Aynılık değil farklılık

Yayın Tarihi: 10/11/24 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

"Dinlediğim ve sevdiğim müziğin dili İngilizce, en sevdiğim ressam bir Alman, en sevdiğim yazarlardan kimisi Rus, kimisi Güney Amerikalı kimisi Türk. En beğendiğim film yönetmeni bir Fransız. Japon haikularına bayılırım, İtalyan ve Çin yemeklerini de severim. Ama ne İngilizim, ne Amerikalı, ne Fransız, benim kendi milletim de var... Her siyasi görüşten arkadaşım var ama benim de kendi görüşüm de var. Her cinsel yönelimden arkadaşlarım var ama benim kendi tercihlerim de var. Her inançtan arkadaşlarım var ama benim inancım yok. Dünya böyle güzel. Tüm dünyayı bir tek kültür içine hapsetmeye kalkan anlayışı sevmiyorum. Dünya böyle rengarenk daha güzel. Liberalizm tek tip insanı birey olarak sunuyor ama birey farklı olandır aynı olan değil. Özgürlük farklı olabilmektir, aynı olmanın zorlanması değil.”

Sevgili Uğraş Beratlı paylaştı yukarıdaki çok anlamlı serzenişini. Her zaman ben de aynı şeyi düşündüm. “Özgürlük farklı olabilmektir, aynı olmanın zorlaması değil”.

Genelleme yapmayı hiç doğru bulmam ama biz farklılığı değil “aynılığı” teşvik eden bir kültür içerisinde büyüdük. Farklı düşünceye hiç sıcak bakmayan, farklı düşüneni dışlayan bir kültür. Ezberciliği benimseyen bir eğitim aldık.

Birçoklarının gözünde her şey siyah veya beyazdır. Gri yok. “Ya taraf olursun ya bertaraf” demişti şimdi ismini hatırlamadığım bir siyasetçi. İki hafta önceki yazımı beğenmeyen bir “profesör” yorumunda bana “ZIRCAHİL, UTANMAZ ve AHLAKSIZ Ertanç!” dedi. Evet, evet, büyük harflerle. Kızmadım. Sadece güldüm ve acıdım. Bu şahıs iddia ettiği gibi bir profesörse durum daha da vahim. Okuttuğu öğrencilerine acıdım. Bu tür yaklaşım sergileyenler bilmiyorlar ki görüşleri ne kadar makul olursa olsun, sırf bu yaklaşımları yüzünden kale alınmazlar. Nitekim ben de “profesörün” ilk satırını okuyunca çok uzun yorumunu okuma zahmetinde bile bulunmadım!

Dijital devrim tarihin akışını değiştirdi ve dünya çapında milyarlarca insanın bilgiye ulaşmasını sağladı. Bu gerçek. Ancak giderek özellikle sosyal medya gibi araçların temel hakları tehdit edici boyutlara vardığı da bir gerçek. Yapay zekanın olumsuz kullanımı, kasten yayılan yalan haberler (fake news) sadece iki örnek. Sosyal medyanın ifade özgürlüğüne katkı yaptığı söyleniyor ama diğer taraftan görüş ifade edenlere sırf bu görüşleri benimsemeyenler tarafından yapılan saldırılar ifade özgürlüğünü büyük ölçüde kısıtlamaktadır.

Hoşgörü, tolerans ender bir değer haline geldi adeta. Sosyal medya bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlarla dolu. Herkes uzman, herkes profesör. Liberalizmin babası sayılan John Locke hoşgörüyü başka bir inanç, ırk, cinsel yönelim veya favori futbol takımı olsun, bir şeyle temel ve aksiyomatik bir anlaşmazlık olarak tanımladı ve yine de var olmasına izin verdi. Bu arada Liberalizm, bireysel özgürlük üzerine kurulan bir siyasi felsefe veya dünya görüşüdür. Neoliberalizm ile karıştırılmamalı.

Özgürlük ise sadece bir şeyleri yapabilme serbestliği ile sınırlı değildir. Olmamalıdır.

“İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır”. Jean Jacques Rousseau.

En büyük özgürlük başkalarının empoze etmeye çalıştığı düşünceleri sahiplenmeme, devamlı sorgulama ve düşünerek kendi kararını verebilme becerisidir. Düşünme özgürlüğü. “Cogito ergo sum” demiş felsefenin babası Descartes. “Düşünüyorum, o zaman varım”.

www.felsefe.gen.tr Descartes’in bu sözlerinin açıklaması şöyle ifade ediliyor: "..varoluş, ancak var olduğunun bilincinde, düşünen bir varlığın var olması koşuluyla düşünülebilir". Muhakkak ki Descartes "Düşünüyorum" derken eve gidince ne yiyeceğini düşündüğünü söylemeyi amaçlamamıştı.

Her insan düşünür. Ama sağlıklı düşüncenin mekaniği nasıl oluşur? Konu bu. Sanırım Descartes "düşünüyorum" derken kritik düşünceden bahsediyor. Aynı zamanda eleştirel düşünce olarak da bilinen bu kavramın açıklaması için Oxford sözlüğüne başvurdum:

"Sunulan bilgiler üzerinde karara varmak için onların objektif bir şekilde analize etme süreci". Kritik, veya eleştirel düşünce sadece akademik yaşamda değil, yaşamımızın her alanında geliştirmemiz gereken bir yetenektir.

Değerli okurlar, sağlıklı bireyler yetiştirmek için çocuklarımızın düşünce yetisini geliştirmeye çalışmalı, eğitim sisteminin bu amaç doğrultusunda uygulanması için yetkililere baskı koymalıyız.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ertanç HİDAYETTİN yazıları