Katledilen Narin’in köyünü, çok önceden tanıyoruz!

Yayın Tarihi: 12/09/24 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Acımasızca ve psikopatça katledilen Narin’in doğduğu ve kısacık yaşamının son bulduğu köyün bir özelliği var aslında.

Bu köyde, masum camilerin metrelerce altında, Hizbullah Terör Örgütü’nün “mahkeme” dediği hücrelerde yıllarca insanlara, işkenceler yapılarak katledildiler. Bir dönem Hizbullah’ın bir yılan gibi çöreklendiği Türkiye’de, Narin ve Narin’in masumiyetinde bir çok çocuğa benzer cehennemler yaşatıldı. Bunun sebebi de, sadece dindarlar gösterildi. 

Dindarların neredeyse tamamı, insanlık dışı Hizbullah’la ve Hizbullah İslâm’la eş tutuldu. Oysa onlar İslâm ve Müslümanlık’la hiç bir yakınlığı  olmayan sapkın bir terör örgütüydü.

Bu ve benzeri örgütler hala faaliyetlerini sürdürüyorlar. Ve batının “kökten dinci” ifadesi ağzımıza yapıştıkça, dinimizi; bu sapıkların yaptıkları üzerinden anlamlandırmaya ve böyle zannetmeye devam edeceğiz. Oysa Hizbullah gibi, IŞİD gibi çeteler “dinsiz, imansız terör örgütleridirler”. 

Dindar ya da kökten dinci falan değildirler.

*

Bu yanılmalar hala bugün devam ederken, korkunç bir diskriminasyon da yapılıyor. Örneğin zır cahil  ve muhtemelen psikolojik vaka olan bir kadın Atatürk büstüne saldırdı diye, meydanın ortasında tokat yiyor. Ve insanlar sosyal medyada tokat atanı kahraman ilan ediyor. Herkes domino taşının sonuncusunun peşinde. 

Oysa olayda bakılacak olan şey, vatandaşların kendi inisiyatifleri ile yargı ve ceza veremeyecekleridir.

Bugün kısa etek giydi diye memleketimizin bir evladına tokat atmak da kabul edilemez bir suçtur, kendi gibi düşünmeyen bir kadına tokat atmak da suçtur. 

Memleketin, adalet ve hukukundan şikayet edebiliriz ama adalet ve hukuku bireysel olarak biz yerine getirmeye çalışırsak, ülkeyi kaosa sürükleriz. Oysa Atatürk’e duyulan sevgi kimsenin malı değildir. Hatta Yüce Atatürk ülkesini asla bu şekilde ayırmayan bir liderlik yapmıştır. Hiç kimsenin de elinde “Atatürk şöyle sevilmeli” diye bir kılavuz yok ve bunu ölçecek bir cetvel de bulunmuyor, bulunamaz. Ama bu cetvele sahip olduğunu sananlar var. 

*

Doğanın kanunudur. Uçlar aynı noktada birleşirler. 

Bugün gerçek İslâm’ı, hoşgörü ve alçakgönüllülüğün kabesi olan dinimizi, zır cahillikle yaşayanlar, din tüccarlığı yapanlar, toplumu aydınlıktan karanlığa sürükleyenler ne ise, Atatürk’ü kendi malları zannedip Ulu Önder üzerinden Atatürk tacirliği yapanlar aynı kafa, aynı zihniyet ve aynı bakış açısıdır. 

Bir ülkede inanmanın ve sevmenin kurallarını kişiler belirlemez. Kim ne kadar dindar, kim ne kadar Atatürkçü sorusunu soranlar ve sorduranlar ülkeye fayda değil zarar verirler. 

*

Şimdi daha fazla hoşgörü, daha fazla empati ve daha fazla ortak hayaller kurma zamanıdır. 

Ayrışmaların her türlüsü, sebebi ne olursa olsun; zararlıdır, toplumu böler, parçalar.

Dinini özgürce yaşayan ve kalbinde Atatürk sevgisi dolu olan bireylerin olması mümkündür. Aynı şekilde Atatürk’ün anısını yaşatmak için meşale tutup, namazında niyazında olmak da mümkündür. 

Her zır cahil Müslüman görünümlü yüzünden, dindarların ve İslâm’ın hedef alınması ve tüm dindarların Atatürk düşmanı gösterilmeye çalışılması da cahilliğin sonucudur, kasıt içerir. Bunu tersini yapmak da aynı şeydir. Dindarsan Atatürk’e karşı olacaksın diyen zihniyet de sakattır.

*

Namazımı da kılarım, Atatürk’ü de çok severim. Kabe’ye de göz yaşı dökerim, Anıt Kabir’e de gider gözyaşı dökerim. 

Hukukun üstünlüğüne tüm kalbimle inanırken, içinden geçtiğimiz dönemde yaşanan kimi adaletsizlik yüzünden hukuktan vazgeçip  cezayı kendim vermeye çalışmam.

Hayalim, dindarların; akıl ve medeniyetle inançlarını yaşadığı, yobazlık ve cahillikten arınmış bir İslâm inancının yaşandığı, Atatürk’ün manevi huzurunda Yüce Önder’e saygıda kusur etmeden, bize neler armağan ettiğinin farkında olarak, açtığı yollardan ilerleyerek, her iki kavramın birbirine karşıt olmadığının anlaşıldığı bir gelecektir. 

Kendi kendimize düşmek için, ayrışmak için neden ararcasına yaşayan bir toplum, parçalanmaya mahkumdur. 

Allah korusun.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları