Kur'an zararlısı kökten faşistler

Avrupa’nın demokrasi ve insan haklarını en çok savunduklarını iddia eden, özgürlüğün en yaygın olduğunu savunan ülkeleri; kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim ilgili yapılan rezil eylemlere göz yumuyor. 

Bu bir göz yummadır. Görmezden gelmedir.

Tamamıyla taraflıdır, çıkarlıdır, bir provakasyona çanak tutmadır. 

Özgürlükten anlamamız gereken bu tür faşist yaklaşımlar değildir. 

İnsanların inancı her ne olursa olsun, bu inancı yaşamak, özgürlüklerin temelini oluşturur. Bununla birlikte bir insan inanmadığı konularda pek tabii ki özgürce fikrini söyleme bu konuda eylem yapma, karşı durma, muhalif kanatta yer alma, eleştirme gibi haklarını kullanmakta da özgürdür. Ancak tüm bunların içerisinde, bir başkasının hakkını ihlal etmek, üstelik devasa bir kitleyi karşına alabilecek bir şov yapmak, ancak ve ancak kendi inandıklarını dikte etmektir. 

Bunun tarih sahnesine kalacak adı: KÖKTEN FAŞİSTLİK’tir.

Son zamanlarda “yeniden” Kur’an-ı Kerim’e karşı çirkin eylemler süregelmekte. Ülkelerin buna müsaade etmesi, o ülkenin bunu onaylamasıdır. Şimdi düşünelim, Avrupa’nın sözde en medeni ülkelerin, Kur’an-ı Kerim’in yakılması, rendelenmesi, yırtılması, ayaklar altına alınması, gibi hiçbir hedefi vuramayan, akıldışı eylemleri yapanları koruması, cezalandırmaması hatta bunu “özgürlük” kabul etmesi ne kadar özgürlüktür, ne kadar saygındır?

Aklı ile düşünen her insan, hangi dine mensup olursa olsun, hangi türde bir ibadete sahip olursa olsun, bir başkasının inancı konusunda bu denli cüretkarca, bu denli cahilce yapılan eylemlerin doğru olmadığını söyleyecek kadar dürüst olmalıdır. 

Bu hadiselerin, bu kadar hafife alınması, özgürlükleri sözde savunan insanların ideolojileri ne olursa olsun bu konuda asessiz kalması da ayrı bir cahilliktir. 

Kendi benimsemediğiniz şeyin, başkasının hakkı olduğunu bilip, inanmadığınız konuların dahi hak olabileceğini bilmeyen her birey, adaletsizdir, eşitliksizdir, cahil bir kibirin pençesindedir. 

İnsanlar İslam’ın değerlerini benimsememiş, hayatlarına dahil etmemiş olabilirler. İnsanlar başka dinlere mensup olabilir veya “sahte müslümanların” kandırmaları ile İslam’a mesafeli de olabilir. Ancak İslam’ın güzelliklerini el yordamıyla, kendi deneyimleri ile görüp yaşamadan, başka insanların İslam’ı gösterdiği şekilde zannederek İslam’a saldırması, hiçbir özgürlüğe sığmayacak gibi, hiçbir aydınlığa da sığmaz. 

Her kim ki Kur’an-ı Kerim’e karşı çirkin eylemler yapar, İslam’ın değerlerine zarar verecek davranışlar içerisine girerse, o kişi emin olun, İslam’ı anlamamış ve hatta anlama gayreti içinde olmamış bir cahildir. Benimsemesen de, bilgi sahibi olmak ise aydınlıktır, ilerici insanın işidir. İnsani değerlerin tümünü benimseyen ve Kur’an-ı Kerim’i anlamayı başaran aydınlık insanlar, kitabımızı ancak baş tacı yaparlar. Çünkü bu eylemleri yapanı bile Allah, eğer bir çaba gösterirse, tövbe ederlerse, affedeceğini söyler. Bunu dahi bilmeyecek kadar cahil insanlar, bu eylemi yaparak, sadece kendilerini tatmin ederler ve kasıtlı olarak ülkelerin bunu provoke etmeleri ile birlikte Müslüman cemaatleri de kışkırtırlar. 

İnanmak, insanın her duygu ve düşüncesinin sabırla, hoşgörü ile alçakgönüllülükle bulunması demektir. İnanmak, bir başkasının değerlerine saldırmak demek değildir. Kur’an-ı Kerim’e zarar vererek eylem yapan her insan YOBAZDIR. Kendi inancında KÖKTEN İNANÇLIDIR ki bu radikallik de cahilliktir, faşistliktir. 

Bu arada yapılan bu çirkin eylemlerle de Kur’an-ı Kerim felsefesine ve sevgisine zarar vermez, aksine kitabımızı daha da sevmemizi sağlar. Allah böyle akılları, böyle eylemleri yapanları, bu tür eylemleri içten içe keyifle izleyenleri inşallah ıslah etsin.