Sağlık örgütleri neden sessiz?
Geçtiğimiz hafta sonu, kötü haberler üst üste geldi.
Lefkoşa Türk Belediyesi çalışanlarından, arkadaşımız Hasan Tatlıyay’ın ani ölümü, hem şok edici, hem de çok üzücü oldu.
Arkasına kuzenimin çocuğu, teyzemin torunu minik Karan’ı kaybettik, sonsuzluğa uğurladık.
Daha dört yaşına bile gelmemiş, hamilelik sürecinden, son güne, son ana kadar herhangi bir sorun yaşanmamış, ancak yaşam denen sürece tutunamamış, hala daha ne olduğu, neden olduğu ortaya çıkarılamamış, gel gelelim kaybettik, artık neyin, ne anlamı var?
Ülkenin sorunu tabi ki çok, fakat sivil toplum örgütleri, meslek gurupları, sendikalar, sadece siyaset yapmak için ortaya çıkıyorlar.
Maalesef durum budur, kabul edilse de, edilmese de.
Sağlık alanındaki sivil toplum örgütleri, Karan bebek ve benzeri meselelere hep mesafeli durdular.
Kendi özeleştirilerini yaparak, meslektaşlarının bir hatası var mı, yok mu, sorgulamadılar, üzerine gitmediler, yıllar geçmesine rağmen hala bir raporu hazırlayıp, sürece katkı koymadılar.
Bu satırları okuyup, sorumluluk ve duyarlılık gösterecek olan birileri var mı, tabi ki yoktur, olmayacaktır, susmak, üç maymunu oynamak, duymamak, görmemek, konuşmamak, bu ülkenin yaptığı en önemli tavırdır.
“Eğil de gülle geçsin derler” ya, işte o hesap.
İş siyaset yapmaya geldi mi, herkes “doğrucu Davut”.
Önce kendi içini temizlemekle başlayacak her şey.
Kendi içini temizleyerek, eleştiri yaparak, eleştiriyi bir katkı olarak görerek, kendi alanında çürük elmaları temizleyerek.
Bakın, bir aile yandı, kül oldu, bitti, bir daha hayatları eskisi gibi olur mu?
Gözleri, yüzleri, içten güler mi?
Ateş düştüğü yeri yakar, kimse, kimsenin acısını anlayamaz, en kötüsü de, kimsenin sorumlu tutulmadan, hayatına normalmiş gibi devam etmesi.
Bu kadar kolay olmamalı, yaşanan, yaşatılan her ne varsa, iyi veya kötü, adalet için, vicdan için ortaya çıkarılmalı, olan oldu, biten bitti, konu kapandı, bu yaklaşım kabul edilemez.
Söylediğim gibi, en başta sağlıkla ilgili örgütler, bu konunun birinci muhatabıdır, kendi içini, iyi ile kötüyü temizlemelidir.
Her yerde konuşuluyor, çünkü o kadar sık yaşanmaya başladı ki, adeta sıradan bir olay oldu, normalleşti.
Ani ölümler, genç yaşta, üstelik daha önce hiçbir rahatsızlık yaşamamış insanların, hayatlarını normal tempoda sürdürürken aniden hayatını kaybetmesi.
En fazla görülen ise kalp krizi.
Covid dönemine yapılan atıf, aşılara getirilen suçlamalar, bunlar birer efsane mi, var mı bir araştırmamız, bir istatistiki bilgi, ya da üzerinde düşünen, çalışan, bu soruna cevap, çare arayan.
Ölüyor insanlar genç yaşta, yolda yürürken, banyo yaparken, evinde, yatağında dinlenirken, yani merak eden yok mu, gerçekten.
İzlemeye, yenilerinin eklenmesine, soru işaretleri içinde, her gün acı haberler alamaya devam mı edeceğiz.
Dert edinen, bir çalışma yapan, erken teşhis, erken tanı için ülke çapında taramalar yapılmasını planlayan, gerçekten merak ediyorum, yok mu?
Sağlık örgütleri neden sessiz?
Normal şeyler yaşanmıyor, insan hayatı günden güne daha da değersizleşiyor ve bu bile normalleştiriliyor.
Böyle düşünen bir tek ben miyim?
![#mesajınızvar](http://ww2.kibrispostasi.com/assets_v3/img/yazarlar/levent-ozadam-2.jpg)
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.