NATO bir çözüm vesilesi olabilir mi?

Yayın Tarihi: 12/12/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Ülke gündemi Kıbrıs konusunu konuşmamızı engelliyor aslında. Ekonomik sorunlar, eğitimdeki sorunlar, sahte diploma ilgili soruşturma, hayat pahalılığı ve dahası Kıbrıs konusunu ülke gündeminden aldı götürdü.

Halbuki en önemli konulardan biridir Kıbrıs Meselesi. Tanınmamışlık, dünyada Kabul görmeme KKTC’nin hem ekonomik yönden hem de hukuki yönden gelişmemesini ve geri kalmasına neden oluyor.

Düşünün bir çözüm olsa Kıbrıslı Türklerin ne kadar önü açılır ve Kuzey Kıbrıs bambaşka bir ülke oluverir.

Her ne kadar Cumhurbaşkanı Ersin Tatar iki devletli çözümden bir adım geri atmasa da Kıbrıs konusunda perde gerisinde birtakım gelişmeler olduğunu yüksek sesle duyuyoruz.

Bir gerçek var ki Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’in Kıbrıs ilgisi devam ediyor; devam etmese Holguin’i buraya göndermezdi.

Eski Başbakan Faiz Sucuoğlu bir sohbetimizde bir yerlerde adına İskoç Planı denilen bir plan üzerinde çalışıldığını ve referanduma götürmeden bir antlaşma olabileceğini iyi yerlerden duyduğunu bana anlatmıştı.

Bu plandan haberi olanlar olduğu gibi olmayanlarda var ancak böyle de ciddi bir iddia var.

Öte yandan Rumların bir NATO heyecanı var. Bu gerçekleşmesi mümkün olmayan bir heyecan çünkü Türkiye’nin bu konudaki tavrı nettir; hayır.

Ama bir başka söylence daha var ki NATO şemsiyesi altında bir çözüm. Hani garantörlük ve adada asker bulundurma Rumları rahatsız ediyor ya işte Garantör devletlerin yanı sıra NATO askerinin barışı sağlayacak bir yapıda adada bulunması ve bunun üzerinden güvenlik açığını kapatacak bir konuma gelmek ve bunun üzerinden çözüm olması.

Kulağa hoş geliyor ancak Türkiye bu işe ne der; Türkiye bu işten ne kazanır ne kaybeder onu da hesaplamak lazım. Türkiye’ye “tamam kardeşim iki üs al ve çık” deseler bu Türkiye için yeterli olur mu?

Türkiye’nin yanı sıra Kıbrıs Türk halkı buna evet der mi o da ayrı konu. Açık konuşmak gerekirse bir varsayım bir iddia üzerinden konuşuyoruz. Böyle dedikodular var ama ne kadar doğru bilmiyoruz.

Bildiğimiz bir nokta var ki o da Türk-Yunan ilişkilerinin tam bir balayı havasında olduğu gerçeğidir. Bu balayından Kıbrıs’ta Çözüm isimli bir çocuk doğar mı onu da bekleyip göreceğiz.

Öte yandan dünyanın Kabul ettiği ise özellikle güvenlik konseyinin ki birçok konuda anlaşmayan güvenlik konseyinin ise Kıbrıs sorununda birleştiği tek nokta yine bir Türk tezi olan ve KKTC’nin kuruluş anayasasında da yer alan Federasyondur.

Bu nedenle taraflar yine bir federasyon çatısı altında yeniden müzakere sürecine başlarlar mı bilinmez ama zayıf bir federasyon zeminin altında yeniden müzakerelere başlayabilirler.

Dostlar bir siyasilerin açıkladıkları vardır bir de perde gerisinde yaşananlar.

Crans Montana sürecinde dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ne kadar iyimser davrandığı ve çözüm olması için ne kadar yapıcı adımlar attığını hatırlayın.

Türkiye başta Yunanistan olmak üzere Rum tarafında ciddi anlamda bir iyimserlik görürse müzakereler Ocak-Şubat gibi tekrar başlayabilir. Bu çok uzak bir seçenek değil.

Bekleyip göreceğiz ama bir yerlerde Kıbrıslı Türklerin kaderinin çizildiğini hissedebiliyoruz. Burada Kıbrıslı Türk ve Rumlarla Anavatanların da tatmin olacağı bir aşamadır.

Bu noktaya gelinebilirse adını ne koyarsanız koyun tekrardan müzakereler başlayabilir. Evet Crans Montana gerçekten kaçırılmış bir fırsattı ama fırsatlar bitmez ve büyükler isterse yeniden bir yerlerden başlar.

***************

Günün Sözü

"Geleceğim bekle, dedi gitti. Ben beklemedim, oda gelmedi. Ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmedi."

Özdemir Asaf


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları