Büyü

Yayın Tarihi: 12/05/25 07:50
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

Büyü çocuk…

Henüz doğarken sana kurulan bu düzeni anlayamayacaksın.

Annenin bakışıyla, babanın suskunluğunda biriken korkuyla büyüyeceksin.

Belki oyuncak bekleyeceksin, ama baban sana kitaplar değil, kelepçeler alacak.

Ve bu acı yalnız senin değil; bir halkın, bir ülkenin, köklerinden koparılmış bütün evlatlarının kaderi olacak.

İşte o zaman bir şarkı çalacak kulağında:

“Büyü de baban sana, acılar alacak… zindanlar alacak…”

Bu sözler sadece bir şarkı değil; bir ağıttır.

Grup Yorum’un sesinde yankılanan bu dizeler, Türkiye’nin darbelerle delik deşik edilen hafızasında kanayan bir yara gibi duruyor.

Her nota, her kelime; 27 Mayıs’ın, 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın, 15 Temmuz’un gölgesinde büyüyen bir çocuğun iç çekişidir.

Bu ülkenin takvimine kazınmış kara günlerin melodisidir.

Türkiye, modern tarihi boyunca bir türlü kendi halkının iradesine yaslanamamış bir cumhuriyet oldu.

Her on yılda bir, üniformayla sokağa çıkan “kurtarıcılar”, halkın sesini susturmayı görev bildi.

Ve her ihtilalde, sokaklarda sadece afişler yırtılmadı; hayaller, gençlikler, gelecekler de paramparça edildi.

Bir zamanlar umutla yürüyen devrimciler, fikirle değil kurşunla durduruldu.

Ellerinde kalem olanlara coplar, dillerinde türkü olanlara cop sesleri karıştı.

İhtilal dediler, ama halkı değil, halkın umudunu devirdiler.

Ülke, faşist cuntaların elinde adım adım karanlığa sürüklendi.

İşkencehaneler kuruldu, gözaltılar rutinleşti, insanların yalnız fikri değil, kalbi de bastırıldı.

Adalet terazisi, tankların paleti altında ezildi.

Ve her darbe, sadece bir hükümeti değil; toplumun vicdanını da alaşağı etti.

Grup Yorum işte tam da bu enkazın içinden yükselen bir çığlıktı.

Onların müziği, resmi tarihin satır aralarına gizlenmiş çığlıkları açığa çıkardı.

Yasaklara, sürgünlere, sansürlere rağmen söylediler:

“Büyü de baban sana… idamlar alacak…”

Çünkü onlar biliyordu: Türkiye’de büyümek, sadece yaş almak değildi; mücadele etmekti.

Bugün bir çocuğa “Büyü” demek, hâlâ kolay değil.

Çünkü büyümek hâlâ; geçim derdi, gelecek kaygısı, baskılar, korkular ve suskunluklar demek.

Ama yine de çocuklar büyüyecek.

Çünkü başka türlüsü dünyanın oyunlarına teslim olmak olur.

Ve bu toplum teslim olamayacak kadar çok acı gördü, çok bedel ödedi.

Bu yazı, bir ağıt değil; bir hatırlatmadır:

İhtilaller yalnız iktidarları değil, kuşakları da çalar.

Ve halkın iradesi, sadece sandıkta değil; sokakta, şarkıda, şiirde, hayatta da vardır.

Unutma çocuk, büyü… ama unutma.

Baban sana ne aldıysa, bir gün sana umut ve barış da alacak.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları