Mesleki ve Teknik Eğitim: Çocukların Yeteneklerinden Toplumun Geleceğine
Bir toplum yalnızca akılla değil, aynı zamanda aklın emeğe dönüşmesiyle yükselir. Çünkü akıl düş kurar, hayal eder; ama emek o hayali gerçeğe dönüştürür. Bugün bize düşen görev nettir: çocuklarımızın aklını emeğe dönüştürecek yolları açabilmek. Ve bu yolların en önemlilerinden biri, hiç kuşkusuz mesleki ve teknik eğitimdir.
Bugün gelişmiş ülkelerin hepsinde mesleki ve teknik liseler, eğitim sisteminin bel kemiğidir. Almanya’da “Dual System” yalnızca bir okul modeli değil, aynı zamanda toplumun üretim kültürünü inşa eden bir köprüdür. Japonya’da mesleki ve teknik liseler, mühendislik kadar prestijlidir. Finlandiya’da bir gencin kuaför ya da teknisyen olması, doktor olması kadar değerlidir. Çünkü onlar bilirler: Bir toplum yalnızca profesörlerle, siyasilerle, doktorlarla, mühendislerle ve hukukçularla değil; aynı zamanda berberleriyle, kuaförleriyle, aşçılarıyla, teknisyenleriyle, marangozlarıyla, ressamlarıyla, yazarlarıyla, müzisyenleriyle, tiyatrocularıyla ve toplumun ağlarını oluşturan tüm zanaatlarla yaşar.
Goethe’nin dediği gibi: “En büyük zenginlik, işini seven insandır.” İşini severek yapan bir zanaatkâr, bir teknisyen, bir aşçı ya da bir müzisyen, topluma en az bir bilim insanı kadar armağan sunar. Çünkü onlar, gündelik yaşamın direkleridir; sessiz ama güçlü ustalarıdır toplumun.
Kuzey Kıbrıs’ta Mesleki ve Teknik Eğitimin Durumu
Ne yazık ki Kuzey Kıbrıs’ta tablo, gelişmiş ülkelerin tam tersi yöndedir. Lise öğrencilerinin yaklaşık %75–80’i “düz liselere” gitmektedir. Mesleki ve teknik liselerin oranı ise %civarındadır. Var olan mesleki ve teknik liseler ise —Girne Turizm Meslek Lisesi, Sedat Simavi Endüstri Lisesi, Cengiz Topel Endüstri Lisesi, Haydarpaşa Ticaret Lisesi, Gazimağusa ve İskele Ticaret Liseleri— sistemin ihtiyacını karşılamaktan uzaktır.
Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkârlar Odası’nın yürüttüğü meslek okulları ve geçmişte çok önemli bir yere sahip olan OTEM (Otelcilik Eğitim Merkezi) bu alanda dikkate değer adımlardır. Ancak bunların sayısının artması, yeni sektörlerle buluşturulması ve cazip hâle getirilmesi şarttır. Çünkü turizmden tarıma, sanayiden bilişime kadar her alan, nitelikli mesleki ve teknik eğitime muhtaçtır.
Küçük bir ada ülkesi olan Kuzey Kıbrıs’ta bu eksikliğin sonucu açıktır: Ülke, üçüncü ülkelerden ucuz iş gücü getirmek zorunda kalmaktadır. Bu durum hem istihdamda yurttaşların geri planda kalmasına yol açmakta hem de gençlerin mesleki ve teknik eğitime yönelme şevkini kırmaktadır. Oysa toplumun kendi çocuklarını mesleklere özendirmesi, geleceğini güvenceye alması demektir.
Doğru Yön Bulma: Çocuğun Kendi Yolunu Seçmesi
Burada en kritik noktalardan biri, öğrencilerin meslek seçiminde zorunlu bir yönlendirme değil, bilinçli bir yön bulma süreci yaşamalarıdır. Çünkü yönlendirme, çocuğun yolunu başkalarının çizmesidir; yön bulma ise çocuğun kendini tanıyarak kendi yolunu kendisinin bulmasıdır.
Psikolojik danışman ve rehberlerin sayısı bu noktada kilit bir meseledir. Bugün Kuzey Kıbrıs’ta bir rehbere düşen öğrenci sayısı ortalama 400 civarındadır. Bu sayı 250’ye, 100’e ve ideal olarak 50’ye kadar düşürülmelidir ki gerçek anlamda rehberlik yapılabilsin. Öğrenci, öğretmeniyle ve danışmanıyla birlikte hem kendi yeteneklerini hem de toplumun ihtiyaçlarını görerek demokratik ve insancıl bir seçim yapabilmelidir.
“Kendini tanıyan, yolunu bulur.” Bu söz, mesleki ve teknik eğitimin yönlendirme felsefesini özetler. Çocuğa dayatmak değil, seçenekleri göstermek, ufuklar açmak, kararını kendisinin vermesini sağlamak… İşte gerçek rehberlik budur.
Mesleki Eğitim Modelleri: Dünyadan Örnekler
Almanya’daki Dual System, öğrencilerin haftanın bir kısmını okulda, bir kısmını işletmelerde geçirmelerini sağlar. Böylece okul ile üretim arasında kopukluk olmaz. Singapur’da mesleki eğitim, teknoloji ve yaratıcılıkla birleşir; bir öğrenci hem yazılım öğrenir hem de bir zanaatı icra eder. Finlandiya’da meslek lisesi mezunları toplumda saygındır; çünkü onlar bilirler ki toplumun çarkları yalnızca mühendislerle değil, aynı zamanda teknisyenlerle döner.
Kuzey Kıbrıs için de bu modellerden alınacak çok ders vardır. Mesleki ve teknik liseler, yalnızca marangoz, berber ya da aşçı yetiştirmekle sınırlı olmamalıdır. Bilgisayar yazılımları, grafik tasarım, dijital sanatlar, robotik ve otomasyon teknolojileri gibi çağın mesleklerini de kapsamalıdır. Bu dallar, sanatı teknolojiyle buluşturarak gençlere yeni ufuklar açabilir.
Sanat, Spor ve Teknoloji ile Bütünleşen Mesleki Eğitim
Mesleki ve teknik eğitim yalnızca “iş” değil, aynı zamanda yaratıcılık ve üretkenlik kazandırmalıdır. Marangoz yalnızca masa yapmaz; aynı zamanda estetik bir eser ortaya koyar. Aşçı yalnızca yemek pişirmez; aynı zamanda bir kültürü yaşatır. Spor teknolojileriyle ilgilenen bir genç, yalnızca sporcu olmaz; aynı zamanda sağlıklı bir toplumun inşasına katkı sunar.
Mevlânâ’nın dediği gibi: “Her insan bir cevherdir; onu işlemek gerekir.” İşte mesleki ve teknik eğitim, insanın içindeki cevheri işleyen atölyedir. Sanatla, sporla, teknolojiyle bütünleştiğinde o cevher, toplumu aydınlatan bir mücevhere dönüşür.
Tarım, Turizm ve Sanayi: Üretim Ekosisteminin Kökleri
Kuzey Kıbrıs bir tarım ve turizm ülkesidir. Toprağı işleyen çiftçi, konuklarını ağırlayan turizmci, altyapıyı inşa eden teknisyen, toplumun görünmeyen kahramanlarıdır. Ancak bu alanlarda nitelikli insan gücü yetiştirilmezse, üretim yalnızca ülke dışından gelen işçilerin ellerine bırakılır.
Konfüçyüs der ki: “Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek; on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik; yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir.” Tarımda, turizmde, sanayide yetiştireceğimiz insanlar, yüz yıl sonrasının toplumunu inşa edecektir.
Üniversite Kapısı mı, İş Hayatına Köprü mü?
Mesleki ve teknik liselerden mezun olan gençlere, kontrollü bir şekilde üniversiteye geçiş imkânı verilebilir. Ancak bu oran %5–10 bandını geçmemelidir. Çünkü esas amaç, bu gençleri doğrudan iş hayatına hazırlamaktır. Yüksek potansiyel gösteren az sayıdaki öğrenci için önlisans ve lisans yolları açık tutulabilir. Ancak mesleki eğitim, üniversite koridorlarına yığılma değil, iş hayatına köprü olmalıdır.
“Bilgi, işlenmedikçe küldür.” İşte bu yüzden bilgi, beceriyle; beceri, değerlerle birleşmelidir. Mesleki eğitim, bu birleşimin en canlı sahasıdır.
Kuzey Kıbrıs Bağlamında Eksikler ve Umutlar
Bugün Kuzey Kıbrıs’ta mesleki ve teknik liseler sayıca ve içerikçe yetersizdir. Ancak bu bir kader değildir. Esnaf ve Zanaatkârlar Odası’nın açtığı okullar, OTEM otelcilik okulları, ticaret liseleri ve endüstri liseleri… Hepsi doğru planlamalarla daha cazip hâle getirilebilir.
Ama tek başına okul açmak yetmez. Bu okullardan mezun olan gençlerin istihdam garantisi sağlanmalıdır. Üçüncü ülkelerden ucuz iş gücü getirerek kendi gençlerini işsiz bırakmak, mesleki eğitimin önünü kesmekten başka bir şey değildir. Toplum kendi evlatlarını iş hayatına katmakla yükümlüdür.
“Bir ülke, kendi insanını işsiz bırakırsa, geleceğini başkalarının eline bırakır.” Bu sözü Kuzey Kıbrıs’ın bugünkü gerçeğiyle yüzleşerek hatırlamak gerekiyor.
Son Söz: Çocukların Yeteneklerinden Toplumun Geleceğine
Mesleki ve teknik eğitim, başarısız öğrencilerin sığınağı değil; tam tersine yeteneği olan öğrencilerin parladığı bir alandır. Bu alanı cazip kılmak, değerli kılmak, toplumun geleceğini inşa etmek demektir.
Çünkü eğitim yalnızca üniversite koridorlarıyla sınırlı değildir. Eğitim, aşçının elinde pişen yemekte, marangozun elinde şekillenen masada, kuaförün elinde yeniden doğan bir saçta, yazılımcının kodladığı bir programda, çiftçinin ektiği toprakta, müzisyenin notasında vardır.
Bir toplum yalnızca bilgiyle değil, emeğiyle de yükselir. Ve o emeği yaratıcı kılan, mesleki ve teknik eğitimdir. Çocukların yeteneklerinden toplumun geleceğini kurmanın yolu, işte bu eğitimden geçer.

Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.