Kayıplar ve AB ile ilişkimiz

Yayın Tarihi: 31/10/25 07:30
okuma süresi: 4 dak.

“Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk Üyesi Hakkı Müftüzade, Avrupa Parlamentosu Üyesi ve DİSİ Milletvekili Michalis Hadjipantela’nın girişimiyle, “1974 Barış Harekâtı sırasında hayatını kaybeden ve kaybolan Kıbrıslı Rumlar” için Avrupa Parlamentosu binalarından birine anıt yapılması yönündeki önerinin kabul edilmesine tepki gösterdi.

1963–1974 yılları arasında hem Kıbrıslı Türkler, hem de Rumlar kayıplar yaşadı. Hal böyleyken sadece Kıbrıslı Rum kayıpların anıtının yapılacak olması kabul edilemez.

Bu karar, insancıl ve hassas bir konu olan kayıp şahıslar konusunu politize etmektedir.”

Konu bir süredir gündemde ve Kıbrıs sorununa bakış açısını görmek adına önemli bir örnek.

Kayıplar konusu, öyle birkaç cümle veya yazı ile anlatılacak bir konu değil.

Kıbrıs’ın bir yüzü, acının, çaresizliğin, savaşın, din, dil, ırk fark etmeksizin insanın, geride kalanların, hep eksik tarafların.

18 yıldır TV programı yapıyorum.

En çok aklımda kalan ve etkilendiğim programlarımdan biri, Türk ve Rum kayıp yakınları ile ortak yaptığım TV programıdır.

ADA TV de yayınlanan programa, Kıbrıslı Türk kayıp yakını Fuat Nalcıoğlu, Kıbrıslı Rum kayıp yakınları Maria Georgıadou ve Panayıotı Panayıotou konuk olmuş, Metin Aza ise tercümanlık yapmıştı.

Ortaya çıkan ortak düşünce ise şuydu;

“Kayıp şahıslar komitesi siyasallaştı. İnsancıl misyon olmaktan, bir iş olmaya yöneldi. Bu iş uzadıkça onların kazancı da uzayacak. Yapılanlar yanlış ve eksiktir. Bekleyeceğiz demektir. Bunca yıldır bekleyen bizlerin bir otuz yılı daha var mıdır? Dünyada uygulanan yöntemleri kullanmalıyız.

Uluslararası tarafsız kişilerden oluşan bir hakikatlerle yüzleşme komisyonu kurulmalı. Kıbrıs’ta çözümden önce kayıp şahıslar konusunun aydınlanması gerek. Kalıcı bir barışın temelleri böyle atılabilir. Her iki toplumunda vicdanını rahatlatması gerek.”

Evet, siyaset üstü, insancıl bir konu.

Yazının girişinde paylaştığım, AB’nin kayıp Rumlar için anıt yapılması kararı, bu konuyu yeniden hatırlattı, oysa sürekli gündemde olması gereken bir konu.

Kıbrıs’ı ve ırk fark etmeksizin insanların yaşadığı acıları hatırlatıyor, Kıbrıs’ın sadece siyasi bir sorun olmadığını adeta yaşatıyor.

Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rum kayıplar için ortak bir anıt kararı olmalıydı.

Olay nasıl gelişti, neden tek taraflı bir adım atılması kararı alındı, izaha muhtaç.

Konuyu başka bir açıdan daha ele alacak olursak, Kıbrıslı Türklerle AB ilişkilerinin neden istenilen düzeyde olmadığını da irdelemek şart.

Bir kere sürekli istemek, ısrarla oralarda olmak, kendini varlığını göstermek gerek.

Tüm imkânlar kullanılmalı, bu bir politika haline getirilmeli.

Birkaç gün önce Kıbrıs Postasında program konuğum olan Serdar Denktaş’ın bir önerisi var.

Şöyle ki;

“Avrupa parlamentosu seçimleri yapıldığı zaman, biz de eş zamanlı, iki AB parlamentosu temsilcisini seçip, AB’nin kapısına göndermeliyiz. Alınan maaş neyse, aynısı verip, oraya görevlendirmemiz şart. Birçok yurt dışı temsilcimiz var. Ne bütçe veriliyor, ne de yardım yapılıyor. Bunları çoğaltmak yerine, bir tarafa yüklensek daha çok fayda sağlayabiliriz.”

Yazının bütününe gelecek olursam, AB ile ilişkiler önemlidir ve daha ciddi, daha verimli bir noktaya gelinmesi için karşılıklı diyalog ve iletişim başlatılması için geç bile kalınmıştır.

Kayıplar konusu ise bambaşka bir meseledir.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.