Zenginler de ağlarsa fakir ne yapsın…

Yayın Tarihi: 31/07/25 07:30
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Hayat pahalılığı 17,79 oldu ve bu rakam asgari ücrete de yansıtıldı. Son derece de doğru bir karar oldu. Seviniyoruz maaşlar arttı diye ama bir gerçek de var ki %18’de fakirleştik. Bu da pek görmek istemediğimiz bardağın öteki yüzü.

Hepimizin hayatının bir döneminde geçim sıkıntısıyla bir diğer deyişle fakirlikle yüzleşmiştir. Ne utanç verici zor yıllardı diye düşünmüşümdür hep sonra aslında güzel yıllardı diye de kendimi telkin etmişimdir. Hani belliydi aslında; zengin ve fakir alışveriş kimliğiyle ön plana çıkardı. Örneğin fakir bir aile kolay kolay banana alamazdı. Banana zenginlerin evin meyvesiydi. Efendim ananasmış hak keza zaten çok yoktu. Yılbaşı geldi mi kestane ve Hindistan cevizi çıkardı piyasaya. Yıl başının geldiğini anlardık.

Fakirlerin yoldaşı elmaydı örneğin, hatta mümkünse doğal elma, biraz yumuşakça hatta erinik de diyebiliriz. Şeftali ilk çıktığında pahalı sonra çok ucuz olurdu.

Şu hain zengin meyvesi bananaya kayısı ve kiraz eşlik ederdi. Dediğim gibi belliydi zenginlerin meyve alışverişi. Her halinden zengin fakir ayrılırdı.

Et konusuna gelince. Fakir bir aile besli kıyması alırdı, hafif yağlı oluyor. Kahretsin çok sonra öğrendim kuzu değil koyun kıyması olduğunu. Bu nedenle adına besli kıyması diyorlarmış meğerse.

Koyun kalitesiz, kuzu kıyması kaliteli.

Şimdilerde ne kıymanın ne etin fakir jenerasyonu da kalmadı. O da aşırı pahalı.

Hani şu kuru fasulye, pirinç hep bunlar da fakir yemeğiydi. Şimdilerde zenginlerin sofrasını süslüyor sadece. Hangi fakir fasulye, börülce alacak. Pirinç deseniz altın değerinde.

Bir de biz fakirlerin yoldaşı patatesti. Kim sevmez ki soğan patates kızartmış yesin. Tüm fakir çocuklarının ana yemeği gibiydi. Açıktık mı “anne bana badades gavır yeyim”..

Parola buydu dostlar ve yemin ederim hepimiz mutluyduk bu slogandan.

Erhan Arıklı’yı Ekonomi ve Enerji Bakanıyken konuk almıştım bir zamanlar. Sanırım hayat pahalılığına müdahale etmediği için kendisini en çok eleştiren gazetecilerden biri de bendim. Sormuştum neden müdahale etmiyorsunuz diye; çok ilginç bir cevap vermişti bana “bakan olunca öğrendim; sebze, meyve, et, ilaç, temizlik malzemeleri, tüm bunlara müdahale edemiyorum benim yetkim dışında. Ben sadece kuru baklagile müdahale edebiliyorum ki Türkiye ile hemen hemen aynı noktadayız fiyat konusunda. Kaç kez müdahale etmek istedim. Bu konuda yetkili Tarım Bakanlığı” demişti.

Program hayli ses getirmişti. Kıbrıs Postası geniş geniş haberini de yaptı bunun.

FAKİR ÇOCUKLAR BESLENEMİYOR

Şaka gibi gelebilir sizlere ama şaka değil zenginleri konuşmuyoruz onlara zaten her gün sokaklar Paris ama artık orta halli insanlar temkinli alışveriş yaparken, fakir aileler çocuklara meyve alamıyor. Et ürünleri aşırı pahalı, konuşmaya gerek yok. Süt ürünleri çok ama çok pahalı. Kilosu 450 lira hellim görüyoruz, en ucuzu 375 lira.

Bira sütten daha ucuz. Bugün fakir bir çocuk şeftali yiyemez. Eskiden yaz ayları geldi mi en ucuz meyveydi şeftali.

Hadi buyurun yedirin.

Hani Cenabı Allah’ın dişsizlere yemesi için verdiği peksimet var ya o da pahalı.

Hacım bu pahalılık nerede duracak.

Pahalılığın bir şekilde önüne geçilmesi lazım. Çok ama çok önemli bir çağrıdır bu.

Bu yaşın sahibiyim KKTC hiç bu kadar pahalı olmamıştı. Ekonomiyi güneye kaptırdık, artık Rumlarda benzin ve ilaç haricinde KKTC’ye geçmiyor. Maliye Bakanı Özdemir Berova bu konuda bir şeyler yapıyoruz demişti en son görüştüğümüzde, umarım yapıyorlardır.

************************

Günün Sözü

"Savaş tarihinde hiçbir vakit bu kadar çok kişi bu kadar az kişiye bu kadar şey borçlu olmamıştır."

Winston Churchill


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları