İlk görüşme ve yöntem tartışması
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, propaganda stratejileri üzerinde sıkça vurguladığım bir nokta vardı.
Kıbrıs sorunu genelinde söylenenler, Rum siyaseti, yönetimi ve halkı üzerinde nasıl bir etki yaratıyor ve nasıl bir karşılık buluyor?
Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın ön şart olarak nitelenen söylemeleri neyi amaçlıyor, hatta bunları birkaç kez yazmış “Hristodulidis hazır mı ?” diye sormuştum, önce Cumhurbaşkanı Erhürman’ın söylemlerini bir hatırlayalım;
“Bu dönemde biz daha önce hiç yapılmamış bir şeyi söyledik. Önce Birleşmiş Milletler ‘in kendi sözlerine sahip çıkacağını beyan etmesini istiyoruz.
Ve dört unsur var;
Siyasi eşitliğin kabul edilmesi, takvimlendirme, sonuç odaklı bir müzakere masası kurulması ve masadan kaçılırsa uluslararası toplumun tavrının baştan taahhüt edilmesi.”
Gayet açık ve net, ancak bunlar BM ve Rum liderliği tarafından kabul edilecek mi, edilmezse ne olacak?”
Cumhurbaşkanı Erhürman ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın buluşmasında yine bu konular öne çıktı, Cumhurbaşkanı Erhürman aynı hatırlatmayı Ankara da yaptı ve dedi ki;
“Müzakere olsun diye değil, çözüm olsun diye müzakere edeceğiz. Statükoya bir daha dönülmeyecek bir modelin daha müzakerelerin en başından garanti edilmesi gerekiyor.
Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesini hiç kimse, siyasi eşitliğin pazarlık ya da al, ver konusu yapıldığı, zaman sınırlamasından yoksun, on yıllardır üzerinde defalarca yakınlaşma sağlanan konuların yeniden tartışmaya açıldığı, sonuç odaklı olmayan ve Kıbrıs Rum liderliğinin bir kez daha son dakikada masayı devirmesi halinde statükoya geri dönülmeyeceğinin baştan güvence altına alınmadığı bir yöntemle masaya oturmaya yönelik bir irade olarak algılamamalıdır.”
Kısacası seçim sürecinde ne söylendiyse, sonrasında da söylenen o.
Yarın, Erhürman, Hristodulidis arasındaki ilk görüşme gerçekleşiyor.
İletişim, diyalog olması gereken ve sonuç ise arzu edilendir.
Defalarca söylediğim gibi bu arzu, istek tek taraflı veya göstermelik olmaz, olmamalı.
Tek taraflı ve zamana yayılan bir süreç sadece aynı yerde dolaşmaktır ve sonuç almaya uzaktır.
Bizim böyle bir zaman ve enerjimiz var mı, sanırım bu yazıyı okuyan pek çok insan ne demek istediğimi anlamış ve sonuçsuz uzayıp giden zamanın bize zarar verdiğinde hem fikir olmuştur.
Rum yönetimi başkanı Nikos Hristodulidis “müzakerelerin, yeni Kıbrıs Türk liderliğiyle şartsız ve koşulsuz, 2017 yazında kalınan noktadan yeniden başlaması ve kesin çözüm bulunmasıyla sonlanması” açıklamasını yaptı.
Yani, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği önceden kabul edilemez. Takvimli bir müzakere süreci olamaz. Bugüne kadar sağlanan yakınlaşmalar teyit edilemez. Rum liderliği olarak yine masadan kaçarsak, Kıbrıs Türk tarafı mevcut statükoya mahkûm olacak, belirsizliğe devam edecek, bunların anlattığı anlam bu.
Herhangi bir görüşme olmadan önce iki taraflı bu açıklamalar, en baştan pozisyon alma mı, göreceğiz.
Bu konuların kabulünde ve kabul edilmemesinde iki taraflı ısrar olursa o zaman ne olacak?
Bu ortam yeni işbirlikleri ve bütünlükten uzaklaşılan yeni süreçleri gündeme getiriri mi?
Zaman neler getirecek, bekleyelim.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.