Başarı tesadüf değildir
2024 Avrupa futbol şampiyonası (EURO 2024) sona doğru gidiyor.
Sürpriz sonuçlar yanında, dünya futbolunda yeri olan önemli ve kariyerli oyuncuları son kez izledik.
Bunun yanında yakın zamanda adından söz ettirecek yeni ve genç oyuncuları da izleme fırsatı bulduk.
Milli başarı yanında, bu önemli turnuva, aynı zamanda bir vitrin.
Başarı ve devamlılık, piyasa değeri, ekonomik kazanç yanında, dünya futbol kamuoyu önünde prestij.
Dünyanın gözü bu turnuvada.
Finale doğru son virajlar geçiliyor.
Türkiye milli takımı da turnuvada yer aldı, genç bir takım, küçümsenmeyecek bir başarı elde etti.
Tecrübe kazandı, ilerideki turnuvalar için altyapısını güçlendirdi.
Her turnuva başlangıcında, favoriler bellidir.
Hep aynı takımlar, geniş kesimlerce desteklenir, çünkü bu takımlar, her turnuvada, hep aynı seviyede, hep aynı standartta, hep finale oynayan takımlar.
Yani tesadüf eseri oralara gelmiyorlar.
Daha önceki dönemlerde, birçok organizasyonda, o döneme ait başarılar kazanan takımlar da oldu.
Ama dönemlik oldu ve bitti, arkası gelmedi, getirilemedi.
Çünkü o başarı günlük kaldı, dönemlik, geçti gitti.
Türkiye milli futbol takımı gelecek için gerçek anlamda umut vaat ediyor.
Geç kalınmış bir umut.
En önemli mesele, daha profesyonelce düşünmek, hareket etmek, duygularla değil, gerçekçilikle altyapı oluşturmak, profesyonelleşmek, kurumsallaşmak.
Türk insanı duygusaldır, her konuda duyguları ile hareket eder, her olaya, konuya, olması gerekenden çok anlamlar yükler.
Türkiye spor kamuoyu, sporcusu, yöneticisi, spor yorumcusu, gazetecisi, köşe yazarı, bir bütün olarak hep böyledir.
Çok ciddi paralar dönüyor, özellikle futbol dünyasında harcanan paralar, Türk futboluna katkı anlamında bakıldığında, yapılan yatırımların karşılığı alınamıyor.
Başarı tesadüf değildir, ya da genel de tesadüfe yer yoktur, böyle de denilebilir.
Ve bu gerçek sadece futbolla ilgili de değildir.
Her konu, her alan, her iş böyledir.
Bütün zorlukları, imkansızlıkları, olmazları, çalışmak ve tabi ki doğru yolla çaba harcamak sonuca ulaştırabilir.
Önce hedef konmalı, sonra hedefe ulaşacak yol belirlenmeli.
Ülkemizin, insanımızın, gençlerimizin en büyük eksiği hedefsizlik, bir hedefin, amacın olmaması.
Bu büyük bir umutsuzluk ve mutsuzluktur.
Hedef olmazsa, çaba da olmaz, yenilikler için motivasyon, uğraş, mücadele, bunları getireceği mutluluk ve haz da olmaz.
Hedefsiz bir toplum, çalışma, başarı, üstelik tesadüfi değil, bilinçli ve kalıcı başarıdan uzaklaşma.
Bireysel anlamda fark yaratanlar da vardır.
Ve toplum olarak zaman zaman yaşanan bireysel başarılara sarılıyoruz, birlik ve beraberliği hatırlıyoruz.
Bireysel başarılar, sanattan, spora, maalesef ki çok da önemsenmiyor.
Sanatçılar, sporcular kendilerini daha geliştirecek alanları, imkanları, ekonomik gücü bulamıyor.
Kendi çabaları ile kendilerinden, ailelerinden vererek bir noktalara kadar gelebiliyorlar.
İzleyici pozisyonundayız, hem de her defasında, her organizasyonda.
Spora, sanata, insan yetiştirmeye, yetenekleri ve yeteneklileri daha da geliştirmeye ne maddi ne de manevi destek yok denecek kadar azdır.
Bunu sadece devletin katkısı anlamında söylemiyorum.
Yapılacak çalışmalara, antrenmanlara, hangi kurum, kuruluş izin ve katkı verecek, veriyor ya da verebilir.
Elbette sevineceğiz, övüneceğiz, destekleyeceğiz, kim bilir ne cevherler, kabiliyetler, yetenekler var.
İşte bu insanlarımız, çocuk ve gençlerimiz desteklenmeli, teşvik edilmeli.
Gençleri sadece devlette memur olmaya özendiren, teşvik eden bir düzenin içinde bunları yapmak tabi ki kolay değil.
Önemsemez, altyapı oluşturmaz, sahipsiz bırakırsanız, sadece izlemekle yetinirsiniz.
Bireysellikten, bütünlüğe geçilmezse, başarılar kişisel, sahipsiz, günlük ve tesadüfi olur.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.