Kritik son 16 gün: Tatar'ın güvencesi mi, Erhürman'ın değişimi mi? (Analiz - Bölüm 1)
MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 19 Ekim 2025 tarihinde yapılacak, kritik Cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru, nefesini tutmuş durumda. Sadece 16 gün kala, ülke siyasetinin iki ana kutbunda; mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve ana muhalefet lideri Tufan Erhürman var. Bu seçim, bir lider tercihinden çok, Kıbrıs Türk halkının geleceğe dair stratejik önceliğini belirleyecek, bir referandum niteliği taşıyor. Ya ekonomik kaygılara rağmen milli davada risksiz bir statüko devam edecek, ya da çözüme odaklı, değişim umuduyla yeni bir sayfa açılacak.
Seçimin kaderini belirleyecek olan ise, çoğunlukla ikinci tura kalan bu tür yarışlarda olduğu gibi; kararsız seçmenlerdir. Ne Ersin Tatar'ın Türkiye ile uyumlu, iki devletli çözüm ısrarı, ne de Tufan Erhürman'ın yumuşatarak ifade etmeye çalıştığı federal temelli, Batı'ya dönük değişim vaadi, tek başına zaferi garantilemiyor.
Bu yazı dizisi analizinin ilk bölümünde, siyasi kariyerleri boyunca her iki adayın da muhalifleri tarafından en çok eleştirilen ve "olumsuz" olarak algılanan yönlerini, tarafsızlık ilkesine bağlı kalarak masaya yatırıyoruz. Amacımız, kararsız seçmenin karar verme sürecini kolaylaştırmak ve hangi adayın hangi konularda daha çok eleştiriye maruz kaldığını netleştirmektir. Sandığa giderken, halkın, cüzdanının sesini mi, yoksa egemenlik kaygılarını mı dinleyeceğini, bu kritik 16 gün gösterecektir.
KKTC siyasetinin karmaşık doğası gereği, Cumhurbaşkanlığı makamı sadece temsili bir görev olmaktan uzaktır; makamın konumu ve adayın vizyonu, ülkenin dış ilişkilerden, iç reformlara kadar tüm gündemini doğrudan etkiler. Bu nedenle seçmen, sadece bir liderin kişisel performansını değil, aynı zamanda o liderin temsil ettiği siyasi vizyonun, KKTC'yi uluslararası alanda nereye taşıyacağını da tartmak zorundadır. Bu derin ikilem, seçimi, kişisel bir tercihten çıkarıp, varoluşsal bir referanduma dönüştürmüştür.
Özellikle Kıbrıs Türk halkının tarihi deneyimi, ekonomik istikrar ve güvenlik garantisi arasında, sürekli bir denge kurma zorunluluğunu beraberinde getirmiştir. Halkın cüzdanı, değişimi ve refahı işaret ederken; Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü, zihnin bilinçaltında, daima "risksiz bir liman" arayışını, yani statükoyu destekleyen bir eğilim yaratmıştır. Bu iki temel duygusal motivasyonun çatışması, seçim kampanyalarının, ana damarını oluşturur ve kararsız seçmenin oyunu belirler.
Seçim İkileminin Tarihsel Kökenleri:
KKTC'deki her Cumhurbaşkanlığı yarışı, aslında milliyetçi/garantici sağ ile çözüm odaklı/reformist sol arasında süregelen tarihsel bir gerilimin yansımasıdır. Ersin Tatar, sağ kanadın egemenlikten taviz vermeme ve Türkiye ile kopmaz bağları koruma arzusunu temsil ederken; Tufan Erhürman, sol kanadın, uluslararası hukuka entegrasyon, izolasyonun kırılması ve federal bir çözüme ulaşma umudunu temsil etmektedir. Kararsız seçmenin asıl zorluğu, bu iki kutup arasında salınan öncelikleri, dengelemeye çalışmaktan kaynaklanmaktadır.
Adayların Eleştirel Karnesi:
Ersin Tatar'ın Olumsuz Siyasi Yönleri:
- İki Devletli Çözüm Vurgusu: Israrla savunduğu iki egemen eşit devlet temelli çözüm politikası, müzakere sürecini çıkmaza soktuğu ve uluslararası izolasyonu kaldırma şansını azalttığı gerekçesiyle eleştirilmektedir. Bu duruş, "masa yoksa kazanç da yok" tezini savunanlar için ülkenin geleceğini donduran bir engeldir.
Kıbrıs sorununda, iki devletli çözümde ısrar ederek, müzakere sürecini çıkmaza sokması ve uluslararası alanda KKTC'ye uygulanan, izolasyonu kaldırma çabalarında başarısız olması, statükocu liderliği ön plana çıkarıyor.
