CTP’nin ‘ilahları’ bir isim üzerinde uzlaşmış…Ama…

Yayın Tarihi: 05/04/24 07:00
okuma süresi: 6 dak.

Uzun kulaktan duydum, geçtiğimiz günlerde eski bir başbakanın evinde toplanan CTP’nin ‘ilahları’, Tufan Erhürman sonrası partinin durumunu masaya yatırmışlar ve bir isim konusunda uzlaşmışlar.

Denilen o ki masada 3 isim varmış: Asım Akansoy, Erkut Şahali ve Sıla Usar İncirli.

Malumunuzdur, CTP’de tüzük gereği Tufan Erhürman’ın son dönemini yaşıyoruz.

Ondan da ötesi, 2025 Ekim’de yapılacak ‘KKTC Cumhurbaşkanlığı’ için en favori aday da şu an için Erhürman.

Yani anormal bir durum ortaya çıkmazsa, CTP’de 10 yıla yakındır süren Erhürman dönemi yakında sona erecek.

Ya seçilip Cumhurbaşkanı olacak ya da tüzük gereği parti başkanlığına aday olamayacak.

Bu noktada bir başka husus CTP’nin kurultay tarihiyle, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tarihinin çakışması durumudur. Bu da normal şartlarda CTP’nin kurultay tarihini en geç bu yılın sonuna alması zorunluluğunu ortaya çıkarıyor.

O kurultayda kimin başkan olacağından öte merak ettiğim bir diğer husus da seçimde yarış olup olmayacağıdır. Üzerinde anlaşılmış tek adaylı kurultaylardan gına geldiğini daha önce defalarca söylemiştim. 

İlahların kimde uzlaştığını elbette makalemde yazacağım ama diğer olasılığa da bakmakta fayda var. Başlıkta kullandığım “ama” kısmı aslında buraya işaret ediyor…

Çünkü bir olasılık da yeni bir başkanın seçilmesi yerine mevcut olanla devam edilmesi durumudur.

Bunun için de CTP tüzüğünün değiştirilmesi, onaya sunulması ve kabul edilmesi gerekmektedir.

Bu olabilir mi?

Bilemem ama ihtimal dışı olarak görmem.

Çünkü bazıları Tufan Hoca’nın Başbakan olarak daha faydalı olabileceğini düşünmektedir. Bu yüzden de partinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki adayı olarak Dışişleri Eski Bakanı ve Eski Müzakereci Özdil Nami’nin ismini öne sürmektedir.

Nami’nin özellikle de Crans Montana sürecindeki etkisi, kurduğu diplomatik ilişkiler ve yurt dışındaki tanınırlığı bu düşüncede olanlara haklı sebepler de sunmuyor değil.

Ancak burada konu sadece partinin isteğine değil, biraz da Tufan Erhürman’ın hangi kulvarda devam etmek istediğine bağlıdır. Bence hoca, Kıbrıs sorununun bu tıkanık halinde saraya gidip boş boş oturmayı tercih edecek birisi değildir.

Dahası, eğer Türkiye’nin Kıbrıs sorunu konusundaki anti-federalist tezleri gelecekte de aynen devam edecekse, o zaman KKTC Cumhurbaşkanlığında oturacak olan kişinin federalist olması mümkün değildir.

Bu durumda Tufan Erhürman gibi federal çözümün el kitaplarını yazan birisinin bu tezden vazgeçmesi akıl dışı olur. Keza CTP’nin de.

Peki ne demeye çalışıyorum?

Şunu diyorum, acaba CTP, en değerli kozunu böyle bıçağa yumruk atacak bir şekilde harcayarak, saraya yollayıp, sonra da başına bela olacak işlerin içine girer mi?

Böylesi bir senaryo gerçekleşirse, belki de Başbakanlık koltuğunu da tutacak olan CTP, kendini eski başkanından soyutlar mı?

En önemlisi, soyutlasa bile bu gerçekçi bulunur mu? Federalist düşünceyi savunacak olan CTP, kendi başkanının en azından ‘pasif’ kalmak zorunda olması çelişkisini nasıl anlatacak? Bence çok zor.

Bu yüzden de, eğer konjonktür bu şekilde devam edecekse, CTP bir takım stratejik adımlar atıp, Tufan Hoca’yı bir şekilde başkanlığa devam ettirir, 2025’te de Özdil Nami’yi aday gösterir, olur biter.

Ha Türkiye, Kıbrıs sorunu konusunda olmayacak tezlerinden vazgeçerse, o zaman işler değişir ve kolaylaşır.

Biliyorum, varsayım üzerine konuşuyorum ama siyaset analizi yapmanın bir kısmı varsayımlar üzerinden hareket etmektir…

Diğer kısmı da bilgidir.

Güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgi, makalenin girişinde tarif ettiğim şekliyle, ağır isimlerin katıldığı bir toplantı yapılmış.

Akansoy, Usar ve Şahali’nin adaylıklarının masaya konulduğu toplantıda Şahali ismi üzerinde mutabık kalınmış. En uygun aday olarak o münasip görülmüş.

Geçenlerde programıma katılan Asım Akansoy bana “senden başka CTP başkanlığı konusunu deşen yok” diye hafif sitem etmişti ama napayım, bu da bizim işimiz diyerek, toplantıda onun için ‘çok yıprandığını’ söyleyenler olmuş. Yine bir takım ‘dış’ çevrelerin onu marjinal olarak görmesinin de parti için iyi olmayacağına da kanaat getirilmiş.

Sıla Usar’ın adaylığının ise henüz yeterli siyasi tecrübeye sahip olmaması nedeniyle ‘daha sonraya’ bırakıldığı da aldığım duyumlar arasında.

Tüm bunlar konuşulduktan sonra Erkut Şahali’nin gerek meclisteki sert çıkışları gerek tecrübesi gerekse de kamuoyundaki olumlu itibarı düşünülerek başkanlığa en uygun isim olduğu konusunda uzlaşıya varılmış.

Bu yılın başlarında programıma konuk olan Şahali’ye başkanlık işini sorduğumda “kendimi bu görev için yeterli buluyorum” demişti. Birden çok kez bakanlık yapması, taban tarafından sevilmesi, iyi ilişkilerinin olması artı puanları olarak düşünülmüş.

Fakat bu üç isim dışında başka isimlerin de gündemde olduğunu daha önce yazmıştım.

Dileyenler buradan bakabilir… CTPnin-bir-sonraki-baskani-kim-olabilir">https://www.kibrispostasi.com/c1-KIBRIS_POSTASI_GAZETESI/j227/a41045-CTPnin-bir-sonraki-baskani-kim-olabilir

Ezcümle, aslında CTP çok önemli bir kavşak noktasındadır. Burada konu öncelik meselesidir.

Ya KKTC’nin iç siyasetine yönelik adımlar atıp, bu yönde siyaset yapacaksınız, ya da çözümü en önemli odak noktasına taşıyıp o yönde adımlar atacaksınız.

Maalesef her ikisinin aynı öncelikte olamayacağının pratiğini yaşayarak anladık.

Bunu anlamamanın sizi götüreceği nokta, çözülmeyen sorunlar bataklığında kurulan konformist kaleler olur…


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.