AB eleştirisi, Türkiye'den gelse ne olurdu?
Siyasi görüş farklılıklarına rağmen, ortak buluşma noktası olması gereken bir konu;
Kıbrıslı Türklerin kendi kurumlarını kurduğu, bir hukuku, anayasal düzeni bulunduğu ve yönetim mekanizmalarının bu sistemle yürütüldüğü.
Kötü yönetim veya uluslararası alanda kabul görmeme durumu çok ayrı, bu bahsettiklerim çok ayrı.
Yönetimler, yöneticiler, kötü kararlar almış, kötü uygulamalar yapmış olabilir, bu bir düzenimiz, hukukumuz olmadığı anlamına gelmez.
Siyasi politikalarda, yönetim uygulamalarında farklılıklar olabilir, olmalıdır.
Ancak bu ülkede siyaset yapan, seçimlerine katılan, makamlarına gelen herkes, her siyasi parti ve siyasetçi, devletin hukuku, anayasal düzenini korumalı ve savunmalıdır.
Kıbrıs konusu, iç konulara malzeme yapılmamalı, Kıbrıs sorunu her türlü farklılığa rağmen, ortak endişeleri de barındırmalı.
Mesela, mülkiyet konusu, siyasi eşitlik meselesi.
En önemli iki ana başlık, konuyu bireysele indirgemek, yanlış değil midir?
Hukuk, yargı, siyasete bulaştırılmadı mı?
Güney Kıbrıs yönetimi, bu tehlikeli yolu açmadı mı?
KKTC yargısının, bir misillemeye aracı olacağına inanmıyorum.
KKTC’de tutuklanan beş Kıbrıslı Rum’un yargılanması ile ilgili olarak, hukuka, yargıya güvenilmesi gerektiğini savunuyorum.
Konu ile ilgili olarak, Avrupa Birliği (AB)Sözcüsünün "AB’nin ne “sahte devleti” ne de “yargı sistemini” tanıyor" açıklamaları hayal kırıklığı ve büyük bir talihsizliktir.
Aynı zamanda samimiyetten uzak ve çelişkilidir.
Ve Yüksek Mahkemeden yapılan açıklamada bu çok anlaşılır şekilde izah edilmiştir;
"Beş Kıbrıslı Rum vatandaşın işlediği iddia olunan suçla ilgili başlatılan tahkikat sonucunda iki farklı mahkemenin verdiği zanlıların hükümsüz tutuklu olarak yargılanmaları kararı bir yargı kararıdır ve istinaf edildiğinden bu aşamada Yargıtay huzurunda görüşülmek üzere gündemde bulunmaktadır.
Ülkemizde ilk derece mahkemelerinin verdiği her karar istinaf edilebilmektedir ve Yargıtay olarak oturum yapan Yüksek Mahkeme denetiminde bulunmaktadır.
İstinaf aşamasında görüşülmekte olan ve henüz neticelenmeyen bir dava ile ilgili yorum yapılması, telkinde bulunulması dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de uygun görülmemektedir.
Bu nedenle Yargıtay tarafından görüşülme aşamasında olan bir yargısal işlemle ilgili tüm tarafları saygı göstermeye davet ederiz.
Bunun yanında KKTC yargısı ile yıllarca Taiex ofisi ile eğitim ve seminer çalışmalarında birlikte işbirliği yapan Avrupa Birliği'nin KKTC yargısını tanımadığına ilişkin tek taraflı bir değerlendirme sonucu yaptığı açıklamanın Kıbrıs Türk halkı adına yargı faaliyetini yürüten bağımsız KKTC yargısında derin hayal kırıklığına yol açtığını ifade etmek isteriz."
KKTC yargısına karşın, Türkiye'den bir yetkiliden eleştiri geldiğinde nasıl tepkimi koymuşsam, bu konuya da bakış açım aynıdır.
Şimdi sormak isterim aynı eleştiri, aynı söz ve yaklaşımlar Türkiye'den gelmiş olsaydı, kamuoyunda nasıl bir tepki olurdu, AB'den gelince neden sahipsiz kaldı, belli çevreler dışında bir karşılık görmedi.
AB taraf olduğunu bu derece göstermek yerine, iki toplum arasında arabulucu, eşit mesafeli ve çözüme yardımcı olacak bir rol oynamalıdır.

Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.