Mücahitler ve vefa
Rahmetli babam bazen anlatırdı, ne şartlarda okula gittiğini, okuldan sonra, sınırda nöbet tuttuğunu.
Hatta annem bile zaman zaman anlatır, güneyden, Baf’tan, Tera ve Magunda köyünden, nasıl kaçtıklarını ve kuzeye gelip, nasıl yeni bir yaşam kurduklarını.
Birkaç cümle ile anlatılan, yılların acısı, korkusu ve gerçek yaşanmışlıklardır.
Geçtiğimiz hafta, Pervin ablamızı kaybettik, Pervin Demirci, kız kardeşimin kayınvalidesi, Veli eniştemin annesi.
Bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum, tüm ailenin başı sağ olsun, çok güzel günlerimiz, anılarımız oldu.
Şimdi eşi İbrahim amca ile yan yana yatıyorlar, mekânları cennet olsun.
İbrahim Demirci, Akıncılar bölgesinde tanındığı ismi ile sinemacı İbrahim.
Kıbrıs’ın karışık olduğu dönemlerde, deyim yerinde ise kelle koltukta yaşamış insanlar, birbirlerine sırtlarını vermiş, yastıklarının altında silahla uyumuş, eşlerine kendilerini koruması için silah kullanmayı öğretmek zorunda kalmış insanlar.
Eğitim almış, ülke ve insanını korumak için çalışmış, ömür boyu sır saklamak için hala daha geçerli olan büyük yeminler etmiş insanlar.
Bugün, bu topraklarda, içinde bulunduğumuz bu şartlarda yaşamayı borçlu olduğumuz insanlar.
Ve klasik bir söylem “vefa, sadece bir semt adı değildir.”
Ancak ne yazık ki öyle, bugün bu devlet, KKTC, bu insanların inançlı mücadelesi ile kuruldu, Kıbrıslı Türkler bu vefakâr, cesur, inançlı insanların direnmesi ile Kıbrıs adasında var oldu.
Bu insanlar tarih, hafıza, inanç ve mücadelenin günümüze kadar gelmiş temsilcileridir.
Yollarına kırmızı halı serilmeli, tüm imkânlar onlar için seferber edilmeli.
Mücahitler demek kolay, peki, ya değerlerini bilmek?
Kıbrıs Türk köylerini korudular, köylüyü eğittiler, solinalardan silah yaptılar, Türkiye’den mühimmat, destek getirdiler, derin sularda kayboldular, savunma hattı oluşturdular, var olmak için direndiler, moral verdiler.
O dönemi, o günleri yaşayan, şahit olan ama günümüzde unutulan mücahitler ve aile yakınları var.
Bu devlet onlara, ne sağlık, ne barınma, ne ulaşım da yeterli maddi desteği vermiyor, konuştum, şaşırdım, üzüldüm.
Adam silah yapmış, o yoklukta bomba icat etmiş, istihbarat ağı kurmuş, bugün devlet, ilkokul mezunu diye asgari ücretin altında maaş veriyor, hastaneye gidemiyor, işinden ayrılan çocuk, anne babasına bakıyor.
Dedim ya el üstünde tutulması, yollarına kırmızı halı serilmesi gereken, devletin tüm hizmetlerinde öncelikli sayılması gereken insanlar.
Maddi, manevi, sağlık, ulaşım gibi konularda destek öncelikli konulardır.
Her türlü vergiden indirim ve muafiyet, ulaşımdan ücretsiz faydalanma.
Bunlar aklıma gelenler, belki de uygulananlar vardır, bilemiyorum.
Amacım çok tartışılan bu konuya dikkat çekmek.
Belki de en önemlisi, hatırlanmak, hatıralarından, bildiklerinden faydalanmak.
Bir toplum, geçmişi, tarihi yaşatıldıkça var olur, vefası, aidiyeti, ülkesine, insanına inancı ile manevi bağları güçlenir, geçmişin tecrübesi ışık olur, geleceği daha sağlam, daha bilinçli kurar.
Gerçekten hatırlamak, sadece belli günlerde ve sadece belli amaçlarla değil, kıymet, değer vererek, bugünleri sağlayan insanlara minnet duyarak ve bunu sözle değil yapılanlarla göstermek.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.