Hristodulidis gerçekten hazır mı?

Yayın Tarihi: 05/11/25 07:30
okuma süresi: 4 dak.

Cumhurbaşkanlığı seçimi biteli, bugün itibarı ile 16 gün oldu.

Yeni bir düzen, çalışma sistemi, görevlendirmeler, mutlaka ki bir zaman aldı, daha da alacaktır.

Bunun yanında devletin devamlılığı esası ile günlük rutin işler, yapılması gerekenler var.

Uluslararası ziyaretçiler, etkinlikler ve tabi ki ana konu, Kıbrıs sorunu.

Buradan devam etmeden önce şunu da sormak gerek.

Seçim sonucu analiz edildi mi, yoksa seçim bitti, her ne varsa geride mi kaldı?

Bu soru sadece iktidara ait değil, seçimi kazanan muhalif kanat, seçim sonucunu değerlendirirken, kendine ne kadar pay çıkardı?

Halk geneli ve seçmen özelinde bu sonucu çıkaran etkenlerin ne olduğunu irdeledi mi?

Bu beklentilerin karşılanması ve bir sonraki seçimde nasıl bir strateji izleneceği ile ilgili çalışmalara başladı mı?

Evet, seçmen bir mesaj ve sorumluluk verdi.

Üstelik sadece iktidar kanadına değil, muhalif kanada da bu sorumluluğu yükledi.

Seçim bitti, üzerinden iki hafta geçti.

Ana konu Kıbrıs sorunu, bir önceki dönemde, herhangi bir ilerleme, hatta bir görüşme dahi olmamasının tek sorumlusu, Türk tarafı değil.

Ancak Türk tarafının tutumu bu sorumluluğun görülmesini engelledi.

Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın söyledikleri net aslında;

“Bu dönemde biz daha önce hiç yapılmamış bir şeyi söyledik. Önce Birleşmiş Milletler ‘in kendi sözlerine sahip çıkacağını beyan etmesini istiyoruz. Ve dört unsur var;

Siyasi eşitliğin kabul edilmesi, takvimlendirme, sonuç odaklı bir müzakere masası kurulması ve masadan kaçılırsa uluslararası toplumun tavrının baştan taahhüt edilmesi.”

Gayet açık ve net, ancak bunlar BM ve Rum liderliği tarafından kabul edilecek mi, edilmezse ne olacak, ya da Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi bölgemizde kurgulanan yeni emperyalist bir oyun var ve Kıbrıs adası da menüye eklenmek mi isteniyor?

Bilinmiyor, her dönem benzer şeyler iddia ediliyor.

Çalışma düzeni oturduktan sonra, ilk iş elbette Kıbrıs sorunu ile ilgili harekete geçmek olacaktır.

Altını çizmek gerek, bu hareket tek taraflı olmaz, olamaz.

Peki, ne diyor Rum lider Nikos Hristodulidis?

“Amacımız, ülkenin yeniden birleşmesi ve Kıbrıs’ın tamamen özgürleşmesi. Birleşmiş Milletler çerçevesinde ve Avrupa Birliği ilkeleri ve değerleri doğrultusunda müzakere etmeye hazırız.

Defalarca, Erhürman’la iletişim kurmaya çalıştım. İletişim girişimlerim başarısız oldu.”

Aslında iletişim sağlandı, fakat bu iletişiminden anlatılmak istenen, Kıbrıs sorununa çözüm bulma müzakerelerine başlamaksa, bunun iki hafta da olmasını bekleyen yoktur herhalde.

Üstelik hiç bunları konuşmamışçasına Kıbrıslı Türkleri yok sayarak, tek taraflı adımları atmaya devam ederek.

Cumhurbaşkanı Erhürman’ın dile getirdiği, yazının içinde paylaştığım unsurlar kabul edilmezse, yani sırf müzakere için toplanılacaksa, bir anlamı yok.

Amaç, hedefe, sonuca ulaşmak, sonuç odaklı bir sürece girmek.

Böyle bir sürece, BM, AB, Hristodulidis hazır mı, esas mesele bu?

Mülkiyet sorunu, daha da bir çıkmaza sokuldu, 1974 öncesi Rum mülk sahiplerinin hakkı konuşulurken, Kıbrıslı Türklerin, karma evliliklerle mağdur olan çocukların bu hakları, adanın askeri üs haline getirilmesi, tek taraflı yapılan anlaşmalar, konuşulmuyor bile.

Önce samimiyet, sonra güven ve ortak zemin arayışı.

En önemlisi de sonuca odaklı radikal adımlar.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.