Ne yaptık bu ülke için?
KKTC’nin kuruluşunun 42. yılı.
42. Yılda istenilen noktaya geldi mi, hem KKTC, hem de Kıbrıslı Türkler?
Kıbrıs Türk Federe Devletinden vaz geçmenin getirisi, götürüsü ne oldu, sağlıklı şekilde tartışıldı mı?
Bakınız, sloganlardan, sözlerden, uluslararası yansımalardan bahsetmiyorum, gerçek anlamda bu devletin çatısı hepimizi korudu mu?
Ya da Kıbrıslı Türklerin yıllar yılı verdiği mücadele, istenilen nokta bu mu?
Bunu sırf eleştiri veya klasik bir KKTC yazısı için yazmıyor ve sormuyorum.
Devlet kurmak kolay değil, ama bugün KKTC çok kolay kurulmuş gibi bir yapı var.
KKTC’nin kuruluşuna giden süreç, yalnızca siyasi değil, tarihi, Kıbrıs’ın iki halkından biri olmanın, kimlik arayışının, güvenlik ve uluslararası alanda yer almanın mücadelesidir.
Sonuçlar elbette tartışmalıdır.
Kıbrıs Cumhuriyeti, diplomatik müdahaleler ve girişimler sonucu 1960 yılında kurulmuştu.
1963’te başlayan toplumlar arası çatışmalar, devletin varlığını sorgulamaya ve Kıbrıslı Türklerin güvenliğini tehdit etmeye başlamıştı.
Elbette bunlar tarihin içinde kalmış, bilinmeyen pek çok detayı olan meseleler.
15 Temmuz 1974 tarihine gelince, Yunanistan’daki askerî cunta destekli darbe sonucu Makarios devrilmiş, adada Enosis amacıyla yönetim ele geçirilmişti.
Türkiye, garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtını başlatmıştı.
Bu harekât sonucunda adanın kuzeyinde Türkler, güneyinde ise Rumlar yaşamaya başlamış ve adada iki bölge oluşmuştur.
Kıbrıslı Türkler 1975 yılında kurulan Kıbrıs Türk Federe Devleti ile kendi kendini yönetmeye başlamış, bunun devamında ise 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmişti.
KKTC, Türkiye tarafından tanınmış, Birleşmiş Milletler ve uluslararası alanda ise “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü ihlal eden bir hareket” olarak değerlendirilmişti.
Bu durum halen böyle.
Pek çok olumsuzluğa rağmen, KKTC, kurumları, Anayasası, ekonomik, kültürel faaliyetleri ile hukukumuzun, düzenimizin adıdır.
Söylediğim gibi uluslararası alan tartışmalıdır.
Bunlar tabi ki bilinen, sorgulanan konular.
Ama bir devlet düzenimiz vardır ve adı da KKTC’dir.
Her zaman sorulan soru, çok daha iyi olamaz mıydı?
Tabi ki olabilirdi, olmalıydı.
Peki, ama nasıl?
Bu devleti en başta kendimiz için daha iyi noktalara getirmenin çabasını verdik mi?
Israrla vurguluyorum, uluslararası sorunlardan bahsetmiyorum, demokrasi olarak, ekonomi, eğitim, sağlık, fırsat eşitliği, adil bir düzen yaratmaktan bahsediyorum.
Hep beraber başaramadık.
Bu sadece bir döneme, bir iktidara mal edilecek bir eleştiri değil.
Devlet başka, devletin kötü yönetilmesi başka.
Hukuku, çocukları, yaşlıları, toprağı, sokakları, binaları, ortak değerlerimizi korumak herkesin, hepimizin görevi.
Bir doktor, insanına sahip çıkarak, bir öğretmen, bu ülkenin evlatlarını koruyarak, eğiterek, kendi çocuğu gibi sahiplenerek, bir müteahhit yapacağı binanın en güvenlisini yaparak, bir şirket, ülkesine vergi kazandırarak, hem üreterek, hem de bu ülkenin daha da gelişmesi için yapılacak her şeyi severek yaparak, sahip çıkmak budur.
Ve tüm bunlardan siyaseti, siyasi erki, yöneticileri ayırmıyorum.
Ama unutmayın, bu insanlar bizim içimizden çıkıyor ve beklentilere göre bu ülkeyi yönetiyor.
Devletin her kuruşunu, her insanını, her kaynağını, “kendimin olsa nasıl yapardım” sorusunu sürekli, kendi kendine sorarak adım atarak iyi yönetici olunur.
KKTC çok daha iyi noktalarda olabilirdi, olmalıydı.
Mücadele bitmedi, mücadele sürüyor, eksik olan çalışmak.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.