Ver telefonu... Kurtul...

Yayın Tarihi: 12/07/24 07:00
okuma süresi: 6 dak.

Memleket meseleleri varken çocukları çoğu zaman unutuyoruz. Bir nesil yetişiyor ama nasıl yetişiyor. Kimse bu işin üzerine kafa yormuyor. Çocuklar için okula gitmek artık çekici değil. Okullarda ya çeteler var ya şiddet var ya da öğrencileri taciz eden öğretmenler var. Çok çabuk unutuyoruz yaşananları ama okullarımızın gerçek yüzü bu.

Çok çabuk unutuyoruz, ortaokul yaşındaki bir çocuk hastalık derecesinde oynadığı canlı savaş oyunun etkisiyle babasını ve annesini vurarak öldürmüş, kardeşi de kaçarak kurtulabilmişti.

Ne yazık ki oyunlar çocukları esir almış durumda.

Benim yakın çevremde de arkadaşlarımın çocukları tek kelimeyle oyun hastası.

Ellerinden ne tableti alabiliyorsunuz ne de bilgisayarın önünden kaldırabiliyorsunuz.

Birçok oyun online internet üzerinden oynandığı için derslerini ihmal eden yemeklerini oyun başında yiyen binlerce çocuk var.

Çok ciddi bir sıkıntı ile karşı karşıyayız aslında.

Ailelere çok görev düşüyor. Çocukları oyalamak ve sorumluluk almamak için evlatlarının ellerine tableti veriyorlar, yetişkin ise oyun bilgisayarları alıyorlar.

Hem de ciddi rakamlar ödeyerek.

Kitap okuyacakları yere bilgisayarlarda oyun oynamayı tercih ediyor binlerce çocuk.

Tabii işin bir başka boyutu da var.

Binlerce ailenin maddi durumu iyi olmadığı için çocukları değil oyun oynamak derslerini ödevlerini yapabilmek için bir bilgisayarları bile yok.

Hatta bu fakir öğrenciler okuldan sonra aile bütçesine katkı yapabilmek için çalışmaya gidiyorlar.

Zaten o nedenle değil mi zenginlerin çocukları özel okulda okuyor, fakir çocuklar devlet okulunda okuyor.

Özel okulda dersten bırakmak yok, öğrenciler ödev notu hilesiyle bir şekilde sınıf geçebiliyor.

Zaten bu yazının mesajı fakir ailelere değil, onların parası olmadığı için oyun oynanacak bilgisayar alamıyorlar, zar zor belki bir tablet alabiliyorlar çocuklarına; o da en basitinden en ucuzundan.

UYUŞTURUCU YAŞI DÜŞTÜ

Bir başka önemli sorunda bu.

Uyuşturucu kullanım yaşı gerçekten düştü ve devlet okulunda okuyan çocuklar ciddi tehlike altında.

Liseli gençler arasında alkol, sigara ve hintkeneviri kullanımı arttı.

Yapılan araştırmalar bunu gösteriyor.

Okul yönetimi de çaresiz hiçbir şey yapamıyorlar. Bugün devlet okullarında okuyan çocukların hepsine uyuşturucu testi yapılsa ortaya çıkacak tablo ürkütücü olacaktır.

Başta Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun genelde hükümetin devlet okullarını daha sıkı tutmaları gerekiyor.

Ailelere de çok ciddi görevler düşüyor. Hayat kavgasına düşüp çocuklarını ihmal etmemeleri ve daha fazla göz kulak olmaları gerekiyor.

Bizim lise çağlarımızda hiç unutmuyorum bir genç elinde kalın sarılmış bir uyuşturucu içerken “istermin gardaş” diye sormuştu.

Belki bizim gençlik yıllarımızda daha azdır ama demek ki 90’lı yıllarda da liselerde kullananlar varmış.

Şimdi bu sayı daha fazla arttı. Hem polis teşkilatı hem de eğitim bakanlığı bu konunun üzerine eğilmeli ve çocuklar genel taramalardan geçirilmelidirler. Bunu yazıyorum ama bir şey yapılacağına inancım var mı? Gerçekten yok.

AKRAN ZORBALIĞI DA ARTTI

Evet gençler arasında bir başka sorun da budur. Akran zorbalığı. Gençler arasında okul içerisinde çeteler kuruluyor.

Öğrencileri haraca bağlayanlar dahi var.

Özel okullar da buna dahil olmak üzere kavgalar çıkıyor ve okul yönetimleri bunları önlemekte yetersiz kalıyorlar.

Disipline verilen okuldan uzaklaştırılan çocuklar var.

Polise yansımış olayları zaman zaman duyuyoruz.

Örneğin bir olayda bir çocuk diğerini dövüyor sonra dayak yiyen çocuğun babası oğlunu döven çocuğu dövüyor olay polise yansıyor ve dayak atan çocuğun babası sen de benim oğlumu döv ödeşelim diyebiliyor ve polis olayı kapatıyor.

Sonuç olarak ne eğitim sistemi ne de okullarda okuyan çocuklarımız son derece tehlikeli süreçlerden geçiyorlar.

Bu nedenle siz ailelere tavsiyem çocuğunuzla daha fazla vakit geçirin, onlarla daha fazla ilgilenin ve çocuklarınızın size didare etmesine izin vermeyin.

Son pişmanlık fayda etmez.

*******************

Yüreğim acıdı… Üzgünüm…

"Hapis çözüm değil" diye bir yazı kaleme aldım dün. Beğenenler de oldu sitem edenler de. Sitem edenler evlatlarını yakınlarını trafik kazalarında kaybeden yurttaşlarımızdı. Dediler ki hiç sizin evinize böyle bir ateş düştü mü. Bende geçtiğimiz haftalarda yeğenimi kaybettim. Kazada ölmek her zaman trajiktir, kötüdür. Allah kimsenin başına vermesin verene de sabır versin. Sonra Baf'ta ölümlü kazaya karışan bir vatandaşın 22 yıl hapis cezası aldığı haberini okudum. 14 yıla çıkarılan ceza umut ederim ki bir çözüm olur, ciddi bir caydırıcılık yaratır tüm toplumun üstünde; herkes aklıyla araba sürsün ve kimsenin hayatına mal olacak kazalara karışmasınlar. Yazımdan dolayı kazada yakınlarını kaybeden yurttaşlarımızı üzdüğüm için özür dilerim. Yakınlarını kazada kaybeden tüm yurttaşlarımızın acısını paylaşıyorum. Allah sabır versin.

********************

Günün Sözü

"Bir daha beni sevdiğini söyleme! Neden biliyor musun? Çünkü yine inanırım."

Cemal Süreya


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları