İnsanlar neden savaşır?

Yayın Tarihi: 05/11/25 08:00
okuma süresi: 3 dak.

1932 yılının yazında, insanlık büyük bir eşiğin kenarındaydı. Avrupa, bir kez daha şiddetin gölgesini hissediyor; politik rüzgârlar, yaklaşan bir fırtınanın habercisi gibi esiyordu. Tam da bu dönemde Albert Einstein, Sigmund Freud’a bir mektup yazdı. Sorusu basit ama sarsıcıydı:
“İnsanı savaştan alıkoymanın bir yolu yok mu?”

Einstein’ın mektubu, insanlığın yüzyıllardır soramadığı kadar yalın ve çıplak bir soruydu. Bilimin ve aklın temsilcisi olan Einstein, sorunun cevabını siyasette değil, insan ruhunda arıyordu. Çünkü biliyordu ki, hiçbir silah kendi başına ateş etmez; tetiğe basan parmak, her zaman bir inancın, bir korkunun ya da bir arzunun izlerini taşır.

Freud’un cevabı ise, hem soğukkanlı hem de trajikti. Ona göre insanın içinde iki temel güç vardı: Eros (yaşam içgüdüsü) ve Thanatos (ölüm içgüdüsü). Bu iki güç, tıpkı nefes alıp vermek gibi varoluşun bir parçasıydı. Freud, savaşın yalnızca politik ya da ekonomik bir çıkar meselesi olmadığını; insan doğasının derinlerinde saklı olan yıkıcı dürtülerin toplumsal biçime bürünmüş hali olduğunu söylüyordu.

Kısacası, savaş sadece silahların değil, bastırılmış dürtülerin de patlamasıydı.

Einstein bu yanıtı okuduğunda, bir bilginin umutsuzluğuyla susmuştu. O, insan aklının bir gün şiddeti aşabileceğine inanıyordu. Freud ise, aklın değil, bilinçdışının insanlık tarihini yönettiğini söylüyordu. Bu iki bakış, insanın hem kurtuluşunu hem de lanetini özetliyordu.

Bugün, neredeyse bir asır sonra, bu mektuplar hâlâ güncelliğini koruyor. Teknoloji ilerledi, iletişim anlık hale geldi, ama insanın içindeki savaş bitmedi. Sadece biçim değiştirdi.
Artık cepheler sanal, bombalar algoritmik, nefret söylemleri dijital.
Ama tetik hâlâ aynı yerden çekiliyor: insan ruhundan.

Einstein, “Barış, zorla değil, anlayışla sağlanır.” demişti.
Freud ise, “İnsan içgüdülerini tanımadan, onu değiştiremeyiz.” diye yanıtlamıştı.
Belki de insanlığın gerçek kurtuluşu, bu iki cümlenin arasında bir yerde saklıdır:
Hem anlamak hem dönüştürmek.

Savaşların değil, insanın iç dünyasının anatomisini çözebilmek...
İşte o zaman, belki ilk kez gerçekten barıştan söz edebiliriz.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları