Ersin Bey ve Maraş kakafonisi...

Yayın Tarihi: 03/11/20 15:44
okuma süresi: 7 dak.

Rum muhatabı ile bu akşam görüşecek olan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, görüşme öncesinde, Ana Muhalefet Lideri Tufan Erhürman'ın kendisi ile ilgili yaptığı "Maraş'ta yaşananlardan haberi yoktu" açıklamasına içerlenmiş, cevap vermiş.

İddia şu ki, Ersin Bey, Cumartesi günü saraya çağırdığı siyasi parti liderleri ile yaptığı görüşmede, Tufan Hoca'nın kendisine yönelttiği "Maraş'ta bundan sonra ne olacak?" şeklindeki soruya, "bilmiyorum" diye cevap vermiş. Aynı iddiayı, bu sabah bir TV programında dile getiren TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit de "bence Tatar 'bilmiyorum' derken içtendi" diye anlatıyor.

Yeri gelmişken, son meclis toplantısında söz alan eski ortağı Kudret Özersay da, "Maraş adımlarından KKTC makamlarının haberi olmaması üzücüdür" demesini de buraya not etmekte fayda vardır. 

Dolayısıyla bu iddialara içerlenen Ersin Bey bugünkü açıklaması ile birlikte muhalefetten gelen bu eleştirilere "gerçekleri konuşmuyorlar" diye cevap vermiş ama benim bu makaleyi yazmamın sebebi bunlar değil, ilgili açıklamasındaki başka noktalardır.

Tam da görüşme öncesi yaptığı açıklamalarında Tatar, "önümüzdeki süreçte kapalı Maraş’ın açılması için ortaya koyduğumuz kararlılığa uygun adımlar atılmaya devam edilecek" diyor.

Yani kısaca diyor ki, "biz BM'nin 550 ve 789 sayılı kararlarını dikkate almıyoruz."

Ancak bu uluslararası hukuk kararlarının hiçe sayılması ile ilgili güzel sözler de söylüyor.

Mesela "Maraş'ı insanlık adına açıyoruz" diyor. Güya da kenti 46 yıldır bir insanlık ayıbı olarak yılana, çıyana teslim eden zihniyet kendi mensubu olduğu zihniyet değilmiş gibi...

Mensubu olduğu partinin bir vekili ise "Maraş'ın bu kadar yıldır kapalı kalmasından biz mi sorumluyuz?" diye soruyor.

Duyan da sanacak ki, alınan uluslararası kararlar bizimle ilgili değil, Uganda ile ilgili kararlardır. Ve hatta, o kenti 46 yıldır yönetimi altında tutan da Uganda Silahlı Kuvvetleridir.

Ancak Ersin Bey'in bugünkü açıklamasına baktığımızda daha ilginç noktalar olduğunu da görüyoruz.

Mesela Ersin Bey "Rum tarafının çözüm konusundaki tutumu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ilgili kararları ortadayken bizim kapalı Maraş’ın Taşınmaz Mal Komisyonu marifeti ile 1974 öncesi sakinleri için açılması kararımız yerinde alınmış doğru bir karardır" diyor.

Fakat aynı Ersin Tatar, 18 Kasım 2019'da yaptığı bir açıklamasında "Maraş Türk tapusudur, Vakıf malıdır" diyordu.

Yine aynı Ersin Tatar 26 Ağustos 2020'de A Haber'e yaptığı coşkulu açıklamasında ise "Maraş zaten Vakıf malıdır, bizim de zamanımız gelmiştir, açacağız" ifadelerini kullanmıştı.

Seçimden önce "bizimdir, açacağız, Las Vegas yapacağız" diyen Ersin Bey, seçimden 3 gün önce kendisine sağ oyların konsolide edilmesi için açılan sahil şeridi ile ilgili katıldığı bir TV programında da yine "Mağusa zaten daraldıydı, sıkıştıydı, şimdi Maraş'ı açıp onu rahatlatacağız" minvalinde konuşmuştu.

Yiğidi öldürüp hakkını vermek gerek çünkü Ersin Tatar, yine geçmiş seçim sürecinde de zaman zaman bütün bunların tam tersi bir şekilde "TMK marifetiyle  açıp eski sahiplerine vereceğiz" diye açıklamalar da yaptı, yapmadı değil.

İşte gelinen noktada yaptığı son açıklamada da aynını söylemekte, Tufan Hoca'yı da ders verir gibi "senin fikrin nedir?" diye açıklama yapmaya çağırmaktadır.

Fakat ben de bir gazeteci olarak  Ersin Bey'in Maraş'la ilgili muhtelif konulardaki fikirlerini öğrenmek istiyorum.

Mesela "TMK marifetiyle 1974 öncesi eski sahiplerine iade" diyerek tam olarak neyi kastetmektedir?

2019 Ekim ayında Yüksek İdare Mahkemesi (YİM), Maraş'ın Vakıf malı olduğunu söyleyen 2005 Mağusa Kaza Mahkemesi kararının iptali için bir Rum'un yaptığı başvuruyu reddederken, yine aynı kararın gerekçelerinde, Maraş tapularında 1974'teki sahiplerinin geçerli olduğunu söylemesi ile ilgili ne düşünüyor mesela?

Bu nokta önemli çünkü Ersin Bey, eğer böyle TMK marifetiyle malları eski sahiplerine iade edeceğini söylüyorsa, bu durumda Maraş'ın Vakıf malı olduğu iddialarını çöpe atmamız gerekmektedir.

Çünkü bugünkü açıklamasında değindiği üzere, TMK'nın Maraş konusunda devreye girebilmesinin yegane yolu 2005 yılında Mağusa Kaza Mahkemesinde alınan tek taraflı "Maraş, Abdullah Paşa Vakfına dolayısıyla Vakıflara aittir" şeklindeki kararın iptal edilmesidir.

Bu hal ve şartta, "Maraş bizimdir" diyen Vakfılar Genel Müdürü İbrahim Benter acaba ne der, Ersin Bey hiç düşündü mü?

Hatta söz konusu YİM kararı ile sonrası aynı gün ilk açıklamasını KP'de bana yapan İbrahim Benter "Karar olumludur, 2005 Mağusa Kaza Mahkemesinin kararı bir kez daha teyit edilmiştir" ifadelerini de kullanmıştı.

Karar olumluysa, Vakıf'ın lehine ise, Ersin Bey, kentin Vakıf malı olduğu gerçeğini göz ardı ederek, KKTC mahkemeleri aleyhine bir tutumla, kenti eski sahiplerine vermek mi istemektedir?

İşte kendisinden bunun cevbını tez zamanda duymayı bekliyorum ama pek ümitli değilim... 

Dolayısıyla, Maraş konusu öyle sanıldığı üzere basit bir konu değil, bilakis, çok çetrefilli, hatta KKTC'nin topraklarının tümünün tartışılma açılmasını getiren bir çok komplikasyonlar doludur.

Bunun üzerine Ersin Bey'in kentle ilgili zig-zag dolu açıklamalarını da bir araya koyup düşündüğünüz zaman, ortaya gerçek bir 'kakafoni' çıkmaktadır.

Daha buna 15 Kasım'da Maraş'ta yapılması planlanan 'pikniğin' yaratacağı olası etkileri eklemedik bile…

Eh, onu da yaşayarak anlayacağız…


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.