İsteksiz bir dönüş hikayesi…

Yayın Tarihi: 14/09/23 16:50
okuma süresi: 5 dak.

Bu defa da makalemi Strasbourg-Atina arası havada yazıyorum.

Galiba havada uçarken yazmanın başka bir tılsımı var, öyle hissediyorum.

Aşağıda Alp dağları olduğunu düşündüğüm oluşumların üzerinden geçiyoruz.

Bu kez pencere kenarına düştüm ama bunun için en karizmatik gülüşümü takıp, boarding ayarlaması yapan melez kıza iltifat etmem gerekti. Yoo, şaka değil, ciddiyim, çünkü ‘lütfen orta yer olmasın’ dediğimde ‘mösyo,  uçak dolu’ cevabını almıştım.

Ulaş Barış karizması diye bir şey var diyorlar, pek inanasım yok ama ona istinaden 14 numaralı gülüşümü takıp ‘senin gibi güzel bir pencere kenarı olsun’ deyince kızın inci gibi dişleri parlayıverdi, yeri buldu. 

Ama Fransız kadınlar gerçekten çok güzel ve bakımlı. Sonuçta bu bakım, makyaj, moda vs işlerinin anavatanı burası.
Bekar olunca böyle makaleler yazabiliyorsun bu arada, mesela Levent Kutay ya da Rasıh Reşat
bu cümleleri yazsa perişan olurlar ama konumuz bu değil.

Neyse, nihayetinde pencere kenarını aldık da iş orada bitti mi? Yooo.

Çünkü uçağa girdiğimde 8A numaralı koltukta rasta saçlı bir kadının oturduğunu gördüm. Yanında da sevgilisi olduğu belli olan bir hipi oturuyordu. Olay çıkarmaya meyilli bir günümde değildim, en iyisi hostese başvurayım dedim. Hostes elimdeki kağıda baktı, rastanın yerimi işgal ettiğini doğruladı ve kadına “bu sizin yeriniz değil’’ dedi. Mahçup olan kadın özür dileyerek yerinden kalkmak istedi ama devreye sevgilileri ayırmak istemeyen ben girdim ve kadına “senin koltuk kaç?”diye sordum, o da “18A” dedi. Cam kenarı! Dedim “otur, ben oraya gidiyorum.”

Arkamdan ‘thank yoular’, ‘mersi bokular’ derken en sonunda yerime oturdum. Uçakta internet de varmış ama sadece 10 dakikası beleş, gerisi paralı, bu yüzden bir kaç haber sitesini açıp, açık bıraktım, böylece haberleri okuyabilir, oyalanabilirdim.

Bu arada 10 dakika hakkımı kullandım, hava atmak için uçaktan foto attım. Hüseyin Ekmekçi ve Aytuğ Türkkan hemen durumu kıskanıp, fotoya yorumlar yazdılar. Gözleri tutup başıma bir şey gelmezse iyi. Bunlardan korkulur çünkü!

Sonra haberleri açtım. Bu iyi bir fikir mi? Sanmıyorum!

Al işte, akaryakıta zam gelmiş. Son 2 ayda 10.kez zam yapıldığını düşünüyorum. Arabalara yakıt koyamayacak duruma geldik hala daha üzerimizden inmiyorlar. Bu işin sonu nerede bitecek? Kardeşim memur maaşı ödeyemiyorsanız devletçilik oynamayın bir zahmet, kapatın gitsin! Lanet olasıcalar deyip başka habere bakıyorum.
Efendim, Kıb-Tek denilen kurumda babadan oğula geçen sistem kurmuşlar ve bu durum sendikaya da sirayet etmiş. Baştan sona her şeyi çürüten kasaba zihniyeti siyaseti, sağ sol fark etmiyor, hep kendi zümresini besliyor, her yere sızıyor.

Bu ülkede sendikaların da aynen siyaset gibi dibe battığını, kirlendiğini, çok az sendika dışında diğerlerinin kendine müslüman olduğunu acı gerçek olarak söylemek isterim.

Hah, bir de yeni konu var, ilaç vurgunu yapılıyormuş. Milyonlarca liralık sahte fatura iddiaları ortalıkta dolaşıyormuş.

Yakışır, yakışır. Başbakanların meclis kürsülerinden ‘Anayasayı bir defacık deliyoruz, bir defadan bir şey olmaz’ dedikleri bir yerden ne bekliyorsunuz? Suçun normalleştiği bir düzenden ne öngörüyorsunuz? Böyle başa tabii ki böyle tıraş!

Ooo ve işte en sevdiğim haber cinsi. Ana muhalefet liderimizin çok büyük bir gailesi basına yansımış. Gene. Densiz Milli Eğitim Bakanlığının milli oyun kıyafeti diye okul kitaplarına koyduğu resim doğru resim değilmiş kardeşim, yönetemiyorsunuz, hem evlere şenliksiniz ve ayrıca saldım çayıra, mevlam kayıra diyoruz! Yani o diyor. Yani Strasbourg’ta bu kadar mesele olmuş, raporları gözümüze çakmışlar, Kıbrıslı Türkler için bin tane çağrı var ama derin sessizliğe devam! Gerçi konuşsa ne olacak? Çok şey söyleyip aslında hiçbir şey söylemeyecek. Flaş bir tarz!

Fakat ona da kızmamak lazım, ne de olsa 2025 hedefine kilitlenmiş, ikinci vatanını ürkütmek istemiyor. 53 yıllık parti bir kişinin kariyer teknesine döndü, o kariyerin gölgesinde oturup saz çalan çok! Onlar düşünsün!

Sonra haberleri kapattım. Çok çirkin.

Cidden içimden hiç geri dönmek gelmiyor.

Bu saçma sapan haberlerin üretildiği yere dönmek istemiyorum. Eskiden iki günde gözümde tüten memleketimden soğumuş durumdayım, o derece…

Aha bulutların içine girdik, sallamasa bari!

Yoksa havada bulut, memleketi unut!


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.