Yankılar ve manipülasyon devam ediyor
Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ve Nikos Hristodulidis geçtiğimiz hafta Perşembe günü bir araya geldi.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in katılımıyla gerçekleşen üçlü görüşme, ara bölgedeki BM iyi niyet ofisinde gerçekleşti.
Görüşmenin yankıları devam ediyor, türlü iddia ve haber yayınlanıyor, bunun bütüne hiçbir katkısı yok.
Esas konu elbette “amaç” taraflar ne bekliyor, ne istiyor?
Taraflar derken geniş düşünüyor ve geniş bir kapsamla, toplumlar, halklar ne bekliyor noktasına geliyorum.
Siyasi liderlerden farklı düşünen kesimler mutlaka vardır, önemli olan beklenti anlamında bütünlüğe en yakın sonucu bulmak.
Bugüne kadar görüşülmeyen, konuşulmayan konu kalmadı.
Sorun da belli, çözüm de belli, anlaşılmayan konular da belli.
Diyalog, iletişim, ilişki olmalıdır, her zaman olumludur.
Bunu bir tarafa koyalım.
Ancak dönüp dolaşıp aynı tekrarları yaşamak, Kıbrıs’ı yordu.
Her görüşme sonunda “yapıcı ve olumlu bir havada geçti” yerine en başta günlük yaşama yansıyan olumlu ve ezber bozucu icraatlar görmek gerekiyor.
Ve gerçekten sorunu çözmeye yönelik istek ve amaç varsa, süre sınırlaması ve masadan kaçan tarafın sorumluluğunu alacağı, Kıbrıslı Türklerin statükoya dönmeyeceği, izolasyonların son bulacağının teyit edilmesi gerek, yoksa yıllarca aynı tekrarlar devam edecek.
Her iki halk için de belirsizlik bitmeli.
Hellim konusu, Haspolat da yapılması planlanan yatırım, başka geçiş noktalarının açılması ve mevcutların daha kullanışlı hale getirilmesi konularında anlaşılmış olması da önemlidir, ama pratiğe yansıması daha da önemlidir.
Öncekiler gibi söylem ve kâğıt üzerinde kalırsa, zamana da, enerjiye de yazık.
Yaklaşık üç buçuk saat süren görüşme, müzakerelerin yeniden başlaması için ortak zemini bulma çabalarında önemli bir adım, bu kesin.
Ortak yaklaşım ve noktalar olduğu gibi ayrılık bulunan yaklaşım ve noktalar da var.
Nihai hedef Kıbrıs sorununun çözümü, bu ortak nokta.
KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimine damga vuran, seçimden sonra ise masaya konan ve müzakerelerin başlaması için çerçeve olarak tanımlanan, metodoloji yani yeni yöntem meselesi ise, en önemli ayrılık noktası.
Türk tarafının durduğu yer bu iken, Rum tarafı müzakerelerin Crans-Montana’dan kalınan yerden devam etmesi gerektiğini savunuyor.
Ayrılığın temeli bu, bu nasıl aşılacak, bununla ilgili gelişmeleri değerlendirmek için beklememiz gerekecek.
Bu arada, en başta günlük hayatı kolaylaştıracak ve güven artırıcı rolü olacak adımların süreci yönlendirmesindeki rolünü de göreceğiz.
Bu bir yerlerden başlayarak, bütüne götürebilir, bu bütünün adını şimdiden koymak çok zor.
Hristodulidis görüşme sonrasında ki açıklamasında, BM kararları bağlamındaki siyasi eşitliğe atıf yaparak;
“BM’nin açıklamasında yer alan ifadenin özellikle önemli olduğunu ve bunun 2020 yılının ekim ayından bu yana ilk kez bir BM açıklamasında yer aldığını” söyledi.
BM parametrelerine işaret etti, bunu bir tarafa alırken, AB’yi de Kıbrıs sorununa taraf yapmaktan geri durmuyor.
Kıbrıs sorununu ve tarafları genişletmeye çalışıyor.
NATO’dan bahsediyor, muhatabının Türkiye olduğunu dile getiriyor ve tarafları genişleterek, konuyu Türkiye’yi sıkıştırma üzerinden görüyor.
Süreç devam ederken, yeni bir başlangıç veya deneme arayışları varken, hayat da devam ediyor.
Zamana oynamak, sonuçtan daha çok, masada görünmeyi tercih etmek, amacı, araca dönüştürür.
Bunu herkesin görmesi gerek.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.