Kısır döngü

Yayın Tarihi: 12/12/25 07:30
okuma süresi: 4 dak.

Son günlerde yaşananların şakası yok, magazin veya sosyal medya eğlencesi de değil.

Ciddi bir olaylar bütünü, yıkılan evler, yollar, işyerleri, evsiz kalan insanlar var.

Sonuç olarak teselli bekleyen, zarar ziyan için yardım arayan, çare uman, bir yardım eli bekleyen insanlar var.

Bizim insanlarımız, bölge ayırmaksızın, her nerede olursa olsun, insan ve doğa için üzülüyoruz, üzülmeliyiz.

Yine de daha fazla zarar olmamasına sevinirken, bir daha yaşanmaması için ne yapılabilir, ona daha fazla eğilmeliyiz.

Geçti, gitti, bitti derken, "bir sonrakini beklemeden ne yapılabilir, nasıl önlem alınabilir?" sorusunu sıklıkla hatırlayıp, cevabının bir an önce bulunması için bir seferberlik başlatılması gerek, onca çaba ancak bununla bir anlam kazanır.

Bugün için kimler ne durumda, bireysel ve toplumsal olarak elimizden ne gelir, nasıl yardım edebiliriz sorusunu da kendi kendimize sürekli sormamız gerekiyor.

Çünkü sonrası daha zor, daha külfetli, hayatın normal akışını, hem ekonomik, hem sosyal, hem de güven anlamında zarara uğratır.

Önemli olan olduktan sonra değil, olmadan önce, hatta en baştan önlem almak, son noktaya gelmeden önlemek.

Bilinç, sürekli, hazır olmak, her an olabilir hazırlığıyla, teyakkuzda olmak.

Ne kadar üzücüdür ki, bir kısır döngü ile belli zaman aralıklarıyla, aynı çaresizlikleri, aynı tartışma yoğunluğu ile tekrar tekrar yaşıyoruz.

Yıllar önce, benzer konular, benzer sonuçlar.

Buna anlam vermek, anlamak gerçekten zor.

Hastalar, yaşlılar, çocuklar, engelliler düşük gelirli insanlar, her türlü olumsuzluktan daha çok etkilenir, bu sebeple her olumsuzluk sonrası daha da zordur diyorum.

Elbette müdahaleler önemlidir, her türlü çaba değerlidir.

Bir yardımdır, moraldir, yalnız olunmadığını göstermektir.

Ancak, bir kez daha altını çizmeliyim ki hazırlık, önleme, iyileştirme ve yeniden ayağa kaldırma daha da önemlidir.

İlgili kurumlarının, ortak planlaması ve koordinasyonu, daha doğru, daha hızlı ve daha verimli müdahaleyi getirir.

Gördüğüm bir eksiklik daha, evet, yılların hataları yazmakla, saymakla bitmez, fakat toplumsal dayanışanın daha da güçlü olması gerekiyor.

Merkezileşme, şehirleşme, daha planlı, altyapı anlamında daha güçlü, daha ciddi ve bilimsel yapılmalı.

Kuraklık tehlikesi yaşarken, susuzlukla sınanırken, bu kadar yağış ve yağmur suyunun boşa gitmesi, bu kaynağı tutacak bir yerde toplayacak güçlü bir yapının olmaması, olanların da bakımsızlıktan işlevsiz kalması, ne anlaşılabilir, ne de anlatılabilir.

Geleceği tasarlayacak, vizyona, politikalar, plan ve projelere ihtiyaç var.

Bu her alanda böyle, bugün yağmur ve sonrasını konuşurken, umarım başka zamanlarda, başka çaresizliklerin esiri olmayız.

Günlük yaşamadan, “olan olsun sonra bakarız” diye kolaya kaçmadan, “tüm zarar tazmin edilecek” diye ezberlerden kurtulmadan aynı kısır döngüleri yaşamaya devam ederiz.

Suçlu, ya doğa, ya yağmurun aşırı olması, ya da bir başkası olur, tek yağmadığımız, kendimizle, kendi hatalarımızla yüzleşmemek, yüzleşmekten kaçmak, sorumluluğu atmak, almamak.

Şimdi geldiğimiz yerde artık kral çıplak, ya aynı anlayışa devam, ya da “zararın neresinde dönülürse kardır” diyerek, radikal kararlarla, geleceği kurtarmak.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları