Her yer terk edilmiş

Yayın Tarihi: 08/05/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Sivil örgütlenmeler, genel olarak sosyal ortamlardan başlar.

Aslında, bir ihtiyaçtan doğar.

Günümüzün sorunu, pek tabi ki sosyalleşme.

Ya da sosyalleşmeden uzaklaşma.

Sivil toplum örgütleri, sosyalleşme, dayanışma, ortak kazanç noktaları yaratma ve onları koruma üzerinden hareket ediyor.

Sivil toplum örgütleri, sendikalar, dernekler, spor kulüpleri, birlikler, kooperatifler, tüm bunlar, en önemli örneklerdir.

Kıbrıs sorununun, Rum ve Türk toplumları arasında, önem kazanmaya, ciddiye binmeye ve beklenti oluşmaya başlamasıyla, ilk önce, Rum toplumu örgütlenmeye başlamış.

İlk adımlar spor kulüplerinde atılmış.

Sonrasında, Türk toplumu spor kulüpleri üzerinden örgütlenmeye, hedef belirlemeye ve çalışmaya başlamış.

Sibel Siber’in “Kulüp” isimli kitabında çok önemli detaylarla bu tarihi süreç anlatılıyor.

Kıbrıs’ın yeniden, Osmanlı devletine katılacağı düşüncesi, bu tür girişimleri geciktirmiş, harekete geçmeyi önlemiş.

Sonra sonra teşkilatlanma, hedef ve yol haritası oluşturma çabaları başlamış.

Çok önemli kişilikler, isimler, tarihteki yerini alarak, Kıbrıslı Türklere önderlik etmiş, yol göstermiş, fedakârlık yapmış, canını, malını tehlikeye atmış, sonuçta da bugünlere kadar gelinmiş.

Burada soru şu;

Kıbrıs’ta Türk varlığının yaşaması, kalması, bunun sadece ada Türkleri için değil, Türkiye’nin güvenliği için de şart olduğu bilinci ile mücadele eden, liderlik gösteren bu insanlara, verdikleri mücadeleye bugün için sahip çıkılıyor mu?

Bu mücadelenin hakkı tam olarak veriliyor mu?

Kıbrıslı Türklerin, tüm öz varlıkları, kazıya kazıya kazandığı her türlü imkân ve hak, her şart ve koşulda korunuyor mu?

Son zamanlarda en çok duyduğum sitem;

“Atalarımız kanını, canını, kavgasını bugünler için mi verdi?”

Ne kadar üzücü değil mi?

Boşalttık, boş bıraktık, kaçtık, terk ettik, sorumluluk almadık, almıyoruz, şehirleri, köyleri, mahalleleri, sokakları, kurumları, iş alanlarını, sivil toplum örgütlerini, spor kulüplerini, hepsinden geri çekildik.

En güzel topraklar, bölgeler, yabancılara, parası olanlara gidiyor.

Bu ırkçılık değil, toprak politikası, üstelik hala sorunlu, dar ve genişleme imkânı olmayan bu ada yarısı için.

Şehir merkezleri yabancılara kaldı, denizler, sahiller, tarihi alanlar, yerli insan yok, göremezsiniz.

Spor kulüpleri, bunca imkânsızlık, hedefsizlik, ekonomik koşulların zorluğu, ilgisizlik, kendi kendine dövünüp duruyor.

Zengin para kaynakları, sponsorlar da olmasa, hepsi kapılarına kilit vuracak.

Özellikle köy yerlerinde, kulüp binalarında, spor dışında her türlü faaliyet var.

Oysa toplumsal örgütlenme buralardan başlamış.

Nereden, nereye.

İş alanları, haksız rekabetle boğuşuyor, ülkeyi tanımayan, iş bilmeyen, tecrübesiz, insanlara kendi dilinizde derdinizi anlatamıyorsunuz.

Kendimiz için yapmamız gerekenleri bıraktık, hala birilerinin bizim için karar almasını, uygulamasını bekliyoruz.

Beklerken de şikâyet ediyoruz.

Devlet, siyaset, siyasi partiler, sırf kazanç için önemseniyor.

Devlet, Kıbrıslı Türklerin, tarihin, kişiliklerin, isimsiz kahramanların, en büyük mirasıdır.

Ama iyi yönetmek yerine, neresinden, ne, kazanırım kavgasından başka bir şey yok.

Bugün sahip olduğumuz her ne varsa, ev, iş, maddi, manevi, ülkeye, kamuya ait haklar, yıllar önce başkalarınındı.

Yıllar sonra da başkalarının olacak, peki bizler, yıllar sonrasına, yeni nesillere ne bırakacağız, işte bütün mesele bu.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları