Kent Notları I: Stockholm
Şimdi diyeceksiniz ki… Bu yoğun siyasal gündemde konumuz bu mudur? Konularımız bitmiyor ki… bunlara zaman ayıralım. Ulusal ve uluslararası gündemin yoğunluğundan yerel gündemler bir adım geride kalmamalı… Kent…yönetimi, düzeni, beklentiler ve uygulamalar… ulusal ve uluslararası düzen ile paralel gider… Her şey yerelden başlar… Okuduğumuz ve okuttuğumuz kent tarihi de bizlere bunu anlatır.
Literatürde ülkede halkının yaklaşık %85'inin kentlerde yaşadığı ve ülkedeki en büyük kent olma özelliğini taşıyan… İsveç'in başkenti Stockholm’e uluslararası bir toplantıya katılmak amacı ile kısa süreli de olsa bir ziyarette bulundum. Hava buranın havasına benzemez… diye ön bir bilgi ile donatılmıştım. Beni tanıyanlar soğuk ile aramın hiç iyi olmadığını bilir… Kendime göre çok hazırlıklıydım… Bir yandan akademik bir toplantının hazırlıkları bir yandan da yeni bir kenti tanıma isteği… Bir kentte geçireceğin üç beş gün size çok derinden bilgiler vermez… Ama gözlem ve yerelden bilgiler… size küçücük de olsa bir ipucu verir…
Stockholm Havalimanına indiğimiz zaman… büyük bir sessizlik mevcuttur. İnsanlar vardı… İşlemler gerçekleşiyordu… ama ses çok çok az bir seviyedeydi… Sessiz bir havalimanı ile ben ilk kez karşılaşmıştım. Bağıran insan yok, yüksek sesle konuşan insan yok… kavga yok… her şey büyük bir sakinlikle ilerliyordu… Nüfusunun çok kalabalık olmadığı bilinen kentin merkezinde dar sokaklar… temizlik… ve sakinlik hemen kendini belirgin ediyordu… Öyle her açık havada sigara içilemiyor mesela… Sigara içmek için açık hava da olsa ayrı yerler ayrıştırılmış… Sınırlı. Her yerden alkol satın alınamıyor… Devlet kontrolünde belirli noktalarda satış yapılıyor… Restoranlar, barlar elbette… alkol servisi yapıyor… Ama şu marketten geçerken alayım… akşama parkta içerim durumu olmuyor… Gece saat 22.00 sonrası kentte hayat çok çok yavaşlıyor… Ve hayvan haklarının ileri düzeyde gelişmiş olduğu bir kent…
Kentin her yerinde bisikletlileri görmek mümkün… yürüyenler… koşanlar… spor yapan bireyler…her yaşta…küçücük çocuklar öğretmenleri eşliğinde kenti geziyor…Kentte kimsenin acelesi yok gibi görünüyor…Telaş yok… Buna karşı her iş dakik… geç kalan olmuyor… İnanır mısınız? Gösteriş de yok… sade bir şıklık hakim kente… Çeşmeden sular içiliyor… Restoranlar, kafeler… ücretsiz sular… doldur doldur iç… Bir bana mı ilginç gelir bilmiyorum ama… yol çalışması gördüm… sesi olmayan… arabalar… belki bir kısım arabanın elektrikli oluşundan trafik var… sesi çıkmıyor… Üniversite kampüsünde öğrenciler var ses yok… rüzgarın ağaç yaprakları ile dansını duyuyorsun…ve kuşların sesi insanların sesinin üzerinde çıkıyor… dinliyorsun… Bir de gecesi var bu kentin… pencerelerin perdesi aralık… içeride bir abajur… Işıl ışıl… Kentin kültüründe mi var abajur bilmiyorum ama gece kentte gezerken evlerdeki abajurlar muhteşem bir güzellik katıyor…
Bitti sanmayın… kentin geri dönüşüm uygulamaları ve çevreye özenli tasarımları var daha… bir de Stockholm Sendromunun başladığı mekan… onları da gelecek hafta konuşuruz… olmaz mı?

Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.