eleştirmiştik son iki yılında.
Aynı noktaya gelmeyelim. Serhat’ımı da yormayalım.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.