- 2. Türkiye ile İlişkiler ve Bağımlılık Algısı: Tatar'ın duruşu, Türkiye Cumhuriyeti'nin politikalarına aşırı bağımlı olduğu algısını yarattığı ve KKTC'nin bağımsız karar alma mekanizmasını zayıflattığı iddiasıyla eleştirilmektedir. Muhalifler, ulusal çıkarlar yerine Ankara'nın çıkarlarının öncelendiği algısının, yerel iradenin erozyona uğramasına neden olduğunu savun
Siyasi söylem ve kararlarının, Türkiye Cumhuriyeti'ne aşırı bağımlı olduğu algısını güçlendirmesi; bu durumun KKTC'nin kendi iradesiyle karar alma yeteneğini zayıflattığı eleştirisi, aşırı bağımlılık algısını ön plana çıkarıyor.
- Hükümet Deneyimi ve Ekonomi Yönetimi: Cumhurbaşkanlığı öncesi ve dönemindeki ekonomik istikrarsızlık, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı sorunları, muhalefet tarafından sıkça dile getirilen eleştiri konularıdır. Halkın cebindeki erime, en güçlü ve somut muhalefet argümanını oluşturmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı öncesi hükümet tecrübelerinde, ülkedeki yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve ekonomik istikrarsızlığın önüne geçememesi, ekonomik başarısızlığı ön plana çıkarıyor.
Kamuda ve bürokrasideki sorunları, yolsuzluk iddialarını ve kötü yönetimi çözme konusunda irade ve atılım gösterememesi, yönetimsel zayıflığı ön plana çıkarıyor.
Siyasi duruşu ve sert söylemleriyle, Kıbrıs Türk toplumunda kutuplaşmayı derinleştirme riskini ön plana çıkarıyor.
Tufan Erhürman'ın Olumsuz Siyasi Yönleri:
- Geleneksel Çözüm Vurgusu ve Başarısızlık Eleştirileri: Erhürman'ın yumuşatarak savunduğu federal çözüm politikası, Rum tarafının uzlaşmazlığına rağmen, zaman kaybı olduğu ve KKTC'nin egemenliğini riske attığı gerekçesiyle eleştirilmektedir. Bu durum, özellikle 2004 Annan Planı referandumu sonrası oluşan "güvensizlik" duygusunu tetikleyen bir unsurdur.
Rum tarafının uzlaşmazlığına rağmen, Kıbrıs sorununda eskimiş ve başarısız federasyon formülünde ısrar etmesi ve iki devletli çözüm yerine, Kıbrıs Türk halkının egemenliğini riske atan bir tezi savunması, gizlenmiş federasyon saplantısını ön plana çıkarıyor.
- Kısa Süreli Başbakanlık Dönemi: 2018'deki koalisyon hükümetinde Başbakanlık yaptığı dönemin erken dağılması, siyasi istikrarsızlık yarattığı ve yönetim becerisi konusunda, soru işaretleri oluşturduğu gerekçesiyle, eleştirilebilmektedir. Bu durum, seçmenin "ülkeyi yönetme kapasitesi" konusundaki şüphelerini besliyor.
Başbakanlık yaptığı koalisyon hükümetinin kısa sürede ve erken dağılması, siyasi istikrarsızlığa neden olması ve yönetim becerisinde zaaf göstermesi, istikrarsız yönetim karnesini ön plana çıkarıyor.
Geçmişte hükümet ortaklığı yapmasına rağmen, Kıbrıs sorununda veya ülke ekonomisinde somut ve kalıcı bir başarıya imza atamaması, somut başarısızlığı ön plana çıkarıyor.
- Siyasi Pozisyonundaki Yumuşaklık Algısı: Bazı milliyetçi kesimler, Erhürman'ın siyasi söylemini, milli hakları savunma konusunda yeterince sert ve tavizsiz olmamakla eleştirmektedir. "Net olmamak" suçlaması, özellikle ulusal konularda, gri alan bırakılmasından rahatsız olan seçmen için, bir güvensizlik kaynağıdır.
Kıbrıs Türk halkının egemenlik ve milli haklarını savunma konusunda yeterince sert ve tavizsiz bir duruş sergileyememesi, ulusal davalarda "ılımlı" kalarak geri planda kalması, milli konularda yumuşaklığı ön plana çıkarıyor.
Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerde net bir yol haritası sunamaması ve dengeci söyleminin belirsizliğe yol açması, Türkiye ile ilişkilerde belirsizliği ön plana çıkarıyor.
Önümüzdeki hafta yazı dizisinin ikinci bölümünde, "Tatar, tekrar seçilirse KKTC'yi ne bekliyor, Erhürman kazanırsa hangi yeni riskler ortaya çıkacak?" sorularının yanıtlarını arayarak, adayların olası Cumhurbaşkanlığı senaryolarını mercek altına alacağız ve bu iki vizyonun, ülke geleceği üzerindeki etkilerini inceleyeceğiz. Bizi takipte kalın!
Mert MAPOLAR, C.Ht.

Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.