Okul gibiydi
Çok basit, çok kolaya indirgenen bir yaklaşım var.
Tüm bunlara rağmen bir o kadar gerçek ve önemli bir yaklaşım, belki yaklaşım demek de yanlış, konu genel olarak üretim.
Ancak, klasik anlamdan öte bir şekilde anlatmak gerek.
Yani "üretmeyen toplum, yok olmaya mahkûmdur" gibi deyimden, slogandan öte bir gerçekle yüzleşiyoruz, yüzleşmeliyiz.
Bu konuya girmek isteme sebebim, kalabalık bir ortamda gelişen sohbetin, üretim odaklı olmasıdır.
Anlatıyor bir arkadaş;
"Babam devlette çalışıyordu. Sonra devletten ayrıldı ve Asil Nadir'in yanında çalışmaya başladı. Vinç operatörüydü. Hafta sonları mesai yapıldı mı döviz üzerinden ve normal mesai ücretinden çok daha fazla ücret alıyordu.
Asil beyin babası, rahmetli İrfan Nadir, portakal üreticisinin ürününü daha dalında, çiçek halindeyken satın alırdı. Narenciye üreticisinin altın dönemleriydi. Fabrika vardı, günde üç vardiya çalışıyordu. Şimdi narenciye dalında kalıyor, bahçeler kurudu. Ağaçlar tükendi, azaldı, pazar da kalmadı."
Ve elbette, üretim denince, toplumsal bir efsanemiz var, sanayi holding.
Üretim bir kelimeden ötedir, kendine güvendir, bağımsızlıktır, güçlü bir devlet ve toplum demektir.
Maliyetler çok yüksek, rekabet koşulları yok, pazar ve satış şartları sınırlı, bu sebeplerle zordur.
Pazar sorununun yanında, kendi iç ihtiyaçlarımızı karşılama noktasına gelmeyi de başaramadık.
Kendi ülkemizde üretilebilecek veya üretilen pek çok malzeme, dışarıdan geliyor.
Sanayi holding ile ilgili olarak yaklaşık on yıl önce, eski çalışanlar arasında bir araştırma yapmış ve bir yazı dizisi hazırlamıştım, şimdi oradan bir bölüm paylaşmak istiyorum;
“Sanayi Holding çok büyük ve çok farklı bir yapıydı. Plastik kasalar yapan fabrikalara, metal boru fabrikasına, Ece un fabrikasına, narenciye paketleme tesisi yapana kadar, fabrikalar vardı. Türkiye den gelen tecrübeli elemanlar çok personel yetiştirdiler. Çok faydalı oldular. Üretim yapmak güzel bir olay. Sanayi Holding bir okul gibiydi.
Rum’dan kaldığı gibi devam etmedik, geliştirdik. Kendimizin tasarladığı soba yaptık, daha ucuz, daha verimli çalışan, kendi imkânlarımızla. İhtiyaca göre üretim yapıyorduk. Bizler her şeyi unutacak kadar işimize bağlıydık. Bu duruma gelmemeliydi. Çok yazık ettiler.
Merkezde çalışan bir kişi, işiyle ilgili hangi bölgede, kaç tane çalışan var, işletme var, ne kadar üretim yapılacak, yılın hemen başında dönem içinde neye, ne kadar ihtiyaç olunacak. Bunlar hepsini bilinirdi. Planlanırdı ve ona göre sistemli tedarik edilirdi. Sanayi Holding bu ihtiyaçlara göre üretim yapardı.
Bugün her şey dışardan geliyor. Çok büyük miktarlarda plastik mutfak eşyası, kablo, plastik kasalar, yatak örtüleri ve bir otelin masadan, şilteye kadar tüm ihtiyaçlarını karşılıyorduk.
Bugün ise, üretim için gerekli şartlar oluşturulmuyor. Sermaye birikimi düşük. Rekabet etme gücü yok. Maliyetler yüksek. Eğer kuzey Kıbrıs’ta yerli üretim yapılacaksa, üreticiyi korumaya yönelik tedbirlerin alınması şart.”
Bunları sadece bir hatırlatma olsun diye yazıyorum.
Bu ülkede neler vardı, neler yapıldı, yine yapılabilir, niyet, planlama ve vizyon, gerekli olan bunlar.

Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.