Artık çok pahalıyız ve ödeyemiyoruz

Yayın Tarihi: 05/08/24 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Her geçen gün ekonomik sıkıntılar artıyor. Market raflarında bugün aldığınız bir ürünü ertesi gün aynı fiyattan bulmak imkânsız hale geliyor. Üstelik ürünlerin fiyatları marketten markete ciddi farklılıklar gösteriyor. Marketler de şaşkın; raflarda gördüğünüz fiyatlar kasada farklı çıkabiliyor. Nakit taşıyamayan vatandaşlar kredi kartlarına yüklenmiş durumda. Kasalarda kredi kartı yetersiz bakiye uyarısıyla karşılaşan çokça insan görüyorum.

Hükümet, Nisan ayında hayat pahalılığı oranını açıkladı. Bu artış belki kötü değildi, ama daha yüksek oranların olduğunu sıkça duyuyoruz.

Bu artışların yapılması artık kaçınılmaz. Kaç işveren yeni asgari ücreti ödeyebilecek, o ayrı bir tartışma konusu. Ancak her geçen gün geçim sıkıntısı çeken vatandaş için bir çözüm bulunması gerekiyor. Bu artışlar aynı zamanda Maliye Bakanlığı için de bir yük. Bakan Özdemir Berova ile yaptığımız bir söyleşide, dikkatli olunmazsa bir sarmala girilebileceği uyarısında bulunmuştu. Maaş artışları yapılıyor; ilk ay maliye zorlanıyor ama sonraki aylarda toplanan vergilerle durum dengeleniyor. Unutmayın, bu artışlar emeklilere kesintisiz olarak veriliyor. Maliye, bu yükün altından kalkamazsa sıkıntı büyür. Hayat pahalılığı emekli ve memur maaşlarına doğrudan yansıyacak; bu durum hem emeklileri hem de memurları bir nebze olsun rahatlatacak ve daha çok para harcanacak. Piyasaya daha fazla para girmesi, daha çok vergi toplanacağı anlamına geliyor, çünkü vatandaş ödeyemeyeceği kredi kartlarıyla alışveriş yapmak zorunda kalıyor. Ay sonu maaşını aldığı gibi kredi kartına yatıran vatandaş sayısı hiç az değil.

Hayatı ucuzlatamayan hükümet, maaş artışı yaparak ve daha fazla para ödeyerek piyasaları dengelemek zorunda. Ancak anlamadığım şey, hükümetin piyasaları nasıl denetleyemediği ve fiyatları olması gereken seviyeye çekemediği. Hepimiz biliyoruz ki tüccarlar yüksek kâr oranlarıyla çalışıyor. Marketler de ellerindeki stok mal üzerinden kâr yapıyor. Aksi takdirde marketler arasında bu kadar derin fiyat uçurumları oluşmazdı.

Örneğin, bir market peyniri 58 liraya satarken, başka bir market 47 liraya satabiliyor. Bu durumda, marketlerin bu fiyatlar üzerinden ne kadar kâr ettiğini hesaplamak bize düşüyor.

İlerleyen süreçte, hem hayat pahalılığı artışlarının yüksek verilmesi hem de asgari ücretin iyi bir rakama ayarlanması gerekiyor. Umarım hükümet bu iki önemli konuda üzerine düşeni yapar ve vatandaş derin bir nefes alır.

Hayat pahalılığı oranları açıklandığında marketlerde fiyatlar hemen değişiyor. Her hayat pahalılığı artışında aynı manzarayla karşılaşıyoruz. Bu noktada, marketlerin ve tüccarların denetlenmesi ve fahiş fiyatların kontrol altına alınması gerekiyor. Ekonomi ve Enerji Bakanlığı bünyesinde kaç denetleyici olduğunu bilmiyoruz ama sayılarının az olduğunu söylemek lazım.

Dört ayda bir hayat pahalılığı artışları belki memurlara ve emeklilere hoş geliyor, ama bunun çözüm olmadığını hepimiz biliyoruz. Yapılması gereken, hayatın ucuzlatılmasıdır. Hükümet, ette denedi ama başarılı olamadı; gıda ürünlerinde bu konuda başarılı olabilirler.

Temel tüketim maddelerine narh koyarak vatandaşın temel tüketim ihtiyaçlarını karşılayabiliriz. Böyle olduğunda hem hayat pahalılığı düşük çıkar ve kamu maliyesi bundan etkilenmez, hem de vatandaşın aldığı maaş kendisine yeter. Asgari ücret az zamlanır ve işverenler de ödeme sorunu yaşamaz. Aslında mesele bu kadar basittir.

Bu yapılmadığı sürece, her ayın beşinde hayat pahalılığı oranını bekleyeceğiz, her dört ayda bir asgari ücret belirleme tartışmaları yapacağız ve bu döngü böyle devam edecek.

Günün Sözü

“Birinin gerçek yüzünü görmek istiyorsan, Kendisine hiçbir iyiliği dokunmayan birisine nasıl davrandığına bak.”

Paulo Coelho


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları