Akaryakıt bize pahalı geliyor sn. bakan... 

Reçete vurgunu bir yandan devam ede dursun, tutuklamalar da devam ediyor. İpin ucu kaçtı bakalım nerede duracak. Öyle tahmin ediyorum ki sosyal sigorta reçetesi yazan doktorların çoğu tutuklanacak ve soruşturma sürecine dahil olacaklar. Gidişat onu gösteriyor; dün de yazdım bu iş kontrolden çıktı diye. Polis yalnızca yolsuzluk yapanı değil, usulsüzlük yapanı ya da iyi niyetten reçete yazanları da tutukluyor. Temennimiz kurunun yanında yaş da yanmasın. Neyse ki mahkeme sürecinde bunlar doğru şekilde ayırt edilecek ve ona göre savunmaları yapılacak. 

Gelelim Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun açıklamasına. Bakan dedi ki akaryakıtı fonluyoruz. Rum tarafında bir Rum aracını 100 euroya dolduruyorsa Türk tarafında 50 euroya dolduruyor. Doğru mu evet doğru. Bakan Amcaoğlu’na en güzel yanıt CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’dan geldi. Tufan hoca dedi ki; “Demek ki isteseniz yakıtı ucuzlatabilirsiniz ancak bilerek ucuzlatmıyorsunuz...” 

Bu açıklama doğru. Evet Rumlar Kuzey’den daha ucuza yakıt alıyorlar ancak bizim kendi vatandaşımız bu yakıtı kendi gelirine göre hayli pahalıya alıyor. 800 liraya dolan araçlar bin lira oldu sonra gelen zamlarla 1200 oldu; şimdi bir aracı 1500-1700 lira arası ancak doldurabiliyorsunuz. Belki devlet Rumların aşırı bir şekilde Kuzey’den yakıt almasından dolayı gelir elde ediyor ama artık bizim insanımız yakıt alamaz hale gelmiştir. Bakanın açıklaması doğru. Fonluyor ve fonda para birikiyor. Böyle olunca da akaryakıt zammını sübvanseye edebiliyor. Peki yakıtı ucuzlatma yetkisi ve imkanı varsa eğer Ekonomi Bakanlığı neden ucuzlatmıyor. 

Bir gerçek var ki Güney’de kazanılan maaşla Kuzey’deki arasında uçurum var. Rumlar yalnız akaryakıt almıyor, marketleri de hınca hınç dolduruyorlar. Karton karton sigara, şişe şişe içki alıyorlar, marketlerde market arabalarını ağzına kadar dolduruyorlar. Gelin görün ki bizim vatandaşımız bu pahalılık karşısında sürünüyor. 

İnsanımızın alım gücü ciddi anlamda düştü. Hemen hemen her gün markete giden birisi olarak şu gözlemimi paylaşayım yeri geldiğine göre; artık kimse market arabası almıyor, herkesin elinde küçük market sepetleri var ve gayet de sınırlı alışveriş yapıyorlar. Artık meyveyi taneyle alıyorlar, sebzeleri ihtiyaçları kadar alıyorlar. Zaten et alamıyorlar. Tavuk, hellim, yumurta, baklagiller son derece pahalı. Rumlara euro bozdukları için bu rakamlar ucuz geliyor diye sınıra yakın marketleri tıka basa dolduruyorlar ve alışverişlerini yapıyorlar ama dediğim gibi bizim vatandaşımız alamıyor. 

İnsanımız artık ne aracını doldurabiliyor ne de market arabasını doldurabiliyor. Defalarca kez yazdım canlı yayınlarımda söyledim; hükümetin hayatı ucuzlatmak için ellerindeki argümanları kullanmaları gerekiyor. Başta Ekonomi Bakanlığı’nın, Tarım Bakanlığı’nın hayatı ucuzlatma noktasında hiçbir projeleri yok. Hayat inanılmaz pahalı ve insanların alım gücü düşük. 

Yani bir bakanın fonda para birikiyor diye sevinmesi güzel ama kendi insanının alışveriş yapamaması, akaryakıtı ucuza alamaması üzüntü vericidir. Başbakan Ünal Üstel beş yıllık kalkınma programı adı altında bir basın toplantısı yaptı. Gönlümüz arzu ederdi ki ekonomiyle ilgili somut veriler ve yapılacak işler de anlatılsın. 

Tekrar ediyorum hayatı ucuzlatın. Vatandaş ne market alışverişini yapabiliyor ne de aracına yakıt alabiliyor. Elektrikler % 20 zamlandı dediler, bunun da doğru olmadığı ortaya çıktı. Herkes 600-800 elektrik faturası öderken bir anda 1500-2500 arası elektrik faturası ödemeye başladı. 

Sonuç olarak demem o ki evet Rumlar KKTC ekonomisi için büyük bir gelir kapısıdır ama bu taraftan kendi insanımız sefilleri oynuyor ve yaşamını sürdürmekte güçlük çekiyor. 

Acaba hem Ekonomi Bakanlığı’nın hem de hükümetin kendisinin KKTC’yi ucuzlatma için bir planları var mı? Konuşulması gereken konu budur, tartışmamız gereken konu budur. Yoksa hayat Rumlara güzel Kıbrıslı Türkler’e değil. 

****** 

Günün Sözü 

Kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir "İhtiyaç" kalmaz. 

Pablo Neruda