“Bu kadar hekime ihtiyaç var mı?”

Yayın Tarihi: 01/04/24 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Ülkem adına üzülüyorum.

Gerçek sorunlar dururken, gün ve gün büyürken, suni gündemlerle zaman ve enerji harcanıyor.

Kimseye faydası olmayan, sırf siyasi pozisyon alma, popülizme ayak uydurma adına atılan adımlar.

Doğrunun, yanlışa, yanlışın doğruya karıştığı, birbirine girdiği bir ortam.

Kiminin işine gelince “polis görevini yapıyor, ya da yargı son kalemiz” işine gelmeyince yargıyı ve kararlarını etkileme çabaları.

Bırakalım da herkes görevini yapsın, sonrasında konuşacak, yazacak çok şey olur, emin olun.

Ülkenin gerçek gündemi, bugün tartışılanlar değil.

Ülkenin gerçek sorunlarından ve en önemlilerinden biri sağlık ve bugün yazımın konusu.

Kıbrıs Türk Hekimler sendikası (Tıp-iş) Başkanı Dr. Özlem Gürkut ile Kıbrıs Postasında çok güzel bir program yaptık.

Onlarca yazı yazılabilecek bir program oldu.

Tıp-iş başkanı Özlem Gürkut’un açıklamalarının bir kısmını paylaşıyorum;

“Yıllardır aynı sorunları anlatıyor, aynı konuları paylaşıyoruz. Sağlık çalışanları çok yoğun bir iş yükü ve stresle çalışıyor. Mesleğimiz zor, mesleki zorluklar dışında problemlerle de başa çıkmaya çalışıyoruz.

Ciddi bir yoksullaşma var. Nüfusumuz kontrolsüz artıyor. Dünya ilaca ulaşmakta zorlanırken, biz kat ve kat fazlasını yaşıyoruz. Bazı sağlık hizmetlerini aylar sonraya erteliyoruz. Bazı alanlarda doktorumuz yok. Bir branşta sadece bir doktorumuz var. Üç yüz altmış beş gün, tek bir hekim hasta bakacak.

Sağlık planlanmalı, organize edilmeli. Pandemi gösterdi ki gün gelir kendi imkânlarınızla baş başa kalırsınız. Bu sebeple öyle bir sistem oluşturmalı ki kendi kendimiz yetelim. Böyle bir sistem kurmak için çalışmalıyız.

Eksik branşlarımız da hekim yetiştirmeye karar versek, her şey yolunda gitse bile toplamda on beş yıl gerekiyor. İhtiyaçlar hesaplanmalı ve planlama yapılabilmeli. Biz on beş yıl sonra nüfusumuzun ne olacağını ön görebiliyor muyuz? Bu şartlarda mümkün değil.

Sağlık merkezlerinde otomasyon sistemi yok. Özeldeki sağlık merkezlerinin de dâhil olacağı bir sistem olmalı. Kamu sağlık kurumlarında bugün için sadece kişinin yaptığı tahliller görülebiliyor. Özele gitseniz, kamuda yaptığınız tüm işlemleri tekrardan yapacaksınız. Bu, ülkenin imkânlarının israf edilmesi demektir.

Sahte reçete diye anılan olay en erken zamanda aydınlatılmalıdır. Hepimizi, tüm ülkeyi üzen bir olaydır. Suçlu ile suçsuzun adil bir şekilde ayrılmasını istiyoruz. Yeni güvenli şeffaf bir sistemin, bir an önce hayata geçirilmesi tek beklentimiz. Sadece özel doktorlar değil, kamu doktorları da bu siste dâhil edilmelidir. Biz bunu yeni yapılan çalışma için de önerdik. Sadece hekim ve eczacının değil sigorta tarafının da bu sorumluluğun için de olması gerek.

Ülkemizde açılan tıp fakülteleri için en baştan yanlış yapıldı. Öğrencilere, belli sınıflara gelince, uygulamalı eğitim verilir. Çeşitli ve çok sayıda hasta görmeleri, tecrübe kazanılmaları için.

KKTC de sekiz tıp fakültesi, dokuz diş fakültesi var. Bu fakültelerin çoğunun hastanesi yok. Yani hasta yok, nasıl uygulamalı eğitim verilecek, tecrübe kazandırılacak. Şuanda ülkemizde sekiz yüz otuz tane aktif hekimlik yapan tıp doktorumuz var. Dört yüz otuz altı tane de aktif diş hekimliği yapan diş doktorumuz var. Önümüzde ki beş ile altı yıl içinde, tıp ve diş fakültelerinden KKTC uyruklu, dört yüz otuz dokuz tıp doktoru, mevcut diş hekim sayımızdan da bir elli altmış tane daha fazla diş hekimimiz mezun olacak. Beş yıl sonra her iki diş hekiminden biri KKTC’den mezun hekimler olacak. Bunun tehdidi insan hayatınadır.

Usulsüz diplomaları tartışırken, ya okula gidenler, yeterli kaliteli eğitim almayanlar, onlar da sahte değil mi? Maketlerle eğitim yapılıyor. Hangi kontenjanlarla belirleniyor, planlanıyor. Gerçekten bu kadar hekime ihtiyaç var mı?”


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları