Fidan’ın ziyareti ve başkanlık sistemi...

Yayın Tarihi: 10/01/25 07:00
okuma süresi: 6 dak.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ülkemizde iki gün boyunca çok önemli temaslarda bulundu. Fotoğraflara baktığımızda herkesle samimi pozlar verdi. Yürekten ve içten temaslardı bunlar. Yalnız Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı ziyaretinde federasyon çözüm şeklinin bittiğini ve iki devletli bir çözüm modelinin kabul göreceği tekrardan açıklandı ve vurgulandı. Bundan yola çıkarsak Türkiye, bu yıl gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ersin Tatar’ı destekleyeceğini anlıyoruz ancak öte yandan Tufan Erhürman ile de yakın bir bağı var Türkiye’nin. Buradan da Ankara’nın her ne kadar Tatar’ı destekleyecek olmasına karşın Tufan Erhürman ile de çalışabileceği algısı çıkar mı diye kendi kendime soramadan edemedim.

Tabii Hakan Fidan’ın gelişi, külliyenin bitiminin yakın olması yeni bir yönetim şekli olan başkanlık sistemini de gündeme getirecektir. Özellikle Meclis Başkanlığı seçiminde parlamentoda yaşanan rezillikleri de göz önünde bulundurursak parlamenter sisteminin artık çalışılabilir olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Zira böyle dandik bir parlamenter sistemde, milletvekillerinin kraldan da kralcı olduklarını bir sistemle daha fazla nereye kadar devam edilebilir. Yazının ilerleyen aşamalarında okuyacaksınız; bize en iyi uyan Rum tarafındaki başkanlık sistemidir. Ülkeye hiçbir vekilin etkisi ve dayatması altında kalmadan yönetebilen ve meclis istifa etse bile başkanın yerinin sarsılmayacağı bir sistem. Bu bize tam olarak uygun. Türkiye’deki başkanlık sistemini de düşünenler olabilir ama biz de Türkiye de olduğu gibi güçlü bir Erdoğan yok. Yani tüm ülkeyi kanatlarının altına alıp yönetebilecek bir yapımız yok bizim. Bunun en önemli nedeni de KKTC’nin küçük bir ülke oluşu. Dahası demokrasinin hala tam olarak hazmedilmemiş oluşu.

Başkanlık sistemi Amerika kıtası, Brezilya, Küba gibi ülkelerde var, çoğunlukla da Afrika ülkelerinde var ama bunların en sağlıklı çalışanı şüphesiz ki Amerika'dır, çünkü Amerika da hem sağlam bir yargı sistemi var; öyle bir yargı sistemi ki başkanı oturduğu yerde sallayabilir. Dahası kongre var senato var ki başkana nefes aldırmıyor.

Çoğu ülke de böyle bir yapı yok. Ağırlıklı olarak başkan biraz diktatör konseptinde çalışıyor. Önceleri başkanlık sisteminin biz de sağlıklı çalışmayacağına dair düşüncelerim vardı ancak içinde bulunduğumuz durumu iyice bir etüt ederseniz parlamenter sistemin parlamenter sistem olmaktan çok uzağa gittiğini ve hükümeti adeta birkaç bakanın ve vekilin tehditle yönettiğini gözlemleyebilirsiniz.

Bugün, kim Başbakan olursa olsun kabineyi bile değişecek olsa ve bununla ilgili sinyal verecek olsa yapması oldukça zordur. Yaşadığımız Meclis Başkanlığı seçim krizi, parti içinde yaşanan kavgalar ve inatlaşmalar siyasetin ciddi anlamda seviyesini düşürüyor.  Böyle bir yapıyla nereye kadar ve en önemlisi de nasıl devlet yönetebilirsiniz ki?

Tabii sebepleri var bunun ama sebeplerine geçmeden nasıl bir başkanlık arzu ettiğimiz de önemli.

Bir kere yargı sistemi bizde çökmüş, adeta alarm veriyor. Güçlendirilmesi lazım ama hükümetler hiçbir zaman güçlü bir yargı istemediği için yargıyı güçlendirmemişler.

Küçük bir ülke de senato kuramazsınız, ya da kurarsınız, vekillerin yerini senatörler alır; hadi diyelim bu tamam, peki ya kongre nasıl olacak ? Biz de Meclisin komiteleri bile son derece yavaş çalışıyor ve yasa üretemiyor.

Kongre olmazsa Başkanı kim kontrol edecek.

Tabii yine tekrar etmekte fayda var nasıl bir başkanlık sistemi hayal ettiğiniz de son derece önemli !

DİKTATÖRLÜK MÜ BAŞKANLIK MI?

Bu iki konsept birbirine çok yakındır aslında. Eğer KKTC için hayal ettiğimiz; bir başkan olsun, halk seçsin ve ülkeyi tam anlamıyla o yönetsin tüm yetkiler elinde toplansın, astığı astık kestiği kestik olsun işte bu diktatörlük şeklinde bir başkanlık olur.

Bir kere başkan denetlenebilmeli, her istediği yasayı şıp diye geçirememeli, kongre onu kontrol etmeli ya da meclis önemli yetkilerle donatılmalı. Bu anlattıklarım birçok şekilde düşünülebilir çünkü birçok farklı şekli var başkanlığın.

Başkan dediğiniz adam bir sürünün çobanı olmamalı demek istiyorum.

Peki bizim ülkedeki siyasiler böyle bir şey ister mi? Yani kontrol edilmek, sorgulanmak ister mi?

Cevabı siz verin!

Konudan uzaklaşmayalım, demem o ki başkanlık sistemi  birazda siyasi kültürün sağlamlığı ve alt yapısının hazır olmasıyla ilgili bir durum.

Bizim ülkemizde siyaset gelişmedi ki yetkiler tek elden yönetilsin. Tabii bu da ayrı bir sorun.

Bu da demek oluyor ki siyasi kültür daha çok fırın ekmek istiyor bizde.

Böyle bir anlayışın hakim olduğu küçük bir ülkeye başkanlık sistemi oldukça başarılı da çalışabilir daha kötü sonuçlara da yol açabilir. Bu nedenle bu durumun üzerinde iyice çalışması gerekiyor.

Sonuç olarak öyle bir noktadayız ki gerçekten şu an ki siyasi yapı sürdürülebilir değil ve tam anlamıyla artık çökmüş durumda.

Tüm bunları yazdıktan sonra Başkanlık sistemi masaya yatırılıp konuşulmalıdır diye düşünüyorum.

***************

Günün Sözü

"Kolay diyorsun, gel bir de sen yaşa sensizliğimi."

Attila İlhan


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları